Tunç Soyer döneminde Sünger Kent gibi projlerde görev alan Jeoloji Yüksek Mühendisi Su Kaynakları Uzmanı Alim Murathan sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı. Murathan şu ifadeleri kullandı:

"Bu çalışmalar Büyükşehir Belediye meclisimize sunulduğunda İzmir'in suyuna yüzde 45 gibi çok yüksek bir oranda fahiş zam yapılmasına gerek olmadığı, başka çözümlerle İZSU bütçesinde yüz milyonlarca su geliri artışı sağlanabileceğinin mümkün olduğu görülecektir

Önce kısaca kendimi tanıtmak istiyorum. Ben Jeoloji Yüksek Mühendisiyim ve Devlet Su İşlerinden emekliyim. DSİ'nin kendi mühendisleri için kullandığı tabir ile bir su mühendisiyim. Su kaynakları ve su mühendisliği alanında ulusal ve uluslararası dergilerde yayımlanmış çok sayıda makalem, araştırmalarım ve raporlarım bulunmaktadır. Yaklaşık 8 yıl İzmir'de Jeoloji Mühendisleri Odası başkanlığı yaptım. Bir önceki Belediye Başkanımız Sn. Tunç Soyer'in kuraklık, iklim değişikliği, dirençli kent, sünger şehir ve su kaynakları konularında danışmanlığını yaptım ve birlikte çalıştım. Ülkemizde ilk sünger şehir modelini İzmir'de geliştirdim ve Türkiye'nin ilk doğa esaslı altyapı uygulama kılavuzunu büyükşehir belediyemizde oluşturduğumuz ekiple birlikte çıkardım.

Büyükşehir belediyemizde danışmanlığım kapsamındaki temel çalışmalarım, yürüttüğüm sünger şehir projesi ile İzmir'in ülkedeki birkaç kentle birlikte en pahalı suyu kullanır olmasını dikkate alarak "İzmir'de suya daha ucuz erişimi" sağlamaya yönelik çalışmalardı. Kentimizde suyun daha pahalı olmasının temelde iki nedeni vardı. Birincisi, kentin en büyük içme suyu kaynağı Tahtalı Barajı'nın göl alanından deniz kotunun biraz üzerinden alınan suyun kentin arıtma tesislerine basılmasındaki yüksek kottan (yaklaşık 180 m) kaynaklanan büyük enerji maliyetleri ve kentin dışından 100 km uzaklıkta Manisa bölgesindeki su kaynaklarından yapılan büyük miktardaki yeraltı su çekimleri ve İzmir'e pompalanmasından kaynaklanan yüksek enerji maliyetleriydi. İkincisi ise İZSU'nun su ve atıksu yönetimindeki önemli eksiklikleriydi. Birincisi için yapılacak çalışmalar, elektrik enerjisi girdileri ile ilgili olup elektrik enerjisi fiyatları ve zaman içerisinde enerji üretimiyle ilgili uzun vadede çözülebilecek sorunlardı. Bu nedenle çalışmalarımı ikinci nedene odaklaştırdım.

Bir önceki Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer döneminde yaklaşık üç yıl önce başladığım çalışmalar başkanımızın dönem süresi içinde son așamaya gelmiş ancak tamamlanamamıştı. O süreçte yerel yönetim seçimleri gündeme gelmiş ve bilginiz üzere Tunç Soyer tekrar aday gösterilmemişti. Seçimle birlikte benim Büyükşehir Belediyemizde Tunç Bey dönemindeki danışmanlığım sona ermişti. Ancak sünger şehir çalışmalarımızı hayata geçirmek için Belediyemiz iştiraki İzenerji AŞ'de kurduğumuz "Su Kaynakları Araştırma ve Uygulama Merkezindeki" çalışmalarım, kendi oluşturduğum bu birimdeki koordinatörlük görevim devam ediyordu. Seçim sonrası artık büyükşehir belediyesi ve iştiraklerinde görev almayı düşünmediğimden, "İzmir halkının suya ucuz erişimini" sağlamaya yönelik son aşamaya gelen çalışmalarımı seçim süreci ve sonrasındaki dönem içinde nihai aşamaya getirerek tamamladım.

