Bilge Can Ünbal/ İZ GAZETE- İzTV’de yayınlanan Doğan Beyazgül ile Özgür Yorum programının konuğu Hürriyetçi Eğitim Sen Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Aktaş oldu. Aktaş, Hürriyetçi Eğitim Sen’in kuruluş amacını, eğitimcilerin sorunlarını ve mevcut eğitim sendikalarının durumunu değerlendirdi. Aktaş ayrıca eğitim sektöründe yetkili sendikanın eğitimcilerin sorunlarını çözmekte yetersiz kaldığını söyleyerek, “Çalışma hayatında pek çok sorun var. Bizim diğer sendikalarla aramızda bir anlayış farkı var. Biz artık maliye sendikacılığının bir karşılığı olmadığını düşünüyoruz. Burada bir konfor alanı oluşmuş durumda, milliyetçiler bu sendikaya gelsin, muhafazakârlar şu sendikaya gitsin gibi ve bu şekilde sendikacılık yapılabilirmiş gibi anlayış oluştu” dedi.

manşet2-16

Öğretmenler odası

Öğretmenlerin siyasetten bağımsız bir sendikaya ihtiyacı olduğunu söyleyen Aktaş, “Çalışma hayatında pek çok sorun var. Bizim diğer sendikalarla aramızda bir anlayış farkı var. Biz artık maliye sendikacılığının bir karşılığı olmadığını düşünüyoruz. Burada bir konfor alanı oluşmuş durumda, milliyetçiler bu sendikaya gelsin, muhafazakârlar şu sendikaya gitsin gibi ve bu şekilde sendikacılık yapılabilirmiş gibi anlayış oluştu. Eğitim çalışanları artık bu anlayıştan bezdi, usandı. Burada yeni bir soluk, yeni bir anlaş ortaya koymak şart oldu. Bu işin bir yanı işin diğer yanı ise eğitimcilerin vergi dilimi, sıra tayinleri sorunları var. Bu sorunlar daha önce yoktu. Şu an ülkede dört büyük eğitim sendikası var gibi görünüyor ama bu sorunlar çözülmüyor yenileri ekleniyor. Bütün bu meselelerin çözümü mümkün mü mümkün, çareleri var mı var ama hiçbir şey yapılmıyor. Alanda bir ihtiyaç doğuyor. Hürriyetçi Eğitim-Sen bu sorunların çözümü için kurulmuş bir sendikadır. Öyle üç beş kişi ile kurulan bir sendika da değildir. Biz binlerce eğitim çalışanının görüşünü alarak kurulmuş bir sendikadır. Hürriyetçi Eğitim-Sen tam bir öğretmenler odası sendikasıdır. Nasıl öğretmenler odasında tüm görüşlerden öğretmenler vardır ama sorunları ortaktır. Ancak sendikalar eğitim çalışanlarını görüşlerine göre ayrıştırarak eğitimcilerin ortak hareket etme özgürlüğünü elinden alıyorlar” ifadelerini kullandı.

Biat etmeyiz

Hürriyetçi Eğitim- Sen’in Türk Eğitim-Sen’in devamı niteliğinde olduğu iddialarını değerlendiren Aktaş, “Bizim sendikamızın 20 kişilik kurucu üyelerinden, ben de dahil olmak üzere 7 kişi adı geçen sendikadan uzun yıllar görev aldık. Bizim orada yılardır söylediğimiz şeyler vardı. Mesela geçtiğimiz yıl öğretmenlik meslek kanunu ile ilgili eylemlilik kararı aldılar. Siyasi telkinlerle bu kararları uygulayamadılar bile. Öte yandan sendikanın görevi bir siyasi partinin mitingine katılıp seçim çalışmasını yapmak mıdır? Biz kimseye biat etmeyiz, öğretmenlerde etmezler. Öğretmenler bir neslin ufka dikilen gözleridir.  Bu nedenle diyoruz ki biz Türk Eğitim-Sen’den bölünmedik. Biz ayrıştık artık dünyaya aynı gözle bakmıyoruz. Bizim en büyük gücümüz üyelerimizdir” dedi.

