İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, İz Gazete Haber Merkezi’ne konuk oldu. Kentin güncel sorunlarına, gelecek projelere ve mevcut siyasete dair soruları yanıtlayan Tugay, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’yla arasındaki ilişkiyi ve iş yapma prensibini anlattı.
İzmir için yapmayı hayal ettiğiniz en büyük projeniz var mı?
“Kadifekale, Ballıkuyu mahalleleri, Gürçeşme tarafları şehrin merkezi konumunda. Ayrıca tarihi de bir alan. Buraların dönüşümünün yapılması bu kente dair en kendimce özel hayalimdir. Daha fazla ihtiyaç olduğunu düşündüğüm ise, deprem riskli yapıları sağlamak, ulaşımla ilgili çözümler üretmek ve altyapıyla ilgili eksikleri tamamlamak. Ayrıca Konak’tan Bostanlı’ya denizin altından Marmaray benzeri bir demiryolu hattını çok istiyorum. Yapılması mümkün. Buca Metrosunu uzatabiliyoruz. Bostanlı’dan Konak’a üç dakika, Konak’tan Buca’ya, oradan Gaziemir’e ve havaalanına gidecek. Maliyetli bir proje değil. AKP’nin öne sürdüğü projeyle hiç alakası yok. Karayolunun faydası olduğunu düşünmüyorum. Araçlar zaten şu anda arabalı vapurlarla geçiyor. İlave olarak 50 milyar TL civarında maliyete girmeye gerek yok. Oradan trafiği geçirmenin hiçbir faydası yok. Toplu taşıma için demir yolu hattı çok iyi olur. Buca metrosu iki yılda biter, bu projeyi de ilave ederseniz üç yılda tamamlanacak bir proje.”
Bir yıl geride kaldı. Sizi en çok zorlayan ne oldu?
“Beni en çok zorlayan belediyenin ekonomik durumu. Gelir gider dengesizliği var. Ülkenin ekonomisi zaten kötü. Belediyenin gelir ve gider bütçesini yeniden yapılandırmak, düzenlemek gerekiyordu. Personel gideri, yönetim organizasyonu ve verimliliği sağlamanın zorluğu diğer konulara göre daha esastı.”
Vatandaştan veya siyasetten gelen anlamlandıramadığınız absürt eleştiri oldu mu?
“AKP’ye geçeceğime dair söylentiler çok oldu. O çok absürt oldu. Bunu nereden nasıl ortaya çıkardılar, çözemedim. En son da ‘buna kim inanır’ dedim. Baktım ki dedikodu yayılıyor, konuyla ilgili tweet atmamla o dedikodu da kesildi.”
Geçmiş dönemlerde AKP’li vekiller bazı projelerde ön ayak oluyordu. Bu dönemde böyle bir şey var mı? Nasıl bir muhalefet görüyorsunuz?
“Kuru karşıtlık gibi bir muhalefet görüyorum. Yapıcı bir muhalefet yok. En büyük şikâyetim de bu. Ülke siyasetine dair de öyle. Yapıcı muhalefetlik yerine karşıtı eleştirme üzerine bir şeyler yapıyorlar. Bir MHP ilçe başkanı var İzmir’de, bana zaman zaman eleştiriler yapıyor, gönderiyor. Yüzde 90’ınının düzeltilmesini sağladım. Somut şeylerdi, biz de yaptık. Sosyal medyada yazmak yerine bu sorunu dile getirmesini bizler de dikkate alıp düzeltiyoruz. Onun dışında ise, İzmir’de uzun yıllardır Türkiye’de durum böyle. Muhalefet sadece iktidarda olanı güçsüzleştirmek, halkın gözünde itibarsızlaştırmak amacıyla söylemler geliştiriyor. Yoksa sorunları çözmek adına muhalefet yapılmıyor. İktidar partisinin siyasetçileri de İzmir’e hiçbir katkı ve iyilik sağlamamış oluyorlar. Geçen yıllarda tam olarak hangi konularda yardımcı olduklarını da hatırlamıyoruz. Yardımcı olunan her konuda iki taraflı siyasi yasak söz konusu oluyor. ”
Büyükşehir’den 6 milyar liralık kesinti yapıldı. Kur bazında 6 milyar lirayla ne yapılabilirdi? Kredi alındığını da gördük. Faiz ne kadar ödendi ve kesintiler ne zaman duracak?
“Normalde kesinti olmaması lazım ama bizim de SGK vergi borcu için ödemeyi taahhüt ettiğimiz 1 milyar 100 bin lira var. Geçmiş borçlarının yapılandırmasıyla ortaya çıktı. Krediler mecburen alındı çünkü başka türlü ödeme yapılamazdı. Ama totalde ne kadar aldık ne kadar faiz borcu olduğunu da bilemem. Miktarı bilmiyorum. Ama sıkı bir tasarrufla olabilen en az harcamayı yaptık.”