Seçim sonrası yeni Büyükşehir Belediye Başkanımız Sn. Cemil Tugay'dan yukarıda ifade ettiğim çalışmalarım ve Su Kaynakları Araştırma ve Uygulama Merkezinde yürüttüğümüz projelerimizi sunmak için randevu talep ettim. Randevu ve görüşme taleplerimde kendisinden makam, mevki, Büyükşehirde çalışmak vb. hiçbir beklentim ve talebim olmadığını, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne ait iki ve bir adette Doğa Koruma Genel Müdürlüğüne olmak üzere üç ayrı kapsamlı projeyi halihazırda kendi şirketimle yürüttüğümü, bu nedenlerle yalnızca Sünger Şehir İzmir Projesi, Halkın Suyu Projesi vb. su kaynakları merkezimizdeki çalışmalar ile “İZSU'nun su fiyatlarında bir artış yapılmadan suda indirim yapılmasını sağlayabilecek" danışmanlık kapsamındaki kendi çalışmalarımı aktarmak ve sunmak istediğimi belirttim.

Bu görüşme taleplerim ve yukarıda yazdığım gerekçeler, kendisine gönderdiğim WhatsApp kayıtlarında hala durmaktadır. Ancak ne özel kalem müdürlüğüne yaptığım görüşme talebimden ne de bizzat kendisinden bir dönüş alamadım. 6 Mayıs itibari ile de Belediyemizin iştiraki İzenerji'den ve doğal olarak su kaynakları birimimizden ayrıldım.

İzmir halkının suya ucuz erişimini sağlamaya yönelik çalışmalarım, İzmir'de "Endüstriyel su kullanımı ve yönetimi", "kayıt dışı su kullanımı ve yönetimi" ve "atıksu yönetimi" olmak üzere üç farklı alanda, birbirine entegre olarak kapsamlı yürüttüğüm çalışmalardı. Üç yılı aşkın bir süredir büyük bir emek ve özveri ile yürüttüğüm “İzmir halkının ucuz suya erişimini" sağlamaya yönelik yukarıda belirttiğim çalışmalar ve Su Kaynakları Birimimizde yürüttüğümüz "Sünger Kent İzmir Projesi", halka açık kamusal alanlarda içme suyu sağlayacak olan "Halkın Suyu Projesi" vb. çok sayıda çalışma ile ilgili bırakın şahsım ile görüşmeyi, bilgi dahi alınma ihtiyacı duyulmadı.

Son yapılan %45 fahiş zam oranını bu kent insanlarının asla hak etmediğini dikkate alarak, İzmir halkının suya ucuz erişimini sağlamaya yönelik çalışmalarımla ilgili bilgi verme ve sunma talebimi Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımızdan bir kez daha talep ediyorum. Ancak bu çalışmalarımı artık kendisine değil, Belediyemizin en yetkili karar organı olan İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisine sunmak istediğimi belirtmek isterim. Çünkü Sayın Başkanın tıpkı ödüllü proje olan Türkiye'nin ilk doğa esaslı altyapı projesi "Sünger Kent İzmir Projemize" yalan dediği gibi bu çalışmalara da yalan diyebileceğini ve istismar edebileceğini düşünüyorum.

Bu çalışmalar Büyükşehir Belediye meclisimize sunulduğunda İzmir'in suyuna yüzde 45 gibi çok yüksek bir oranda fahiş zam yapılmasına gerek olmadığı, başka çözümlerle İZSU bütçesinde yüz milyonlarca su geliri artışı sağlanabileceğinin mümkün olduğu görülecektir."

Kaynak: Haber Merkezi