Narin Güran davası ertelendi! Narin Güran davası ertelendi!

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Zonguldak’ta kaçak maden ocağında çalışırken iş kazasında yaralanan, ardından yakılarak öldürülen Afgan işçi Vezir Mohammad Nourtani davasında önceki gün çıkar karara tepki gösterdi. ÇHD tarafından yapılan açıklamada “Ocağın kaçak olduğunun anlaşılmaması için Nourtani’yi hastaneye götürmeyip ölüme terk eden, dahası bedenini yakarak yok etmeye çalışan sanıkların davranışları basit bir ihmal olarak değerlendirilmiş, canavarca hisle kasten öldürme suçundan cezalandırılması gereken sanıklar âdet ödüllendirilmiştir.” denildi. Nourtani ailesinin avukatı Kerim Bahadır Şeker ise verilen kararı istinaf mahkemesine taşıyacaklarını, gerekirse Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracaklarını söyledi.

Zonguldak’ta ruhsatsız işletilen bir maden ocağında kayıtsız ve güvencesiz çalıştırılan Afganistanlı mülteci işçi Vezir Mohammad Nourtani, iddiaya göre 9 Kasım 2023’te maden ocağı sahipleri tarafından öldürüldü ve cenazesi yakılmış hâlde ormanda bulundu.

Olaya ilişkin açılan soruşturma kapsamında Nourtani’nin çalıştığı kaçak maden ocağının sahipleri Hakan Körnöş , Enver Gideroğlu ve Körnöş’ün kuzeni Ahmet Aydın, ocak çalışanları S.K., E.D. ve kömür ticareti yapan A.Ç. gözaltına alındı. Körnöş, Gideroğlu ve Aydın tutuklanırken, diğerleri adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Ayrıca, kaçak ocağın jandarma tarafından dört gün önce kapatıldığı ancak sahiplerince tekrar açıldığı belirlendi. Kaçak ocak, olayın ardından imha edilerek kapatıldı.

Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı, Afgan madencinin cesedinin kaçak ocaktaki kazayı gizlemek ve ocağın kapanmasını engellemek için öldükten sonra yakıldığı belirtilen iddianameyle altı şüpheli hakkında “iştirak hâlinde kasten öldürme” suçundan müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı.

Savcılık tarafından hazırlanan iddianamede, Nourtani’nin kaçak çalıştığı madende ağır yaralandıktan sonra hastaneye götürülmeyip battaniyeye sarılarak araç bagajında saatlerce dolaştırıldığı, sonrasında da cesedinin yakıldığı ifade edildi.

Davada verilen mütalaada ise sanıklar hakkında “iş kazası” olmuş gibi “bilinçli taksirle ölüme neden olma” suçundan dokuz yıla kadar, “suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” suçlarından beş yıla kadar ayrı ayrı cezalandırılmaları istendi.

Nourtani’nin ölümüne ilişkin dava 11 Nisan 2025 Cuma günü sonuçlandı. Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasında sanıklara düşük cezalar verildi. Maden ocağı sahiplerinden Hakan Körnöş ve Enver Gideroğlu, “bilinçli taksirle ölüme sebep olma” suçundan beş yıl sekiz ay hapis cezasına çarptırıldı.

Sanıklardan Hakan Körnöş’ün kuzeni Ahmet Aydın, olayla ilgili delilleri kararttığı gerekçesiyle dört yıl altı ay hapis cezası aldı. Aynı suçtan yargılanan diğer çalışanlar Sercan Kayabaş, Eray Demiro ve Alaattin Çayırlı’ya ise ikişer yıl ceza verildi. Çayırlı’nın cezası indirime gidilerek bir yıl sekiz aya düşürüldü. Davada en yüksek cezayı alan sanığın kapalı cezaevinde geçireceği sürenin yalnızca bir ay olacağı belirtildi.

Nourtani’nin eşi: Mahkemede bile ayrımcılığa uğradığımı düşünüyorum

Davanın karar duruşmasında konuşan Nourtani’nin eşi Qamer Gul Meliki, ANKA Haber Ajansı'nın aktardığına göre, hayatının mahvolduğunu ifade etti.

Sanıkların “çocukları olduğunu” söyleyerek serbest kalmak istediklerini belirten Meliki, “Benim çocuklarım çoçuk değil mi? Benim hayatım hayat değil miydi? Siz bir tavuk mu, koyun mu öldürdünüz? Ben kocasız kaldım, çocuklarımı nasıl yetiştireceğim? Ben Türkiye’ye sığınmacı olarak geldim, bu ülkeye sığındım. Artık ne yapacağımı, şikâyetimi nereye yapacağımı, sesimi kime duyuracağımı bilmiyorum. Afgan olduğum için sürekli ayrımcılığa uğruyorum. Mahkemede bile ayrımcılığa uğradığımı düşünüyorum. Sürekli dedikleri ‘Afgan öldü’, ‘Afgan’ı getirin'. Kararı size bırakıyorum. Sizden rica hakkımı alacak bir karar olsun.” ifadelerini kullandı.

