CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Halk TV’de “Yeni Bir Sabah” programına katılarak, gazeteci İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtladı.
Özel, sığınmacı sorunu ve Suriye ile ilişkiler konusunda, "Bizim bunu söyleye söyleye dilimizde tüy bitti. Erdoğan her seferinde bize, ‘Katil Esad ile görüşmem...’ Ben de dedim ki, ‘Ben gideceğim.’ Hatta bir temas kurduk, yazı istediler, yazı yolladık. Erdoğan dedi ki, ‘Esad ile görüşebilirim.’ Şu anda öyle bir psikolojide ki gündemi CHP belirliyor. Buna engel olmak için Putin’i devreye soktu, Esad ile görüşme ayarlamaya çalıştı. Hemen destekledim. Sayın Erdoğan diyorsa ki ‘Esad ile görüşmeye gel beraber gidelim’, ben Erdoğan ile birlikte Esad ile görüşmeye gitmeye de varım. Yeter ki arabuluculuk olsun. Eğer ikimiz birden gideceksek ve sorun çözülecekse gidelim" dedi.
Kreşte terörist çalışıyorsa, teröristin yeri hapishanedir
Özel, şunları kaydetti:
"Kreş tartışmasını doğru bir yerden yürüttük, üç gün içinde geri adım attılar. Nasıl aciz duruma düştüler, gördünüz. ‘Bizim yazımızda kreş mi var’ diyor. Dün akşam bir televizyonda sıkıştıklarında ne yapıyorlar, bizim için söylemiyorlarmış da bazı belediyeler varmış, orada LGBTİ’ler çalışıyormuş. Sıkıştı mı LGBTİ, sıkıştı mı terörist çalıştırıyorlar kreşte. Kardeşim kreşte terörist çalışıyorsa teröristi giderken ya da gelirken davet edersin, alırsın, paketlersin, yargılarsın hapse koyarsın. Terörist bu terörist. Kreşte terörist çalıştırılıyormuş, o yüzden kreşleri kapatacakmış. Ama CHP bunun şiddetle üstüne gelince geri adım atmak zorunda kalmışlar. AK Parti’yi savunan gazeteci söylüyor bunu. Kreşte terörist çalışıyorsa, teröristin yeri hapishanedir. Kreşi kapatmak değildir ki o. Meselenin özü şu, çok net: Bunlar çaresizliğin, baş edememenin, CHP’nin doğru yaptığı işlerle, daha doğrusunu yaparak rekabet edememenin sonucu. Bunları ne kadar yaparlarsa milletin gözünden o kadar hızlı düşecekler. Çok net söylüyorum.”
Erken seçim değil, derhal seçim
Özel, “Sosyal yardımlar tam 4,7 kat arttı. Biz ‘CHP’li belediyeler AK Partili belediyelere göre sosyal yardım ne kadar arttı’ diye baktık, 6 kat artıran var, 4 buçuk kat artıran var, 3 buçuk kat artıran var. Türkiye ortalaması 4,7 kat. Neredeyse beş kat artırmışız sosyal yardımları. ‘CHP elinizden alır, oy vermeyin ha. Bunlar gelirse bu yardımdan olursunuz’ diyorlardı ya. Tam beş katına çıkarmışız" ifadesini kullandı. Özel, "Seçim ne zaman" sorusuna, “Yarın olsa hazırız. Bugünden razıyız. En erken zamanda istiyoruz seçimi. Erken seçim istiyoruz. Hatta bir teyze şöyle bağırdı bana: ‘Özgür Bey, erken seçim istemiyoruz’ dedi. Ben de baktım, herkes erken seçim derken bu teyze ne diyecek bana diye. ‘Derhal seçim istiyoruz’ dedi. Biz de artık memleket bu hale geldikten sonra derhal seçim istiyoruz" diye konuştu.
Bıçak kemiğe dayandı
“Hep ‘En zorunu geçtik, en kötüsü geride kaldı, bundan sonra daha iyi olacak’ diyorlardı. İlk kez Mehmet Şimşek ‘Daha kötü iki yıl önümüzde var’ demiş. Bu şu demek: İki yıl daha emeklinin, asgari ücretlinin, esnafın, çiftçinin çile çekeceği bir noktadayız. Ama burada bir şey var: Bıçak kemiğe dayandı. Buradan sonra dayanacak güç kalmadı. O Mehmet Şimşek iki yıl daha asgari ücretlinin, emeklinin, esnafın ve çiftçinin kemerini sıkmaya, gırtlağını sıkmaya, nefessiz bırakmaya kalkarsa bu ülkedeki bu kesimlerin dayanacak gücü kalmadı. Biz ‘Vergide adalet’ dedik, o da ‘Vergide adalet’ dedi. Bütçe getirdi, geçen seneki bütçeden hiçbir farkı yok. Vergilerin yüzde 65’ini dolaylı toplayacak. Yani kimden, dolaylı vergi ne demek? Elektrik, su, telefon ve her türlü alışverişte içinde bulunan ÖTV’si, KDV’si, hepsi bunlar dolaylı vergi. Dolaylı vergilerin toplamı yüzde 64. Geçen sene yüzde 64’tü. Bu sene de bütçeye koymuşlar, yüzde 64, 65 hedef. Bütün çalışanların maaşlarından kesilen vergilerin toplamı da yüzde 20. Etti mi size yüzde 84? Yüzde 3 puan kadar işte esnafların ödediği birtakım vergiler var. Geriye yüzde 11 kalıyor. Bu yüzde 11 ne biliyor musunuz? Gerçekte vergi vermesi gerekenlerin ödediği vergi, toplam verginin yüzde 11’i. Örneğin büyük holdingler, büyük şirketler. Böyle Türkiye’deki en büyük ihaleleri alanlar, bütün ihracatçılar, bütün üreticiler, bütün fabrikalar, bütün oteller. Hepsinin ödediği toplam vergi yüzde 11.
