İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, Kübra Par'ın sunduğu Ana Haber bültenine katıldı. Programda gündemdeki belediyelere SGK borçları nedeniyle uygulanan haciz uygulaması hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Belediyenin kendi borcu yok

Tugay, belediyelerin SGK borçları ve alacaklarla ilgili açıklamalarda bulunarak, borçların siyasallaştırıldığını ve belediyelere yönelik haksız bir muamele yapıldığını belirtti.

Tugay, konuya ilişkin şunları söyledi:

“İlerde bize sorun olabileceğini bildiğimiz için çalışıyoruz. 1,5 milyar civarında bir borcumuz kaldı. Toplam 8 milyarlık borçtan bahsediyoruz. Belediyenin kendi borcu yok. Bağlı 2 ana kuruluş var İZSU ve ESHOT. Bunların hiçbir borcu yok. Diğer şirketlerin borcundan bahsediyoruz. Bunlarda 2020-2021 yılından beri oluşmuş borçlar. Haciz falan bizim hesaplarımıza konmadı. Konu biraz siyasallaştırıldı ve siyaset üstünden verilen bir karar gibi duruyor. SGK'ya borcu olan tüm kuruluşların toplamına baktığınızda 1 trilyon civarında para var. Bunun sadece 96 milyarı belediyelere ait. Belediyelerin de yarısı CHP'li. Yani büyük alacağın küçük alacağı belediyelerde olmasına rağmen sanki SGK'nın başka alacağı yokmuş gibi belediyeler konuşuluyor."

Yüzde 95'i özel şirket

"Programa gelirken tekrar sordum şu ana kadar hesaplarımıza konulan haciz yok" vurgusunu yapan Tugay, "Yapılandırma talebindeki borcumuzu cevaplamadıkları için bu ay gönderilen hakedişin kesilmesi şeklinde, yani toplu tahsil yapacaklar diye duyuyoruz. Belediyeler devlet kurumudur. SGK’ya kimlerin borcu olduğu açıklanmıyor. SGK'nın uzun zamandır kimlerden alacağı olduğu açıklanmıyor. Ancak rakamlara baktığımızda yüzde 95'inin özel şirketler olduğu anlaşılıyor. Buralardan tahsilatla ilgili bir şey konuşulmuyor. Bu yılki bütçede 3 milyar TL vergi affından bahsediliyor ancak hepsi bir kenara konularak belediye borçlarından bahsediliyor. CHP'li belediyeleri hizmet edemez duruma getirmeyi amaçladıklarını düşünüyoruz. Biz buna itiraz ediyoruz. Vergi ve SGK afları çıkarılıyor ve bunların kimlere uygulandığı da açıklanmıyor. Belediyelerin SGK borcunu ödemesi SGK'yı kurtarmaz. Bu oran SGK’nın bütçesinin sadece yüzde 2’si oranında. Ankara'nın borcunu bilmediğimden sıralamayı bilmiyorum. Bizim toplamda faizleri ile birlikte 8 milyar borcumuz var. Bunu 1,5 milyar haricini yapılandırdık ve ödüyoruz” ifadelerini kullandı.

İzmir'deki elektrik faciası: İnanılmaz üzüldüğümüz bir olay

Konak'ta 2 kişinin ölümüne sebep olan elektrik faciasına ilişkin konuşan Tugay, "Sanıklar serbest bırakılmadı. Bizim devlet memuru olan bazı arkadaşlarımız için valilikten onay almadan doğrudan cezaevine konmuştu. Onların hatalı olduğu anlaşıldığı için çıktı ancak yargılanma devam ediyor. İnanılmaz üzüldüğümüz bir olay. Çok dramatik bir sorun. 2 değerli vatandaşımızı elektrik çarptı. Bu elektrik çarpmasında kablonun kaçağının olması esas problem. Tam bitişik alanda mazgal olduğu için onun yapımı sırasında kabloya zarar verilmiş olma ihtimali dolayısıyla İZSU bir nebze sorumlu tutuluyor. Mazgal yapıldıktan sonra kablo kaçağı olduğu anlaşılmış, GEDİZ müdahale etmiş ancak sorun devam etmiş. Neden olduğunu bilirkişi heyeti ve mahkeme bulacak. Biz esas suçun mazgal yapılması olduğunu kabul etmiyoruz ancak bu değerlendirmeyi mahkeme yapacak” ifadelerini kullandı. 

İzmir deprem riski yüksek kentlerden biri

"Bana İzmir için en hayati konu ne diye sorsanız deprem derim" diye konuşan Tugay, "İzmir çok kötü fay hatları olan Anadolu içinde yine de deprem riski yüksek olan kentlerden biri. Bizde korkulan 6,5-7 şiddetinde deprem olması. Böyle bir deprem olursa bu depreme dayanamayacak yapılar var. Bunların hızlıca dönüştürülmesi lazım. 2020 sonrasında yoğun bir dönüşüm çalışması oldu ancak yeterli değil. Zeminin incelenmesi ve dayanıksız binaların saptanması için mikrobölgeleme çalışmaları yapılıyor. Bölge bölge bina bina bakılıyor. Mutlaka riskli yapıların dönüşümü için çalışmaları başlatacağız” açıklamasında bulundu. 

İlk başlarda tereddütlüydüm

İzmir'de ve Türkiye'de sayıları giderek artan kent lokantalarına ilişkin konuşan Tugay, şunları söyledi: 

"İlk başlarda tereddütlüyüm, esnaf tepki gösteriyor. Ancak vatandaştan yoğun talep geldi. Ekrem Başkan'ı kutlamak lazım Türkiye'ye örnek olan bir model çıkardı. Kent lokantası talep üzerine açıyoruz, açtığımız yerlerde insanlar yoğun kullanıyor. Keşke yoksulluk olmasa da kent lokantası ve halk ekmek olmasa."

