CHP’nin Cumhurbaşkanı aday adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 23 Mart Pazar günü yapılacak ön seçim çalışmaları kapsamında Ankara'da partililerle buluştu.
Ankara’da gerçekleştirdiği buluşmada konuşan İmamoğlu, şunları söyledi:
“Hakkımda neler planladıklarını duyuyorum, biliyorum. Nereden mi biliyorum? Sosyal medyadaki trolleri, kendi saray gazetecileri ve onun gibi olan tetikçileri televizyonda konuşuyorlar. Çalışanlarımıza yurtdışı yasağı koyuyorlar. Yol arkadaşlarımıza, tanıdığımız, tanımadığımız iş insanlarının mal varlıklarına tedbir koyuyorlar. Savcılığa hayırdır bu nedir diye soranlara ‘örgüt’ diyorlar. Örgütlü işler varmış, avukatlar gidiyor, soruyor avukatları öyle cevap veriyorlar. Anlıyoruz ki bir kaç kişinin birbirini bir vesileyle taıyor olmasından ötgüt çıkarmaya, o örgütün hatlarını savcılıkta kurmaya çalışıyorlar.
Eğer birbirini tanımak örgüt ise bu insanların ahlakıyla iş yapması suç ise o zaman anlatayım. Türkiye’nin çok sayıda büyük şirketi var. Bu dev şirketler hepimiz biliyoruz; bizim de bazı ihalelerimizi onlar kazanıyor. Hakkaniyetle, adaletle, kamu yararı gözeterek kuşkusuz. Bu iş insanları birbirini tanıyor. Aynı özel uçakla yurtdışına gidiyorlar, maç izliyorlar. Aynı yatlarda teknelerde bir araya geliyorlar. Ertesi gün milyarca dolar değerinde devlet ihalelerinin ayrı ayrı şirketleriyle giriyor hep beraber gidiyorlar ihale aldıkları bakanlıklardan isimlkerle yanyana oturuyorlar. Kamu kuruluşlarının başındaki yetkililer onlarda birbirini tanıyorlar. Sosyal medyada açık kaynaklarda fotoğrafları var. Bakanlığı döneminde ihaleler kazanan şirkete aynı bakan sonradan yönetim kurulu üyesi olarak atanıyor.”
“Dönüşü olmayan bir yola giriyorlar”
Hükümetin yargı politikalarına dair eleştirilerede bulunan İmamoğlu, “Şimdi yargıyı bir silaha dönüştüren iktidara ve onların dediklerini bir bir uygulayan savcılara sesleniyorum: Tehlikeli bir yolda yürüyorsunuz. Tehlikeli bir yol açıyorsunuz. Türkiye’de kamunun ihalelerine giren tüm firmaları, o kurumların yöneticilerini de zan altında bırakıyor ve onları da örgüt şeklinde bir tasarımın içine dahil ediyorsunuz. Sizin Ekrem İmamoğlu alerjiniz, Ekrem İmamoğlu’na olan düşmanlığınız ya da birilerinin 'Ekrem' ağrılarından dolayı çektiği sıkıntıdan size verdiği talimatlarınız başka kapılar açıyor. Kamudan ihale alan tüm iş insanlarına sesleniyorum: Çok büyük bir yol açılıyor. Emsal olacak işler açılıyor. Bu hukuksuzluk son bulmazsa bundan sonra Türkiye'de ne bir kamu yetkilisi ne de kim olursa olsun hiçbir iş insanı başına ne iş geleceğini bilemeyeceği günlere gebeyiz. Bugün olmaz, yarın olur. Bu gayrimeşru uygulamalara maruz kalmak istemeyen bu kötü akla müdahale eder. Ekrem İmamoğlu'nun itibarını zedelemek isteyenler, bana kumpas kurmak isteyenler bilsin ki dönüşü olmayan bir yola giriyorlar" dedi.
