Gizem TABAN ŞEBER/ İZ GAZETE- Toplumsal cinsiyet eşitliğinin kamuoyunda hala tartışıldığı Türkiye’de; kadın işçiler 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı eşitsizliğin gölgesinde kutluyor. Gerek özel sektör gerek kamuda, kadınlar işe alımlarda cinsiyetçi sorularla, söylemlerle karşılaşıyor. İş yaşamında çoğunlukla mobbinge maruz kalan kadınlar toplumun yüklediği roller nedeniyle geri planda bırakılıyor. Geçmişten günümüze kadın mücadelesi diriliğini korusa da kadınlar, hakları için örgütlenmeye, ses yükseltmeye devam etmek zorunda. İşçinin enflasyon ve vergi yükü altında ezildiği bir süreçte 1 Mayıs İşçi Bayramı da bayramdan öte bir mücadele günü olarak öne çıkıyor. Bu 1 Mayıs da kamu işçisi Tuğba Dişli ile özel sektör işçisi Elif İltaş, kadınların iş hayatında karşılaştığı zorlukları, yaşadıkları adaletsizlikleri ve kadın işçilerin taleplerini anlattı.

Tehdit altındayız

Yaklaşık 16 yıldır kamu kurumunda büro personeli olarak görev yapan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Üyesi Tuğba Dişli, kadınların iş hayatında yaşadığı zorlukların çalıştığı ortama göre değişkenlik gösterdiğini ifade etti. Dişli, “Kamuda büroda çalışan kadın işçilerde çocuğu olanlar, hamile olanlar önceliklidir ama teknik birimlerde görev yapan kadın çalışanlar ‘Dur, sen yapamazsın’ yaklaşımı ile çok karşılaşıyorlar. Kadınlar iş hayatında erkeklere göre çok daha fazla mobbinge maruz kalıyorlar. Daha da kötüsü bazen kadın amir kadın işçiye mobbing uyguluyor. Terfi konusunda, işe alımlarda genelde kadınlar ikinci planda bırakılıyor. İş hayatında kadına yönelik bir ‘ötelenme’ var. Eşitlik yok. Kamuda genellikle taciz olayı ile karşılaşmıyoruz ama genel tabloya bakarsak kadın hep tehdit altında” diye konuştu.

Örgütlenmeliyiz

Kadınların daha fazla örgütlenmesi gerektiğinin altını çizen kamu işçisi Dişli, sendikalaşmanın önemine vurgu yaptı. Dişli, şunları söyledi:

“Tek bir kadının ses çıkarması ile onlarca kadının ses çıkarmasının yarattığı etki çok farklı… Örgütlenme çok önemli. Sendikalı kadın işçiler, sendikasız kadın işçilere göre çok daha fazla hakka sahip. Bu yüzden mutlaka her kadın bir örgütlülük içerisinde yer almalı. Sendikalı olsun, bir sivil toplum örgütüne üye olsun. Güçlü olmanın yolu örgütlü mücadeleden geçiyor.”

Eşitlik istiyoruz

İşçilerin taleplerini dile getiren Dişli, kadınların en öncelikli isteğinin eşitlik olduğunu kaydederek, “Bu yıl yine 1 Mayıs’ı kutlayacağız. Ancak 1 Mayıs bir işçi bayramı olmaktan öte temsili bir mücadele günü... Kadın ya da erkek her işçinin hakkını alabildiği, haksızlıklara, adaletsizliklere maruz kalmadığı 1 Mayıs’lar kutlamak istiyoruz. Kadın işçiler olarak iş hayatı için en öncelikli talebimiz tabi ki eşitlik… Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da mücadeleye devam edeceğiz ancak mücadelemizi büyütmeliyiz. O yüzden kadın arkadaşlarımıza çağrı yapıyorum; güçlerimizi birleştirelim, birlikte mücadele edelim” dedi.

Fırsat tanınmalı

Bir zincir markette 22 yıldır kasa şefi olarak çalışan Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Üyesi Elif İltaş çalışma hayatında kadınlara daha fazla olanak tanınması gerektiğini vurguladı. İltaş, şöyle konuştu:

“Çalışma hayatımda yaşadığım bir deneyimi anlatmak isterim; ben Harita ve Tapu Kadastro Bölümü mezunuyum. İşe girdiğim ilk zamanlarda, kadın olduğum için beni araziye götürmüyorlardı, araziden para kazanamıyordum, bana yalnızca büroda görev verdiler. Fakat ben arazideki işi yapabileceğim konusunda ısrarcı oldum ve bir defaya mahsus olduğunu belirterek çalışmak için araziye gitmeme olanak tanıdılar. O işi o kadar hırsla ve istekle yaptım ki sonrasında sürekli arazi işlerine gittim. Bakış açılarının yanlış olduğunu anladılar. Bu hikâyede anlatmak istediğim şu; kadınlara bir kez fırsat tanısalar aslında her işi yapabileceğimizi, başarılı olacağımızı görecekler.”

Cinsiyetçilik var

Sendikanın kadın işçiler için önemine dikkat çeken İltaş, iş yaşamında kadınların sık sık cinsiyetçi söylemler ve sorulara maruz bırakıldığını belirterek, “Yaklaşık 22 yıldır da bir zincir markette kasa şefi olarak çalışıyorum. Şu an alıştığım şirkette kadınlara öncelik veriliyor, yöneticilik konusunda da kadın-erkek ayrımı yapılmaz. O yüzden çok şanslıyım. Ancak genel olarak özel sektörde kadın işçi olmakla ilgili pek çok olumsuzluğa tanık oldum. Mobbinge uğrayıp sessiz kalan çok sayıda kadın arkadaşım var. Kadınlar, özellikle fiziki güç gerektiren işlerde erkeklerden daha çok mobbinge maruz kalıyorlar. Sessiz kalmamamız, hakkımızı aramamız gerekiyor. İşe alımlarda, ‘Evli misin bekar mısın?’ diye sorarlar, ‘Çocuk düşünüyor musun, hamile misin?’ diye sorup ona göre işe alırlar. Kadın çalışanlara, ‘Çok gülme, kahkaha atma’ derler. Bunlar gibi çok fazla cinsiyetçi söylem ve davranışa şahit oldum ki… Sendikalı olmanın özellikle kadın çalışanlar için çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Herkes mutlaka sendikalı olmalı” açıklamalarında bulundu.

Kreş talep ediyoruz

Kadın işçilerin taleplerini aktaran İltaş, “Anne olan bir kadın işçi için en büyük sorun kreşlerin yetersiz olması… Çocuğunuzu emanet edeceğiniz biri yoksa mecburen işi bırakmak zorunda kalıyorsunuz. Bu yüzden belediyelerin bu konuya öncelik vermesini talep ediyoruz. Çocuğumuz olduğu için işi bırakmak istemiyoruz. İş hayatında eşitlik ve saygı istiyoruz. 1 Mayıs için de kadın arkadaşlarıma seslenmek istiyorum; 1 Mayıs’a gelin, o gün bizim mücadele günümüz, bayramımız… Hakkımızı birlikte arayalım. Kadınlar olarak meydanları dolduralım” dedi.

Editör: Duygu Kaya