Merhaba Balıkçı,
Mektuba nasıl başlayacağımı epey düşündüm. Aklıma “koca reis”, “üstat”, “baba” vb. seslenişler de gelmedi değil. Ya da “Cevat Abi” falan... ama hepsi uzak kaldı düşlediğime. Manevi oğlunuz Şadan Gökovalı’ya yazdım ne ki yanıt alamadım. O an aklıma, bir gün, “Size ‘hocam’ diye mi seslensem, ‘üstadım’ mı desem bilemedim.” diyen birisine “İyi niyetle söyle de istersen ‘eşşoğlueşşek’ de…” yanıtınız düşünce “Balıkçı”da karar kıldım.
Şadan abiden dinlemiştim:
İnönü Caddesi’nin genişletilmesi için kimi yerlerin istimlak edilmesi söz konusudur. Dönemin belediye başkanı Dr. Selahattin Akçiçek, destek olmak isteğiyle, sizin yolda kalan evinizi, benzerlerinden daha yüksek bir değerle satın almaya karar veriyor. Bunu duyunca doğru başkanın makamına varıyorsunuz, nasıl böyle bir haksızlık yaparsın, diye…
Oturduğunuz, mesken tuttuğunuz her yeri yeşile bezemek diye de bir derdiniz vardı. Şimdilerde bir ağaç kurumaya, devrilmeye görsün yol boylarında, yerine beton döküp geçiyor muhteremler.
Apartmanınızın adını da seramik sanatçısı Pervin Özdemir, cümle kapısının üzerine yerleştirilen “balıkçı selamınızı, o çok sevdiğiniz masmavi Bodrum denizini, çocuklarınızı, ilk mavi yolculuğunuzu, doğayı, güneşi, kuşları toprağın diliyle simgesel olarak yansıttığı” seramik rölyef çalışmasıyla benzersiz kıldı.
Hatay Kültür Sanat Grubunun, başta eğitimci-yazar Yusuf Ziya Ulusoy, mühendis Cengiz Özdemir, müzisyen Mustafa Dalçam, yıllardır her 13 Ekimde, sokağınızda sizin için düzenlediği etkinlikler (Birkaçında ben de söz almıştım.) İzmir ölçeğinde ilgi uyandırıyor. Şadan Gökovalı, yıllara meydan okuyan Ayşe Mayda, size geliyor, sizi anlatıyor. Büyük kızınız İsmet abla, 2009’da çıkan anı kitabı “Anılar Akın Akın”da sizi bize yeniden ve ne güzel tanıtmıştı! Bu yıla kadar her etkinlikte hepimize, aslında size seslenirdi.
Geçen yı
Hatay Kültür Sanat Grubu, Karabağlar Belediyesinin bölgede yapımını tasarladığı kültür merkezine adınızın verilmesi sözünü çoktan aldılar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu’ndan.
Sevgili Balıkçı,
Ne zaman sizden konuşulsa aklıma ilkin o ünlü “Merhaba!”nız düşer. Ve Sabahattin Eyuboğlu’nun, “Balıkçı’ya ‘Merhaba!’ diyen ayakları üzerinde sıkı durmalı.” dediği. Sonra -tıpkı dedem gibi- dinlenmek için boş oturmaya karşı çıkışınız, “Yoruldunuzsa iş değiştirin. Boşluk, tembellik daha çok yorar insanı...” deyişinizi anımsarım. Bir de Şadan abinin “Balıkçı’yı dinleyen ayırır kendini...” diye tanımladığı o doyulmaz konuşmalarınız! Bir de... Aslında o kadar çok ki!
Kendinden sonra da bu kadar çok yeni kitabı yayımlanan (Yirmi üçe kadar sayabildim!) başka bir yazın emekçisi var mı, emin değilim. İsmet abla ve Şadan Gökovalı’nın çabalarıyla kitaplarınız bugün de basılıyor, ilgi görüyor ve okunuyor.
Diyeceklerim mi? Bitmedi elbette. Bir sonraki mektuba artık.
........................
Halikarnas Balıkçısı-Cevat Şakir Kabaağaçlı (arkeolog, yazar, şair, gezi rehberi/ 17 Nisan 1890-13 Ekim 1973)
“Nokta’m Eksik Olmasın”, Y. Bekir Yurdakul, anlatı, Heyamola Yayınları, 2011 (2. baskı BİZ Kitap, 2020 İzmir), İstanbul
“Anılar Akın Akın”, İsmet Kabaağaçlı Noonan, anı, Bilgi Yayınevi, Ağustos 2009, Ankara
Akt. Şadan Gökovalı (“İmbat Serinliği”-Bütün Eserleri 22, Halikarnas Balıkçısı, yazılar, Bilgi Yayınevi, Nisan 2002, Ankara)