Semra İĞTAÇ- Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktası olan ve 23 Ağustos - 13 Eylül 1921 tarihleri arasında gerçekleşen Sakarya Meydan Muharebesi’nin üzerinden tam 103 yıl geçti. Bu zafer, sadece askeri bir başarı olmanın ötesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel taşlarını oluşturan bir direnişin sembolü haline geldi. Sakarya’da kazanılan zafer Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığının ve hürriyetinin sonsuz birer nişanı olarak tarihe kazındı.
Sakarya Meydan Muharebesi'nde ne yaşandı?
22 gün süren yoğun çatışmaların ardından zaferle sonuçlanan Sakarya Meydan Muharebesi, "Türk'ün zaferi" olarak tarihe geçti.
Anadolu'nun düşman işgalinde olduğu İstiklal Harbi sürecinde, Türk ordusu Eskişehir Muharebesi sonrası 100 kilometrelik sahayı terk ederek Sakarya Nehri'nin doğusuna çekildi.
Bu çekilmenin ardından bölgeye Yunan güçlerinin gelmesi, halk arasında umutsuzluğa, Mecliste ise sert tartışmalara yol açtı.
Durumun önlenebilmesi için harekete geçen Meclis, Türk milletinin kaderini belirleyecek savaşta Mustafa Kemal Atatürk'ü 5 Ağustos 1921'de "Türk Orduları Başkomutanı" olarak görevlendirdi.
Sakarya Meydan Muharebesi öncesi ordunun ihtiyacını karşılamak amacıyla, kanunla kendisine verilen yetkiyi kullanan Mustafa Kemal Paşa, tüm halkı fedakarlığa çağırarak, "Tekalif-i Milliye Emirlerini" çıkardı.
Böylece, kaynakların önemli bir kısmının Sakarya Cephesi'ne aktarılmasını sağlayan Atatürk, 12 Ağustos 1921'de Batı Cephesi'ne giderek, düşmanın muhtemel hareketlerine yönelik stratejileri de belirledi.
13 Ağustos'ta ileri saldırıya başlayan Yunan kuvvetleri, 23 Ağustos'tan itibaren ağırlık merkezi Sakarya mevzisinin güney kanadı olmak üzere taarruza geçti.
Yaklaşık 100 kilometrelik cephede başlayan, büyük çarpışmaların yaşandığı savaş, tarihin önemli meydan muharebeleri arasında yer aldı.
Kurtuluşa giden yolun önünü açtı
Bu zorlu mücadelenin en kritik kazanımlarından biri, yeni kurulmuş olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) uluslararası alanda saygınlık kazanmasıydı. Sakarya’da elde edilen zafer, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın da önünü açarak, Kurtuluş Savaşı’nı nihai zafere taşıdı.
Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün stratejik dehasını ortaya koyduğu bu savaşta söylediği "Savunma hattı yoktur, savunma alanı vardır. O alan bütün vatandır. Yurdun her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça düşmana bırakılamaz," sözleri, milli mücadelenin kararlılığını ve vatan sevgisini en çarpıcı şekilde gözler önüne serdi. Bu sözler, bağımsız bir Türkiye için verilen mücadelenin ölümsüz bir anıtı olarak hafızalarda yer aldı.
Sakarya Zaferi’nin ardından, TBMM tarafından 19 Eylül 1921'de Mustafa Kemal Atatürk'e "Mareşal" rütbesi ve "Gazi" unvanı verilmesi, bu zaferin büyüklüğünü bir kez daha vurguladı.