YAĞIZ BARUT-AKP hükümeti, sokak hayvanları ile ilgili yeni düzenleme için Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişikliğe hazırlanıyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın isteği üzerine harekete geçen AKP kurmayları, ‘hayati tehlike’ oluşturdukları gerekçesiyle başıboş sokak köpeklerinin ‘uyutulması’nı öngören yasa teklifi için çalışma başlattı. Teklifin önümüzdeki günlerde Meclis’e sunulması planlanıyor. Mevcut Hayvanları Koruma Kanunu, sokak hayvanlarının kısırlaştırılarak popülasyonunun azaltılmasını öngörüyor.

 

Erdoğan'ın talimatı

AKP’nin konuyu gündeme almasının nedeni ise Erdoğan’ın bu konuda kesin talimat vermesi oldu. Gazete Pencere Yazarı Nuray Babacan’ın kaleme aldığı yazıya göre; Erdoğan sokak köpekleri konusunda, ilgili bakan ve bürokratların katılımıyla yapılan toplantıda, şimdiye kadar bu konuda adım atılmamasına tepki gösterip, “Bu iş çığırından çıktı, Neyi bekliyoruz? Bir an önce halledin artık” diye tepki gösterdi. Konuyla ilgili maliyetlerin yüksek olması nedeniyle Tarım Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı arasında kriz çıktı. İki bakanlık da bunu tek başına üstlenmek istemiyor. Belediyeler ise bütçe olanaklarıyla bunu gerçekleştirmenin mümkün olmadığını savunuyor. Toplantıya katılanlar, kamuoyu desteğinin şart olduğu görüşünü dile getiriyor. Çalışmalar sırasında dünya örneklerinin incelendiği, İngiltere, İtalya ve Portekiz’deki sistemin esas alınacağı aktarıldı.

Tasarı belli oldu

İddia edilen yasa tasarısına göre; her belediye, barınaklarındaki köpeklerin fotoğraflarını çekerek sahiplendirme ilanı yayınlayacak. Her bir köpeğin sahiplenilmesi için 30 gün beklenecek. 30 gün sonunda sahiplenilmeyen köpekler uyutulacak. Uyutulan köpeklerden boşalan barınaklara sokaktan toplanan yeni köpekler gelecek ve süreç aynı şekilde devam edecek. Sahiplenilen hayvanlara ise çip takılacak. Sahiplenen kişinin sorumluluklarını yerine getirip getirmediği takip edilecek.

Dernekler ne diyor?

Daha önceki yıllarda da gündeme gelen bu konuyla ilgili hayvan koruma dernekleri ise asıl çözümün etkin kısırlaştırma ve rehabilitasyon olduğunu savunuyor. Topla, bakım yap, aşıla, aldığın yere bırak şeklindeki dört aşama sorunun çözümünde bilimsel bir yöntem olarak sunuluyor.

Ancak bu noktada da belediyelerin görevlerini yerine getirmediği, yeterli kaynak ayırmadığı ve etkin bir kısırlaştırma mücadelesine girmediği iddialar arasında. Kısırlaştırmanın tercih edilmemesinin sebeplerinden biri maliyet. Ayrıca kısırlaştırmanın yanı sıra mikroçipleme, parazit ve kuduz aşıları da belli bir maddi yük getiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunulduğu söylenen raporda; barınaklarda kalan bir köpeğin aylık beslenme ve bakım giderlerinin yaklaşık 3 bin 500 lira olduğu ifade ediliyor.

Barınak çözüm mü?

Öte yandan bazı hayvanseverler için barınaklar da yeterli değil. Çünkü; barınakların niteliğinin, barınak personellerinin liyakatinin ve köpeklerin oyun oynayabileceği, koşabileceği büyüklükte alanların yaratılmaması büyük bir sorun. Yeterli alan yaratma konusu da tartışmalı çünkü bu durum binlerce köpek için dönümlerce barınak alanı inşa edilmesi anlamı taşıyor. Bunun da mümkün olmayacağını düşünenler hak savunucuları; hayvanların etkin mücadeleyle kısırlaştırılıp, aşılanıp, tekrar alındıkları bölgelere bırakılmalarını talep ediyor. Güvenlik riski taşıyanların ya da sağlığı uygun olmayanların ise bakımevlerinde kalabileceği kaydediliyor.

Avrupa örnek mi?

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sokak hayvanlarıyla ilgili, “Avrupa'da nasıl çözüldüyse aynı uygulamaları hayata geçireceğiz" sözleri de başka bir tartışma konusu.

ABD ve Avrupa ülkelerinde ‘sahipsiz’ hayvan bulunmaması bir uygarlık göstergesi olarak gösterilirken, barınaklarda tutulan hayvanların bazı ülkelerde 2 ay, bazı ülkelerde 15 gün süre sonunda sahiplendirilemezlerse öldürüldüğü biliniyor.

Kimi araştırmacılar tarafından Avrupa’daki toplu ölümlerin arkasında ‘ideolojik’ nedenler yatıyor. Özetle; Avrupa’da sanayileşmenin ve makineleşmenin getirdiği gelişmelerle üretimde hayvanlara bağımlılığın azalması toplu öldürmeleri getiriyor. Bu dönemde sokakta yaşayan hayvanların da kamusal alanlardan uzaklaştırılması, bazılarının tıbbi araştırmalarda ya da çeşitli endüstrilerde hammadde olarak kullanılması süreci yaşanıyor.

Günümüzde ise bazı Avrupa ülkelerinde; geçmişteki uyutma politikalarının aksine hayvanları koruma, sokağa atılmalarına engel olma, sahiplendirme konusunda sıkı denetim, hayvan ithalatını önleme ve kaçak hayvan üretimine engel olma gibi sıkı kanunların uygulandığı örnekler bulunuyor.

Sonuç olarak

Türkiye'de de 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu gereğince sokakta yaşayan hayvanların kısırlaştırılması, aşılanması, rehabilite edilmesi ve kayıt altına alındıktan sonra alındıkları ortama bırakılması yasal zorunluluktur. Fakat uygulamada pek çok sorun bulunmaktadır.

Kısırlaştırma, toplumsal eğitim ve hayvanlarını sokağa bırakanların cezalandırılması gibi önlemlerin ivedilikle alınması şart olup Dünya Sağlık Örgütü'nce de sokak hayvanlarının sayısını azaltmada en etkili yöntemin kısırlaştırma ve insanların eğitilmesi olduğu vurgulanmaktadır.

Bugün ‘uyutma’ yasa tasarısının gerekçesi olarak sunulan ve ‘yurttaşların sokak hayvanları tarafından zarar görmesi’ şeklinde özetlenen üzücü olayların sorumlusu sokak hayvanları değil, ülkeyi yönetenlerdir; bu sorunu halının altına süpüren hükümet ve yerel yönetimlerdir.

Muhabir: Yağız Barut