İstanbul'da, Ekrem İmamoğlu'nun yaptığı "Turpun Büyüğü" başlıklı açıklamaların ardından, Halk TV'nin yaptığı haber nedeniyle 5 gazeteci hakkında soruşturma başlatıldı. Savcılık, gazeteciler için ağır suçlamalarla hapis cezası talep ederken, ilk duruşma yarın yapılacak. Gazeteciler ve basın meslek örgütleri davanın yakın takipçisi olacak.
Halk TV gazetecilerine yönelik soruşturma derinleşiyor
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen soruşturma, Halk TV'nin Ekrem İmamoğlu'nun açıklamalarına dair yaptığı haberin ardından başladı. İmamoğlu'nun "Turpun Büyüğü" başlıklı basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik tartışmalı sözleri gündem olmuştu. Bu açıklamalar, Halk TV'nin söz konusu açıklama sonrasında yaptığı haberle bağlantılı olarak, kanalın Genel Yayın Yönetmeni ve 4 gazeteci hakkında soruşturma başlatılmasına neden oldu.
Gazetecilere yönelik iddianamedeki suçlar
Soruşturma kapsamında İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş, Sorumlu Müdür Serhan Asker, Programlar Koordinatörü Kürşad Oğuz, Programcı Barış Pehlivan ve sunucu Seda Selek için çeşitli suçlamalar yöneltildi. Barış Pehlivan ve Kürşad Oğuz’a "kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kaydetmek, yargı görevini etkileyerek kayda alınan konuşmaları yayınlamak" suçlamalarıyla 6 ila 14 yıl arasında hapis cezası talep edilirken, diğer 3 gazeteciye ise "kayda alınan konuşmaların basın yoluyla yayınlanması ve yargıyı etkileme" suçlamalarıyla 4 ila 9 yıl arasında hapis cezası istendi.
Savcılığın hapis cezası talebi ve siyasi yasak
İddianamede gazeteciler hakkında ayrıca siyasi yasak talep edilmesi dikkat çekti. Bu, sadece ceza istemekle kalmayıp, aynı zamanda basın özgürlüğünü kısıtlamayı amaçlayan bir hamle olarak değerlendiriliyor. Pek çok meslek örgütü ve siyasetçi, bu durumu basın özgürlüğü açısından tehlikeli bir gelişme olarak görüp tepki gösterdi.
Gazetecilik refleksiyle yapılmış bir haber
Barış Pehlivan'ın avukatlarından Hüseyin Ersöz, iddianameyle ilgili yaptığı açıklamada, gazetecilerin suç işleme kastıyla hareket etmediklerini belirtti. Ersöz, "Bu suçlamalar, yalnızca güncel bir olaya dair gazetecilik refleksiyle yapılmış bir haberin sonucudur. Bırakın tutuklamayı, gözaltına alınmaları gerektirecek bir nitelendirmenin dahi söz konusu olamayacağı açıkça ortadadır" diyerek, adli sürecin hukuki dayanağının zayıf olduğunu vurguladı.