İzmir'de kimsenin bir yere gittiği yok

İzmir'de yaşayan Suriyelilerden kimsenin gitmediğini belirten Tugay, "Geçenlerde İçişleri Bakanı açıkladı. 3 milyon Suriyeli'den sadece bin 845 kişi gitti. İzmir'de de kimsenin bir yere gittiği yok. Gideceklerini  zannetmiyorum. Orada daha güvenli ortam oluşmamış gibi görünüyor. Benim kendi kişisel görüşüm yeni mülteci gelişinin durdurulması yönünde. Var olanlar iş sahibi oldu yerleşti, birçok çocuk burada doğdu. Gitmeyeceklerse bile adaptasyon sorunu yaşayanlarla ilgili çalışma yapılması lazım. Ancak ben gideceklerini sanmıyorum. Yapay bir hava doğuruldu ama kimse gidecek gibi değil" açıklamasında bulundu.

Bu görev aslında bakanlığın

İzmri Körfezi hakkında da açıklamalarda bulunan Tugay şunları söyledi:

"Başka insanlar için İzmir güzel bir şehir olabilir ancak bizim evimiz burası. Bu süreç içinde İzmir'de uzun süredir Körfez'de kirlilik var. Dönem dönem bu arttı, dönem dönem azaldı. Bu sene yazın biyolojik bir hadise gerçekleşti. Bu sadece kirlilikten kaynaklı değil. Oksijen düşünce balık ölümleri yaşandı. Uzun zamandır bu kirlilik var.  Bu sene hiç olmadığı kadar hava ısındı ve deniz suyu 30 dereceye kadar çıktı. Problemin olduğu günlerde de Körfez'in çevresinde büyük orman yangını yaşandı. Çalıştayda anladık ki küllerin denize dökülmesi ile alıp patlaması tetiklenebilir. Bu benim kendi tespitim, bilimsel olarak yüzde 100 kanıtlayamam. Müsilaj bunun bir sonraki aşaması. Marmara Denizi'nde müsilajın üst seviyeye çıkacağını okuyorum inşallah olmaz ama bu alg patlaması müsilajın daha önceki evresi.  Bu birçok faktörün bir araya gelmesi ile olan bu problem, sadece kirlilik faktörü ile meydana gelen bir durum değil. Biz de neden olduğunu anlamak ve bir daha olmaması için ne yapmamız gerektiğini araştırdık. Ben 1967 doğumluyum. 12 Eylül'den sonra belediye başkanı atandı sonra o görev yaptı. Arkasından CHP'li olmayan başka belediye kazandı. Sonra CHP'li bir başkan kazandı sonra CHP'li olmayan bir başkan kazandı. O yıllarda da kirlilik ve koku vardı. Bunun pek çok nedeni var. Kirliliğin en büyük nedeni Körfez'e dökülen 34 dere ve Gediz Nehri. Gediz Nehri inanılmaz kirli akıyor. Bunların her biri değişik atıklar taşıyorlar. Onların getirdiği kirlilik deniz dibinde duruyor. Deniz dibi hiç taranmamış bu güne kadar. Bu görev aslında bakanlığın. İzmir Körfezi'nin tabanının temizlenmesi ya da kanal çalışmaları bakanlığın görevi."

İnsanların bilmesini istiyorum...

"Alg patlaması problemi çıkmadan önce biz eylem planımızı yapmıştık" açıklamasında bulunan Tugay, "Bunların birinci sırasında Çiğli'deki arıtma tesisimizin kapasite artışıydı. Şehir içinde kanalizasyon ve yağmur sularını birbirinden ayırdığımız çalışmamızdı, bir de güney  tesisimizin kapasite artışıydı. Biz bunlarla ilgili planımızı yapmıştık sonra bu alg patlaması oldu. Bundan sonra da daha hızlı harekete geçtik. Derelerin daha temiz akması lazım. İzmir limanına gelen gemiler kirli su atıyorlar Körfez'e. Körfez'de hiç olması gereken bir yerde tersanemiz var ve bunu yarattığı kirlilik var. Körfez'e yakın bazı sanayi tesislerinin zaman zaman dereleri ve Körfez'i kirlettiğini biliyoruz. Çok fazla faktör var. Belediyenin burada görevi arıtma sistemini düzeltmek. Bunu zaten yapıyoruz. Arıtma tesisinin 4'üncü fazı ben göreve geldiğimde yüzde 15 seviyesindeydi. Biz başladığımızdan bugüne betonarme yapısı bitmek üzere ve nisan ayında tamamen hizmete alacağız. Bakanlık devlet. İzmir Körfezi'ndeki sorumluluğu İzmir Körfezi içinde göstermek zorunda. Ayrımcılık yapıyor. Siz kirlettiniz, siz temizleyin diyor. Belediye dip temizliği yapıyor. Biz kendimiz 2,5 milyon ton dip çamur temizleme kararı aldık. Ancak yetkinin iznin bize verilmesi için başvurduk ve sonra başlayabildik. İzin almamız gereken konuyu üstlendik ve yapıyoruz. Bunu Körfez'e sahip çıkmak için yapıyoruz. Bizim bunu yapmamız bakanlığı sorumlu olmadığı anlamına gelmiyor. Bir hak teslimi istiyoruz aynı zamanda. Bizi durdurmazlarsa biz zaten Körfez'i temizleyeceğiz. Ama insanların bilmesini istiyorum; Bakanlık görevini yapmamış olacak ve bunu İzBB kente ve Körfez'e sahip çıkmak için yapmış olacak” diye konuştu.

Muhabir: ALEYNA ARSLANBAŞ