İmamoğlu’ndan ‘liyakat’ vurgusu
İmamoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Sevgili dostlarım bir dakika bile kaybetmeden bu bozuk düzenin yerine yine hep birlikte halkçı, sosyal adaleti ve güçlü bir düzen kurmaya girişeceğiz. Hiç kimsenin piyasanın acımasız şartları altında mahkum olmamasını sağlayacağız. Herkesin barınma, beslenme, eğitim, sağlık gibi temel haklarına insanca yaşam koşullarına sahip çıkacağız. Üretenler, istihdam yaratanlar, en sağlıklı yatırım ve ticaret şartlarına kavuşacak. Milletimiz bu ülkenin ve devletin tek sahibi olduğunu en güçlü biçimde hissedecek. Bizzat yaşayacak. Çocuklarımız, evlatlarımız bu vatanın en güçlü gelecek vaadeden sahipleri olduğunu hissedecekler ve geleceğe güvenle bakacaklar. Devletin bütün yöneticileri vatandaş karşısında haddini ve hududunu bilecek. Kişiye, partiye sadakat değil, liyakat esas olacak, liyakat. Öyle insanları mülakatla eleyemeyecekler. Milletin evlatları çok çalıştığında bu memleketin en tepe noktasına kadar ulaşabileceklerini bilecekler. İşte o gün milletimizin umudu artacak. Ülkeyi şu ya da bu partinin değil, milletin evlatları yönetecek. Türkiye’yi şu ya da bu şahsın ya da şu ya da bu şahsın ailesi değil, şu ya da bu partinin değil, milletin ortak çıkarlarına uygun olarak yolunu belirleyen bir dönemi var edeceğiz.”
"O sandıktan kaçamayacaksın"
Partisinin 23 Mart tarihinde gerçekleştireceği ön seçime dair konuşan İmamoğlu, “Demokrasi tarihimizin en geniş katılımlı ön seçimini yapacağız. Partimizi ve tüm muhalefeti büyüteceğiz. Güçlerimizi birleştireceğiz. Önce bu sandıktan tek bir üyeyi bile eksik bırakmadan yol almaya hep beraber çalışacağız. Sonra da bütün muhalefeti bir araya toplayacak hamleler yapacağız. Milletten kaçanlara korku salacağız korku. Milletimize umut kaynağı olacağız. Biz 23 Martta kullanacağınız her oyla ne yapacağız biliyor musunuz saraydakine haddini bildireceğiz. Ön seçimde hep birlikte ona diyeceğiz ki, ‘Bak Erdoğan işte bu sandıktır. Bu mühür, kendini sultan zannedenlerin değil milletindir. O sandıktan kaçamayacaksın. O mühürden kaçamayacaksın’ bunu diyeceğiz” dedi.
“Bu topraklarda namerde yer yok”
İmamoğlu ayrıca diploma davasına ilişkin konuştu. İmamoğlu, “İmamoğlu’nu hatta ve hatta hapse atmaktan bile bahsediyorlar. Köşe yazılarında bunlar var. Sözüm ona Ekrem İmamoğlu, oyun dışı kalacakmış. Burası muz cumhuriyeti değil. Bu topraklarda ne sökmez biliyor musunuz? Namertlik sökmez. Namerde yer yok bu topraklarda. Siyaseten yenemiyorlar. Başımı öne eğdiremiyorlar. Korkutamıyorlar. Beni bir şekilde alt etmeye çalışıyorlar. Benim çok değerli polis arkadaşlarım, kardeşlerim. Bu ülkenin emniyetinden sorumlu polis kardeşlerimin marifetiyle sözüm ona bizim başımızı, önümüze eğdirmeye çalışacaklar. Bir de bunu ön seçimden önce yapma gayreti içinde olduklarını dile getiriyorlar. Dertleri vatan değil. Millet hiç değil. Dertleri kendi koltukları. Kendi siyasi bekaları. Ortaya bir diploma meselesi attılar gidiyorlar. Ben olan diplomamla ilgili bütün savunmamı verdim. Vatandaşın olmayan diploma ile ilgili tek bir sözü yok. Benim burada esasen verdiğim mücadele ne biliyor musunuz? Aslında bugün 35 yıl önce yapılan bir geçiş ve 31 yıl önce alınmış diplomayı iptal etme aklı ne biliyor musunuz? Bunların aklı yarın sizin tarlanıza çöker. Yarın sizin tapunuzu elinizden alır. Yarın sizin de diplomanızı elinizden alır. Malınıza çöker. Bu akıl öyle bir akıl” dedi.
