6 Şubat depremlerinde yakınlarını kaybedenlerin tarafından, sorumluların gerekli cezaları almaları için hukuk mücadelesi yürütmek amacıyla kurduğu Adalet Peşinde Aileleri Platformu, Kahramanmaraş'ta 6 şubat depreminde bin 400 kişinin hayatını kaybettiği Ebrar Sitesi hakkında görülen davayla ilgili Kadıköy Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde açıklama yaptı.
"Müteahhitler tutuksuz yargılanıyor"
Geçen aylarda Ebrar Sitesi K Blok'un ilk duruşmasının gerçekleştirildiğini hatırlatan Ebrar Sitesi Davası avukatlarından Mustafa Mert Doğan, "Bin 500 kişinin yaşamını yitirdiği Ebrar Sitelerinin müteahhitliğini yapan Teyfik Tepebaşı, Mustafa Timurbanga, Atilla Öz ve Ahmet Doğan gibi çeşitli davalarda da sanık olarak yargılanan kişilerin yargılandığı bir süreç geçirmiş olduk. Kendileri dosyamız kapsamında tutuklu bulunmamaktadırlar. Şu an tutuksuz olarak yargılanmaktadırlar. Sanıklardan Mustafa Timurbanga firari olarak bulunmaktadır. Kendisinin hangi dosyadan firari olduğunu bilmemekle birlikte mahkeme heyeti bir toptan anlayışla başkaca dosyalardan dolayı firari gibi bir ibare kullandı" dedi
"Sanıklar olası kastla yargılanmalı"
Savcılığın sanıklar adına taksirle öldürme üzerinden iddianame kurduğunu ve bunun hatalı bir değerlendirme olduğunu savunan Doğan, "Yargılamaların olası kastla yürütülmesi gerektiğini, yapılan binaların zemin etüdü raporu yapılmadan nervürsüz demir kullanarak, beton kalitesinin son derece düşük olduğu evleri inşa ederek aslına bakarsanız olası kastla hareket ettiğini düşünüyoruz sanıkların. Bu nedenle dosya kapsamında da savunmamızı daha doğrusu iddialarımızı bu yönde dile getirdik" diye konuştu.
Hukuk felaketi yaşanıyor
Doğan, Ebrar siteleri dosyaları kapsamında herhangi bir kamu görevlisinin yargılanmasının yolunun henüz açılmadığını vurgulayarak şöyle devam etti:
"Valilik makamında kamu görevlilerinin yargılanması için izin talebinde bulunuldu ancak herhangi bir olumlu yanıt henüz tarafımıza iletilmiş durumda değil. 6 Şubat depreminin üzerinden yaklaşık 1,5 yıldan fazla zaman geçti ve hala hiçbir kamu görevlisinin yargılanmamış olması gerçekten bir hukuk felaketi olarak karşımıza çıkmaktadır. Ebrar sitesinde yaşamını yitiren yurttaşlarımız ihmal, rant ve kar hırsıyla yaşamlarını yitirmişlerdir"
"İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürü"
Doğan, Ebrar Sitesi K blokta zemin etüt raporu alınmadan belediyenin ilgili görevlilerinin yapıya onay verdiğini belirterek, "Bu onay verenlerden bir tanesi İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürüdür. Bu açıdan deprem riskiyle doğrudan karşı karşıya olan İstanbul'un imar ve şehircilik faaliyeti dosyamızın potansiyel sanıklarından birinin elindedir. Bu da açıkçası bir hukuk devletinde olması beklenemez bir şeydir.
On binlerce yurttaşımızın yaşamını yitirdiği bir deprem felaketinden yaklaşık 38 bin binanın yıkıldığı bir felaketten yine on binlerce yurttaşımızın hatta sayıları bazen yüz binlere ulaşan yurttaşımızın yaralandığı, bilakis yine yüzlerce yurttaşımızın da kayıp durumunda olduğu bir felaketin ardından kamu görevlilerinin yargılanmasına bir buçuk yıl sonra hala geçilememiş olması, adaletin geri alamayacağı bir ihmal olarak karşımıza çıkmaktadır" dedi.
Taleplerini açıkladı
Taleplerini de açıklayan avukat Doğan, "Sorumluların olası kastan yargılanmasını, 190 davadan sadece 134 tutuklunun bulunmasını kabul etmiyoruz. 53 bin 337 kişinin hayatını kaybetmesine rağmen bu tutuklu sayısının adaleti tecelli ettirmeyeceğini düşünüyoruz. Bir tek bile kamu görevlisinin henüz yargılanmamış olmasını kabul etmiyoruz. Mahkemelerde ve idarenin sorumluları kamu görevlilerine dönük soruşturma iznini vermesinde şeffaf bir şekilde adaletin işini kolaylaştırabilir vaziyette süreci yürütmesini talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.
"Biz adil ve doğru bir yargılama olmasını bekliyoruz"
Adalet Peşinde Aileleri Platformu üyesi Fatma Irmak ise şöyle konuştu:
"Sadece müteahhitlerle oyalandığımız bir sürece mahkum ediliyoruz. Biz biliyoruz ki sadece müteahhitler sorumlu değil. Denetleyen ve tüm olanlara rağmen ruhsat veren kamu görevlileri de suçlu. Biz adil ve doğru bir yargılama olmasını bekliyoruz geçtiğimiz bir süreçlerde. Çoğu blokta zemin etüdü değerlendirmesi olmadan statik proje yapılmış. Bu normalde olmaması gereken çok büyük hatalardan bir tanesi ve bu binalara ruhsat verilmiş. Bu binayı ruhsat veren kişi şu an İstanbul Çevre ve Şehircilik'te müdür. Bugünlerde, geçen günlerde gördüğümüz üzere binalar kendi kendine çökme gerçekleştirdi. Sizce binlerce kişinin ölümünden sorumlu olan kişiler, İstanbul'da bu sorumluluğu almalı mı? Sizce bu sorumluluğu alıyorlar mı? Eğer bu sorumluluğu alıyorsa neden binalar İstanbul'da çöküyor? Neden bir sorumlu belirlenmiyor? Bizim mücadeleyi sadece ailelerimizde kaybettiğimiz yakınlar için vermiyoruz. Gelecekte kaybetmekten korktuğumuz yakınlarımız için de veriyoruz."