Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık'ın oğlu Dorukhan Büyükışık, 13 Mayıs 2018'de evine 600 metre uzaklıktaki bir inşaat alanında ölü bulunmuştu. Baba Büyükışık'ın başlattığı hukuk mücadelesiyle olayın intihar değil cinayet olduğuna dair yeni deliller ortaya çıkıyor. 

Dosya Ankara'da

T24 yazarı Tolga Şardan, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un girişimleriyle dosyanın yeniden ele alındığını yazdı, gelişmeleri şöyle aktardı: 

"Büyükışık'ın, sürecin kamuoyuna yansıması sonrasında yaptığı görüşmelerin akabinde Adalet Bakanlığı, soruşturma dosyasını İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan Ankara'ya aldı. Bakanlık uzmanlarının dosya üzerinde çalışmasını tamamlamasıyla birlikte Adalet Bakanlığı, ‘kanun yararına bozma kararı’ verip yeniden yargılama yapılması için dosyayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi.

Bakanlık, geçen çarşamba tarihini taşıyan kararında şöyle dedi:

‘(...) Öncelikle şüpheli ölüm olayına ilişkin inceleme konusu İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2018/60988 sayılı soruşturma dosyası ve ilgili kolluk görevlileri haklarında suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme ve görevi kötüye kullanma suçlarından İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2021/106697 numaralı soruşturma dosyasının birbirine paralel olarak yürütülmesi gerektiği,

Her iki dosyada da elde edilecek delillerin diğer dosyadaki soruşturmayı etkilemesinin kaçınılmaz olduğu, bu bağlamda şüpheli kolluk görevlileri haklarındaki 2021/106697 numaralı soruşturma dosyasındaki tüm bilgi ve belge örneklerinin inceleme konusu 2018/60988 sayılı soruşturma dosya kapsamına getirtilmesi,

Her iki dosya kapsamında elde edilen bilgi, belge ve tüm delillerin birbiri ile mukayese edilmek suretiyle yeniden değerlendirilmesi, çelişkili ve birbiri ile örtüşmeyen hususlarda şüpheli, tanık ve ilgililerin beyanlarına başvurulması ve gerek görülmesi hâlinde olay yerinde keşif icra edilmek suretiyle alanında uzman bilirkişi ve kurumlardan bilirkişi raporu aldırılarak olayın aydınlatılmasına yarar delillerin toplanması sonrasında yapılacak inceleme sonucuna göre şüphelilerin hukukî durumunun takdir ve tayin edilmesi,

Yapılacak tüm araştırmalara rağmen şüpheliye ulaşılamaması hâlinde ise, daimi arama kararı alınarak dava zaman aşımı süresinin sonuna kadar evrakın takibinin gerektiği gözetilmeksizin, eksik soruşturmaya dayalı olarak verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itiraz üzerine, soruşturmanın genişletilmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir. (...)’

Dikkat çeken eksiklikler ve sahte delil üretilme iddiası

Her ne kadar Adalet Bakanlığı dosyayı kendi uzmanlarına incelettiyse de, içinde yer alan ve bizzat Ethem Büyükışık tarafından hazırlatılan bağımsız bilir kişi raporunun da etkisi var.

Adalet Bakanlığı kararında yer alan bilir kişi raporunda olayla ilgili tespit edilen eksikliklerden söz etmekte de fayda var. Özetle aktarayım:

‘(...) Olaya ilişkin düzenlenen 10 Temmuz 2021 tarihli (96 sayfalık) bilimsel mütalaaya göre, olay günü ilk el konulması gereken şantiye kamera kayıt cihazı (DVR) ya da cihazları (DVR'lara) ile Mobese ve çevre site güvenlik kameralarına derhal el koymayan, adli imajlarını almayan / aldırmayan, ilgili polis laboratuvarında inceletmeyen, adli emanette muhafaza altına almayan / aldırmayan, bu suretle delil karartılmasını sağlayan, ya da delilleri karartanlara göz yuman veya görevlerini yapmayarak bu kişilere imkân sağlayan;

Olay yeri incelemesi devam ederken, müteveffanın aracında bulunan cep telefonunu C blok çatı katına bırakan, saat 11:28 ile 12:06 arasında cep telefonu üzerindeki parmak izleri ile doku izlerini silerek maddi delili karartan ve daha sonra yapılan 00011 dosya numaralı video çekimiyle yapay delil yaratmaya çalışan sorumlular hakkında adli ve idari süreç başlatılması gerektiği,

Olaya ilişkin olarak düzenlenen 25 Ocan 2023 tarihli (90 sayfalık) bilimsel mütalaaya göre; olay yeri inceleme görevlileri tarafından çekilen toplam 389 fotoğraf ve 14 video kaydı içerisinde tek bir kare yakın plan parmak ve avuç izinin alınmadığı,

Olay günü yapılan incelemede, kimyasal tozlama yönteminin kullanılmadığı, hatta tam tersine silinmiş ekran (cep telefonu) üzerinde parmak ve avuç izsiz yakın plan fotoğraf çekilmek suretiyle sahte delil üretildiği,

Olay yeri incelemenin kanun ve yönetmeliğe uygun yapılmadığı, Olay Yeri İnceleme Raporu ve eklerinde birbiri ile çelişecek şekilde defalarca yalan beyanda bulunulduğunun belirtildiği. (...)’

Sorumlulara ne olacak?

Adalet Bakanlığı, kanun yararına bozma kararında işte bu bilirkişi raporundaki tespitleri dikkate aldı.

Sadece bu rapordaki vahim tespitler bile, Dorukhan Büyükışık'ın nasıl bir süreç yaşadığının kanıtı olarak karşımıza çıktı.

Olaya el koyan savcılık ve polisin, süreci nasıl yönettiğinin de delili aynı zamanda bu karar.

Aynı zamanda; bakanlığın bu kararı, vicdanları yaralayan ve kanatan yaşananların nasıl kapatılmak, üstü örtülmek istendiğinin de göstergesi.

Şimdi; ‘bu süreçte eksiği, sorumluluğu olan kamu görevlileri ne olacak?’ sorusu akıllara geliyor, doğal olarak.

Hep beraber yakın zamanda sonucu görüp öğreneceğiz.

Bakalım; Adalet Bakanlığı, HSK ve İçişleri Bakanlığı ne yapacak?" (HABER MERKEZİ) 

Yaşananlara bakıldığında; insan, ‘demek ki istenildiği zaman yapılıyormuş’ diye düşünmekten maalesef geri duramıyor.

Editör: Duygu Kaya