“Ömür boyu o koltuktan kalkmak istemeyen rejimler var”
İmamoğlu, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Tek hedefleri, tek dertleri var. Muhalefetin elini kolunu bağlayarak koltuklarını korumanın peşindeler. Ekrem İmamoğlu, onların başını ağrıtıyor. Açık ve net söyleyeyim. Erdoğan’a karşı kimse seçim kazanamaz zannediyorlar. Millet buna inansın zannediyorlar. Dünya üzerinde yalnızca göstermelik olan seçimlerin yapıldığı yerlerde böyle rejimler var. Zalimlikleri tavan yapmış bir ortamda,, ömür boyu o koltuktan kalkmak istemeyen rejimler var. Ama o rejimlerde sonradan ne oluyor biliyor musunuz? Eninde sonunda devirleri bitiyor. Geride büyük bir enkaz ve devasa sorunlar bırakıyorlar. Ülkelerini yıkılmanın eşiğine getiriyorlar. Vatandaşlarına çok büyük acılar bırakıyorlar. Geride tarifi imkansız, telafisi imkansız acılar kalıyor. Türkiye Cumhuriyeti, böyle bir tehlike ile karşı karşıyadır. Ama bunu ben biliyorum. CHP’liler hangi şartta olursa olsun, boyun eğmez. Bildiği, doğruyu söyler. İşte ben de sizin yol arkadaşınız olarak, yaşadığım müddetçe, nerede olursam olayım, hangi makamda olursam olayım, nerede sizin mücadelenize dönük bir mücadelenin içerisinde olayım, sözümü esirgemeyeceğim. Geri durmayacağım. Milletimin çıkarının yanında olmaya devam edeceğim. Hepinize söz veriyorum.”
"Yaşı geçti, ‘Ekrem’ ağrıları başladı"
İktidarı “bunların vakti doldu” diyerek eleştiren İmamoğlu, “Şimdi yenileşme ve gençleşme zamanı. Değişme zamanı. Değişme zamanı, değişme. Hayatın da siyasetin de kuralı budur. Vakti dolanlar, pili bitenler gider, öyle değil mi? Zaten dönemi doldu, vakti bitti. Yaşı geçti, ‘Ekrem’ ağrıları başladı. Onların yerine umut verenler, tuttuğunu koparanlar, kendini millete adayanlar, gelsin istiyor muyuz? Onlara göstereceğiz. Onlar görecekler, milletimiz Cumhuriyet’e, demokrasiye, laikliğe, sosyal adalete, öyle bir sahip çıkacak ki, milletimiz parlamenter demokrasiye kuvvetler ayrılığına, hukukun üstünlüğüne öyle bir sahip çıkacak ki, milletimiz adalete, eşitliğe, birlik ve kardeşliğimize öyle bir sahip çıkacak ki Türkiye bir daha asla bütün gücün tek bir kişide toplandığı düzeni bu toprağa, bu vatana, bu cennet vatana uğramamak üzere yerin dibine gömecek, yerin dibine. Bu rejimi yerin dibine gömecek.
Ben CHP’nin evladı olarak 2008’den beri bu partiye hizmet etmekten, partimin vasıtasıyla milletime hizmet etmekten, alın teri dökmekten, bu partinin evladı olmaktan onur duyuyorum, onur duyuyorum, onur duyuyorum” ifadelerini kullandı.
"Yöneticiler Cumhuriyet’ten sonra vatandaşına fırça atamaz"
İmamoğlu ayrıca şunları ifade etti:
“O bir kişi aldatılınca devletin kurumları da aldatılıyor. Türkiye Cumhuriyeti devletini işte bu hale düşürdüler. Peki o bir kişi ve etrafındaki bir avuç insan zenginleştiğinde memleket zenginleşiyor mu? Hayır. Millet de zenginleşmiyor, sadece o bir avuç insan zenginleşiyor. Çünkü bunların düzeninde güç ve zenginlik bir avuç insanın elinde toplanıyor. Millete de şükretmek ve sabretmek düşüyor. Biz en zor şartlarda Kurtuluş Savaşı vermiş, dünyayı dize getirmiş bir milletiz. Sabretmeyi de şükretmeyi de biliriz. Ama onun zamanı ayrı. Bu ülkede yöneticiler Cumhuriyet’ten sonra vatandaşına fırça atamaz. Vatandaşına talimat veremez, vatandaşına emir veremez. Çünkü 102 yıl önce bu millet tebaa olmaktan kurtarıldı. Birey oldu, vatandaş oldu, özgür oldu. 102 yıl önce ülkemizde Cumhuriyeti şunu bize öğretti. Yönetici, kamuda vatandaşına hizmet eden yönetici haddini bilecek, haddini bilecek. Cumhuriyet, her şeyden önce milletine saygı duymaktır. Yöneticilerin vatandaş karşısında haddini bilmesi demektir. Biz bu anlayışla siyaset yapıyoruz. Bu anlayışın adı nedir biliyor musunuz? Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.''