AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürlüğü, Deprem Dairesi Başkanlığı tarafından yayın hayatına kazandırılan ‘Türk Deprem Araştırma Dergisi’ yayınlandı. Dergi'de İzmir'de 17 adet diri fay hattı bulunduğu ve 5.8'den büyük depremlerin oluşma sıklığının 8 yıl olduğu belirtildi.

Dergi'de İzmir'le ilgili şu bilgilere yer verildi: Bu çalışmada İzmir ili ve yakın çevresinde aletsel dönemde meydana gelen depremler şiddet, büyüklük ve odak mekanizma çözümleri açısından bir aletsel deprem kataloğu oluşturacak şekilde düzenlenmiş ve deprem tehlikesine yönelik analiz edilerek değerlendirilmiştir. Elde edilen verilere göre, aletsel dönemde bölgede yaklaşık 54 bin deprem kaydı bulunmakta olup, bunlardan en büyüğü IX şiddetinde ve M=6.9 büyüklüğündedir.
Büyüklüğü 5.8’den fazla olan depremlerin ortalama oluşma sıklığı 8 yıldır. Depremlerin odak mekanizma çözümleri meydana gelen depremlerin eğim/oblik atımlı normal ve doğrultu atımlı faylar tarafından üretildiğini göstermektedir. Bu veriler, bölgede İzmir Balıkesir Transfer Zonu’na ait doğrultu atımlı fayların, bölgedeki normal faylarla beraber deprem ürettiğine, bölgedeki güncel tektonik rejimin transtansiyonel karakterde olduğuna işaret etmektedir. Ayrıca, 11 Ağustos 1904 Sisam (Mw=6.1), 18 Ağustos 1904 Kuşadası Körfezi (Mw=6.0) ve 10 Ekim 1904 Buca Depremlerii (Mw=5.8) birbirini tetikleyecek şekilde gelişmiş olmalıdır. Benzer
tetiklenme mekanizması 30 Ekim 2020 Sisam depremi (Mw=6.9) sonrasında 14 Ağustos 2022 Kuşadası Körfezi (Mw=4.9) ve 04 Kasım 2022 Buca depremleri (Mw=4.9) ile tekrar etmiştir. Bu da normal faylarla üretilen depremlerden sonra stres boşalımının komşu segmentlerdeki faylar boyunca transfer edildiğini göstermektedir.

Tarihsel dönemde X şiddetine varan yıkıcı depremler olmasına rağmen, Aletsel dönemde bölgedeki fayların yüzey faylanması geliştirecek düzeyde henüz kırılmadığı anlaşılmaktadır.

17 adet diri fay bulunuyor

İzmir ili ve çevresinde, son 119 yılda gerek karada ve gerekse de deniz altında meydana gelen depremler farklı fay segmentlerinin farklı zamanlarda aktive olduğunu göstermektedir. Bu kapsamda, İzmir il sınırları içinde 17 adet diri fay ve potansiyel diri fay segmenti bulunmaktadır.

Bölgede Sığacık/Kuşadası Seferihisar yükseltisini sınırlayan 3 fay (İzmir Fayı, Seferihisar Fayı ve Tuzla Fayı), Urla Havzası’nın ana sınır faylarını oluşturan Gülbahçe Fay Zonu ile Yağcılar Fayı, kuzeyde Bergama ve Zeytindağ Fayı, Nif Dağı ile Mahmut Dağı arasında uzanım sunan Dağkızılca Fayı, Kuşadası Körfezini kuzeyden sınırlayan Gümüldür Fayı, Küçük Menderes grabenini GB sınırı boyunca uzanan Efes Fayı, Yamanlar Dağını güneyden sınırlayan Güzelhisar ve Menemen Fay Zonu ile Yeni Foça Fayı ana fayları oluşturmaktadır. Sözkonusu faylardan İzmir Fayı, İzmir iç körfezini güneyden sınırlayan kuzeye eğimli ana fay niteliğindedir. Yaklaşık D-B uzanımlı bu keskin morfolojik sınırın güneyinde kalan Seferihisar yükseltisi, batıdan Seferihisar Fayı ve doğudan Tuzla Fayı ile sınırlandırılmıştır. Gülbahçe Fayı ve Yağcılar Fayı ise Karaburun Yarımadası’nı doğudan sınırlayan ana yapısal hatlar niteliğindedir. Bu yapısal süreksizlikler İzmir Körfezi’nin güneyindeki KD-GB uzanımlı yapısal çöküntü (Urla Havzası ve Cumaovası Havzası) ve ilgili yükseltilerin gelişmesine neden olmuştur. Önemli bölümleri kara içlerinde uzanım sunan bu faylardan, özellikle Gülbahçe Fayı ve Tuzla Fayı’nın deniz içinde de devam ettiği belirtilmektedir. Bölgedeki ana tektonik yapıyı biçimlendiren bu fayların Holosen döneminde yüzey faylanmasıyla sonuçlanmış yıkıcı depremler ürettiği ve bu nedenle gelecekte de İzmir ili için önemli sismik kaynak niteliğinde oldukları kabul edilmektedir.

Muhabir: DUYGU BAKKALOĞLU