Ailenin avukatı: AYM ve AİHM'ye başvuracağız

Nourtani ailesinin avukatı Kerim Bahadır Şeker, verilen kararı istinaf mahkemesine taşıyacaklarını, gerekirse Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracaklarını belirtti. “Müvekkilinin yakılarak öldürüldüğünü” söyleyen Şeker, şunları kaydetti:

“Afgan madenci davasında âdeta bir garabetle, hukukun ayaklar altına alınmasıyla karşı karşıyaydık. Sanıklara adeta ödül niteliğinde bir ceza verildi. Bir geyik öldürseniz dört sene hapis cezası alacakken müvekkilimi yakarak öldüren sanıklara beş yıl sekiz ay hapis cezası verildi. Duruşma salonunda benim avukat olarak bulunmamın engellenmesi, savunma hakkımı kısıtlayarak, salondan çıkartılmama yönelik karar alınması, beyanlarımızın eksik, hatalı şekilde tutanağa geçmesi, defalarca talep etmemize rağmen SEGBİS üzerinden kayıt alınmamasıyla alakalı itiraz hakkımızı kullanacağız.”

Kendisinin duruşma salonundan çıkarılmasının ardından müvekkilinin “Bu salonda hukuk, adalet yok” diyerek duruşma salonundan çıkmak istediğini anlatan Şeker, ancak bunun da tutanağa “Ben salondan çıkmak istiyorum” şeklinde geçirildiğini ifade etti.

Sanıkların hak ettikleri cezayı almaları için davanın takipçisi olacağını, kararı istinaf edeceğini, dosyayı gerekirse Anayasa Mahkemesine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) taşıyacağını ifade eden Şeker, “Bizim istediğimiz müvekkilim canlı canlı yakıldığı için sanıkların ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almasıdır, canavarca hisle öldürmeden dolayı. Ancak bu şekilde devam ederse sanıkların tutukluluklarının son bulması ve üç ay sonra tahliye olmaları mümkün.” dedi.

“Böylesi bir garabete, böylesi bir hukuksuzluğa imza atan mahkeme heyeti" hakkında HSK’ye şikâyette bulunduğunu belirten Şeker, “Zonguldak’ta hukuk ayaklar altına alındı.” diye konuştu.

ÇGD: Dava cezasızlıkla sonuçlandırıldı

Davanın ardından açıklama yapan ÇHD, verilen kararın kabul edilemez olduğunu belirtti. Dernek açıklamasında, Nourtani’nin yakılarak öldürüldüğüne dair adli tıp raporlarının dikkate alınmadığına, olayın “basit ihmal” gibi ele alındığına dikkat çekti. Açıklamada, “Cinayete ilişkin yeterli araştırma yapılmadan dava cezasızlıkla sonuçlandırıldı.” denildi.

Açıklamada ayrıca, kaçak olduğu bilinen ocakta Nourtani’nin hastaneye götürülmeyerek ölüme terk edildiği, daha sonra ise bedeninin yakıldığı ifade edildi. Bu fiillerin basit bir ihmal gibi değerlendirilmesinin kamu vicdanını yaraladığı kaydedildi.

ÇHD olayın “canavarca hisle kasten öldürme” suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

“Kaza değil, cinayet” denildi

Dernek açıklamasında, Türkiye'deki ruhsatlı maden ocaklarında bile yeterli iş güvenliği önlemi alınmaması nedeniyle birçok işçinin hayatını kaybettiği hatırlatıldı. Kaçak ocaklarda ise durumun daha vahim olduğu belirtilerek, şu ifadeler yer aldı:

“Soma, Ermenek, Amasra ve daha onlarca örneğini gördüğümüz “ruhsatlı” maden ocaklarında dahi işçi güvenliği için gerekli önlemler alınmadan ve denetimler yapılmadan işçilerin çalıştırılması nedeniyle yaşanan katliamlarda yüzlerce işçi hayatını kaybetmişken; hiçbir iş güvenliği tedbirinin olmadığı kaçak ocaklarda çalışmak zorunda kalan işçiler, hastaneye dahi götürülmeden ölüme terk edilmekte, ocaktan yaralı olarak çıkarılan işçiler yakılarak yok edilmeye çalışılmaktadır. Kaza değil katliam, kader değil cinayet!”

Kaynak: HABER MERKEZİ