Batuhan KAYA/İz Gazete- EGEÇEP, İklim Adaleti Koalisyonu ve Kazma Bırak Kampanyası, Yunanistan’dan Selanik ve Megali Panagia Altın Madenciliğine Karşı Mücadele Komiteleri ile, Türkiye’de TÜPRAG firmasının sahibi olan ve madenleri bu firma aracılığıyla açan Eldorado Altın Madenciliği Şirketinin Yunanistan ve Türkiye’de işlettiği altın madenlerine karşı, Türkiye ve Yunanistan’da eş zamanlı bir protesto eylemi gerçekleştirdi. İzmir’de de aynı şirket tarafından işletilen Efemçukuru Altın Madeni’nin önünde bir araya gelen çevre hakları aktivistleri madenin kapatılmasını isteyerek, madenin bugüne kadar bölgeye verdiği zararları ve tüm İzmir’e verebileceği zararları anlattı.
Tüm gruplar adına ortak basın açıklamasını EGEÇEP Eş Sözcüsü Baha Okar, “ EldoradoGold'un Türkiye'de iki altın madeni bulunuyor: Uşak Kışladağ ve İzmir Efemçukuru. 2006 yılında Kışladağ'da siyanür sızıntısı nedeniyle 1500 kişi zehirlendi, ancak kan örnekleri çalındığı için bunu kanıtlayamadık. Nedense bu çok uluslu şirketlerin diğer suçlarını da kanıtlayamıyoruz çünkü yasalardan muaf tutuluyorlar. Ancak Türkiye'de altına verilen değerin, insan ve hayvan hayatından, karbon emisyonlarından, kültürel değerlerden, insanların geçim ekonomisinden daha fazla olduğunu, altın uğruna bunları hiçe sayıldığını biliyoruz. Bu yüzden altın madenciliğine karşı savaşıyoruz” şeklinde konuştu.
Türkiye’de altın insandan daha değerli
Çok uluslu maden şirketlerinin daha önce işledikleri suçları hatırlatan ancak hiçbir ceza almadıklarını da ekleyen Okar, “Türkiye'de 19’u aktif, 22 altın madeni bulunmaktadır. En az 20 altın madeni ise projelendirilmiş, lisanslanmış ve faaliyete geçmeyi beklemektedir. Sadece üç ay önce, 13 Şubat 2024’te, Kanadalı Anagold şirketine ait Erzincan İliç Çöpler Altın Madeni'nde siyanür barajı çöktü, 9 işçi enkaz altında kaldı ve siyanür Irak ve Suriye’den de geçen Fırat Nehri'ne karıştı. Eldorado Gold'un Türkiye'de iki altın madeni bulunuyor: Uşak Kışladağ ve İzmir Efemçukuru. 2006 yılında Kışladağ'da siyanür sızıntısı nedeniyle 1500 kişi zehirlendi, ancak kan örnekleri çalındığı için bunu kanıtlayamadık” dedi.
Maden, içme suyu kaynağını tehdit ediyor
TÜPRAG firmasının Efemçukuru’nda işlettiği madenin Tahtalı Barajı’nın yakınında olduğunu ve burayı kirletme riski taşıdığını ifade eden Okar, “Burada Efem Çukuru’nda ise altın madeni İzmir’in su kaynaklarının yanı başında yer alıyor. İzmir’in içme suyunun yaklaşık yüzde 40’ını karşılayan Tahtalı Barajının koruma alanı sınırında. Yaklaşık 200 bin kişinin içme suyunu karşılamak için planlanan Çamlı Barajı’na su sağlayacak derelerin ise mutlak koruma alanı içinde yer alıyor. Bu yüzden şimdiye dek Çamlı Barajı yapılamadı. İzmir’in suyu, Marmara Gölü’nü kurutmak pahasına, ta Manisa’dan Gördes’ten getirildi. İzmirli bu yüzden Türkiye’nin en pahalı suyunu tüketmeye mahkûm bırakıldı. Bilimsel çalışmalar sonucunda, Efemçukuru maden işletmesinin, iddia edildiği kullanılmıyor olsa bile, ağır metal kirliliği yaratacağı, sadece bölgenin yeraltı ve yerüstü su kaynaklarını kirletmekle kalmayacağı, yörenin bitki ve orman örtüsünün zarar göreceği, bölgede uygulanan ekolojik tarımı sona erdireceği, kısacası ekolojik ve toplumsal