“SGK borcu da vergi borcu da çalışanlara ödenen maaşlarla ilgilidir. Amaç mevcut iktidarın İzmir’deki yerel yönetimleri engellemesi. İktidar tarafında olmayan belediyeler için sistematik yürütülen şey: ‘İmkanları olabildiğince kısıtlayalım, dolayısıyla bir şey yapamazlar.’ Belediye hizmetlerini, belediyenin personeliyle ve bütçesiyle yapıyorsunuz. İkisinde de zafiyet olduğunda hizmet düşüyor. Bazı noktalarda kalifiye personele ihtiyaç var ve onlar olmayınca paranız olsa da hiçbir iş yapamazsınız. Kalifiye personel aldığınızda bu defa malzeme alamıyorsunuz ve yine iş yapamaz hale geliyorsunuz. Önceki yıllarda İller Bankası’ndan gelen pay yüzde 50 iken bugün yüzde 15. Bu bir politikadır. Personel gideri arttı, çünkü enflasyon çok yüksek. SGK vergi borcu da artıyor. Sendikayla Toplu İş Sözleşmesi (TİS) sürecinde mecburen onu istiyorlar sizden. Siz de haklı bulup veriyorsunuz. Ama bunu karşılayacak bir gelir artışı yok. Devlet de karşılamıyor. Yerel yönetimlerden ise kendine gelir elde etmek için elindeki gayrimenkulleri istiyor. Buradaki amaç ise gücü merkezde toplamak. Neden toplu taşımadaki otobüslerden, yangın söndürme araçlarından, çöp toplayan kamyonun akaryakıtından özel tüketim vergisi alıyorsunuz? Bu konuda açıklama yapsınlar. İktidar yerel yönetimleri 2019’da kaybettikten sonra böyle bir yola başvurdu. 2024’te de her şey iyice koptu.”
Partinizin İzmir milletvekillerinin siyaseten sizi yalnız bıraktığını düşünüyor musunuz?
“Sitemde bulunmamızın mutlaka katkısı oldu diye düşünüyorum ama açıkçası daha fazla milletvekili katılımı bekliyordum, beklentimizin altında kaldı. Belki üzerine en çok konuşulması gereken konu, kente olan katkıları. Beni yalnız bırakıp bırakmamaları meselesinde değilim ama şehrin sorunlarıyla ilgili biraz daha yakın takipte olmalarını dilerim. Bu konuda görüşme de yapabiliriz ama bence milletvekillerimizin hepsi çok deneyimli, geçen dönemlerde de yerel yönetimlerle yakın ilişkileri vardı bu dönemde de var. Benim bunu söylememe gerek yok. İyi niyetle Ednan Arslan’ı biraz çaba içerisinde görüyorum.”
Büyükşehir zorlu bir görev. İki dönem olmalı deniyor. Bir sınır gelmeli mi?
“Farklı açılardan bakmak gerek. Bir başkanın çok kötü çıktığını düşünelim, o kişiye 10 yıl katlanmak mı yoksa 5 yıl katlanmak mı daha iyi? Projelere baktığımızda 5 yılın yetmeyeceğini görüyorum. İlla bir dahaki dönem ben olayım demiyorum ama en azından bu yolda devam edecek birlerinin olması lazım. O yüzden iki dönem olabilir. Üçüncü dönemden itibaren değişmesi belki körlüğü durdurur ve dinamizm katar. 5 yılda bir seçim yapılmasını, görev süresinin ise iki dönemle sınırlandırılmasını doğru buluyorum. Bu, ülkedeki tüm makamlar ile ilgili olmalı.”
Eyyüp Kadir İnan, Menemen Belediyesi ziyaretinde, “Belediye başkanlığı dersi alsınlar” dedi. Menemen Belediyesi örnek bir belediye mi?
“Menemen Belediyesi Başkanı’nın yaptığı gibi bir başkanlık asla yapmam, kesseniz yapmam çünkü ciddi bir savurganlık içinde ve sadece gösteriş içeren yatırımlar peşindeler. Seçimden önce ciddi sayıda insanı işe aldıklarını biliyorum. Para kaynağı nereden diye baktığınızda doğrudan Menemen’in gayrimenkullerinin satışlarından geldiğini görüyoruz. Ama ‘satış’ derken Türkiye’de eşi benzeri olmayan bir satıştan bahsediyoruz. Ben örnek almayı düşünmüyorum ama yaptıklarını da dikkatle izliyoruz. Orada bir de büyükşehir belediyesinin Menemen’e yeterince yatırım yapmadığıyla ilgili bir eleştiri olmuş, onunla ilgili bugünlerde bir raporu Menemen’deki ilgili herkese ileteceğiz. Geçenlerde sırf 620 milyon TL’lik altyapı yatırımının açılışını gerçekleştirdik. Menemen aslında en fazla para harcadığımız yerlerden birisi, yani o açıklama biraz talihsiz bir açıklama oldu. Menemen İzmir’in 2 hızlı büyüyen ilçesinden biri. Yani orada AKP’li bir başkan olduğu için değil bu sebeple yatırım yapıyoruz. Mutlaka yakından takip etmemiz gereken bir yer olduğu için orayla ilgileniyoruz.”