Patron sendikası

Eğitim sendikalarının öğretmenlerin taleplerini karşılayamadığını iddia eden Aktaş, “1 Milyon 200 bin eğitimci ve eğitim çalışanı var.  Bazı sendika başkanları diyor ki ‘yardımcı eğitim personeli bütçeye yük bindirir’ diyor. Bu senin üzerine vazifemi, sen kimin tarafındasın, patronun tarafındaysan bu patron sendikacılığıdır. Yok sen çalışan sendikasıysan, hem sözle hem de fizikken bunu göstermen gerekir. Bakın mevcut sendikaların artık koordinatları şaşmıştır düzeltmeleri lazım. Düzeltmiyorlarsa da buradan eğitim çalışanlarına çağrımızdır; Sendikalarınız artık size hizmet etmiyorsa bulunduğunuz yeri değiştirin. İnsanca ve onurlu bir çalışma hayatı için tüm eğitimcileri bu mücadeleye davet ediyorum” şeklinde konuştu.

Kadın kolları yok

Sendikalarında kadın erkek ayrımı olmadığını söyleyen Aktaş, “Bizim kadın kollarımız yok. Biz bütün işleri kadın erkek ayırmadan yapıyoruz. Kadınlara pozitif ayrım da yapmıyoruz, kadın arkadaşlarımız da böyle bir şeyi istemiyor. Sadece önlerine engeller koyulmasın önleri açılsın ve eşit ve özgür bir mücadele alanı açılsın istiyorlar. Biz de bu alanı açıyoruz” dedi.

Tek baş öğretmen var

Aktaş, Öğretmenlik Meslek Kanunu’na ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunarak, “Biz öğretmenler aslında bir meslek kanunu bekliyor ve istiyorduk. Bu kanun neydi, çalışma hayatımıza başladığımız andan emekli oluncaya kadar ki süreci sevk ve idare edecek bir kanundu. Geçtiğimiz yıl kanun çıktı ama nasıl bir kanun; 12 maddelik bir kanun aslında 4 madde, birisi bizimle dalga geçse ancak bu kadar olurdu. Bu tabi öğretmenler arasında infial yarattı. Eskiden sendikalar öğretmenleri alana eyleme çağırırdı. Şimdi öğretmenler sendikaları eyleme çağırdı. Biz o zaman yeni kurulmuş bir sendikaydık, tüm sendikalara çağrı yaptık. Gelin birlikte mücadele edelim dedik. Yetkili sendika dışında 14 sendika çağrımıza yanıt verdi. 12 sendika ile ortak bir eylem planı yaptık. Bakanlık geri adım atmadı, ancak herkesin yanıtlayabileceği sorular sordular. Öğretmenlerimiz bu şekilde uzman ya da baş öğretmen oldu. Biz bu şekilde öğretmenlerin bölündüğünü düşünüyoruz. ‘Ülkede bir tane baş öğretmen vardır, oda Mustafa Kemal Atatürk’tür diyoruz” diye konuştu. 

Bu sorun derhal çözülmeli

Öğretmenlerin enflasyonun altında ezildiğini anlatan Aktaş, “Ücretli öğretmenler asgari ücretin altında maaş alır hale geldi. 1O yılın altındaki öğretmenlerimiz asgari ücret alır hale geldi, uzman öğretmen onun biraz fazlası, baş öğretmen biraz fazlası derken öğretmenlerin net aldığı maaş ortadan kalktı.  Türk-İş’in açıkladığı açık ve yoksulluk sınırları var. Buna göre açlık sınır 10 bin, yoksulluk sınırı ise 33 bin. Bugün 10 yıllı aşmamış bir öğretmen 12 bin maaş alıyor. İzmir’de kiralar malum bir öğretmen maaşını geldi geçiyor. Bugün kamu işveren bir öğretmene vermesi gereken maaşı üç öğretmene veriyor. Bir zam iki zam değil iki maaş verseniz yetmez. Biz artık öğretmenlik maaşını söylemekten utanıyoruz. Şu kadar yıllık sendikayız diyen sendikacıların bu koşullarda sokaklarda gezmemesi lazım. Hemen derhal çözüm bulunması lazım. Seçim sonuçları her ne olursa olsun bu iş çözülmeli hem de hemen düzeltilmelidir” dedi.

Editör: Duygu Kaya