bir yıkıma yol açacağı raporlarla tespit edildi. Ne yazık ki köylülerimiz bunun sonuçlarını kuruyan ağaçlarda, gelişen hastalıklarda gözlemeye başladı bile. Siyanür kullanılmıyor olsa bile, ağır metal kirliliği yaratacağı, sadece bölgenin yeraltı ve yerüstü su kaynaklarını kirletmekle kalmayacağı, yörenin bitki ve orman örtüsünün zarar göreceği, bölgede uygulanan ekolojik tarımı sona erdireceği, kısacası ekolojik ve toplumsal bir yıkıma yol açacağı raporlarla tespit edildi. Ne yazık ki köylülerimiz bunun sonuçlarını kuruyan ağaçlarda, gelişen hastalıklarda gözlemeye başladı bile. Eldorado Gold’un altın ve kâr hırsı sınır tanımıyor. Ege’nin karşı kıyısında, Yunanistan’da Şirket ekonomik krizi fırsat bilerek sömürgeci bir sözleşme elde etti, polis ve yargı desteğine sahip oldu. Ayrıca iş gücünün bir kısmını, direnişi bastırmak için kullandı. Halkidiki'de milyonlarca ton asbest içeren toksik toz salacak bir açık maden planlıyor. Büyük bir orman ve dağ alanını yok ederek, su kirliliği ve su kaybına ve arkeolojik sit alanlarının yok olmasına neden oldu” şeklinde konuştu.
Madencilikle mücadele, savaşa karşı mücadeledir!
Tüm maden şirketlerine karşı olduklarını söyleyen ve bu şirketlere seslenen aktivistler şöyle konuştu:
-Yerel ekosistemleri ve devasa alanları kirleten ve yok eden, çalışanların ve yerel halkın sağlığını tehlikeye atan ve aynı zamanda iklim krizine önemli ölçüde katkıda bulunan madenciliğe karşıyız. Üstelik iklim krizinin şiddetlendirdiği aşırı hava koşulları nedeniyle, madencilik yapılan tüm alanlar sel gibi büyük felaketlerin riski altında.
- Kâr, "gelişim" ve "yatırım" adına tüm bölgeleri madencilik şirketlerine sömürge şartlarında teslim eden ve çevre ile işçi koruma önlemleri üzerinde neredeyse hiç kontrol sağlamayan hükümetlerimizi kınıyoruz.
-Doğa ve yaşam için mücadelesinde hükümetler, şirketler, polis ve yargı arasındaki yakın işbirliği aracılığıyla baskılara maruz kalan tüm hareketlerle dayanışma içindeyiz.
-Madencilikle mücadele aynı zamanda savaşa karşı bir mücadeledir. Derinleşen ekonomik kriz, enerji kaynakları ve ham maddeler üzerinde egemenlik mücadelesi, silahlanma yarışı ve milliyetçi çatışmaların şiddetlenmesi gibi jeopolitik rekabetleri körüklüyor. Bugün bölgemizde gittikçe daha fazla savaşın dehşetini hissediyoruz. Dünya genelinde askeri çatışmaların yoğunlaşacağı genel bir dönemin eşiğindeyiz. Toprağı, denizi ve havayı paylaşan halklar düşman değildir. Bölünecek hiçbir şeyimiz yok, savaşmak ve silahlara, şirketlerin kâr hırsına yem olmak istemiyoruz.
Kapitalistlerin ve hükümetlerinin çıkarlarına karşı bizim silahımız, halkların ortak mücadelesi ve dayanışmasıdır!”
Komşudan destek geldi
Menderes'te yer alan Efemçukuru'nda gerçekleştirilen eylemle eş zamanlı olarak, komşu ülke Yunanistan'da da bir eylem düzenlendi. Altın madenciliğini protesto etmek için toplanan çevre aktivistleri, "Gold is blood, Eldorado out" (Altın kandır, Eldorado dışarı) yazılı pankartlarla Efemçukuru'nda ve Yunanistan'da gerçekleştirilen altın madenciliği faaliyetlerinin sonlandırılması için ses yükseltti. Eş zamanlı olarak Türkiye ve Yunanistan'da gerçekleştirilen bu eylemler uluslararası bir nitelik kazanmış oldu.