Yeter ki arabuluculuk olsun
Özel, sığınmacı sorunu ve Suriye ile ilişkiler konusunda, "Bizim bunu söyleye söyleye dilimizde tüy bitti. Erdoğan her seferinde bize, ‘Katil Esad ile görüşmem...’ Ben de dedim ki, ‘Ben gideceğim.’ Hatta bir temas kurduk, yazı istediler, yazı yolladık. Erdoğan dedi ki, ‘Esad ile görüşebilirim.’ Şu anda öyle bir psikolojide ki gündemi CHP belirliyor. Buna engel olmak için Putin’i devreye soktu, Esad ile görüşme ayarlamaya çalıştı. Hemen destekledim. Dedim ki, ‘Bana vermesinler randevuyu, Erdoğan’a versinler devletin başı olarak.’ Esad ile görüşme yapılacak, barış sağlanacak Suriye içinde, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı duyulacak, orası güvenli hale gelecekse ve bütün dünya da elini taşın altına sokmaya hazır, bütün Avrupa ülkeleriyle konuşuyoruz. Orada o insanlar gittiklerinde çalışacakları fabrikalar, güvenli konutlar, çocuklarına kreşler, okullar hep birlikte hızla yaptırabiliriz. Avrupa’nın para konusunda derdi yok, onlar ‘Sığınmacı gelmesin’ diyor. Sayın Erdoğan diyorsa ki ‘Esad ile görüşmeye gel beraber gidelim’, ben Erdoğan ile birlikte Esad ile görüşmeye gitmeye de varım. Yeter ki arabuluculuk olsun. Eğer ikimiz birden gideceksek ve sorun çözülecekse gidelim. Yeter ki Türkiye’deki sığınmacı sorununu çözelim. Hatta Sayın Erdoğan şöyle bir çağrı yapsın: Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin liderlerine desin ki ‘Gelin Esad’la birlikte oturalım, bu sorunu Türkiye adına hep birlikte çözelim’ desin. Vallahi ben de varım" diye konuştu. Özel, şunları kaydetti:
18 kişi görevlendirdik
“Gölge Bakan İngiltere’de anayasal bir kurum, dünyada uygulamaya konulduğu yerler var ama Türkiye için yeni bir uygulama. Geçmişte söylenmiş ama bir muhalefet tarzı olarak söylenmiş, ‘Gölgeleri gibi izleyeceğiz’ denilmiş, ilan edilmiş. Geçmişte CHP de bir ara niyetlendi ama her bir bakanlığa beş-altı kişi. Biz şöyle yaptık: Parti Meclisimizin içinden MYK üyesi 18 kişiyi görevlendirdik. Tabii gölge bakanların şöyle bir zorluğu oldu: Önce yerel seçim aday belirleme gündemi, sonra yerel seçim gündemi, ardından yerel seçimlerdeki büyük başarıdan sonra bir dönem gölge bakanların haberlerinin, yaptığı etkinliklerin geri planda kaldığı doğru iletişim açısından. Ama arkadaşlarımız, her biri verilen görevi harfiyen ve çok etkili şekilde yerine getiriyorlar. Örnek Yankı Bağcıoğlu, Milli Savunma Bakanı ile üç kez görüştü ama onun iletişimini yapmıyoruz. Hassas bir konu. Şu anda Türkiye’de nerede bir şehit aileleri ve gazi derneği varsa Yankı Bağcıoğlu oraları ziyaret ediyor.
İzmir'e geliyor
Yarın İzmir’de Dünya Robot Olimpiyatları’na katılacağım. Çünkü Türkiye için çok önemli, Türkiye’nin geleceğini kurtaracak iş orada. Yüksek katma değerli ve ithalata bağlı olmayan, adeta evlatlarımızın beceri ve zihinleriyle Türkiye’ye gelir getirecekleri, inanılmaz doğru bir alan. Türkiye’nin geleceği orada, oraya çalışıyoruz. Milli Eğitim Bakanı, bu bakana karşı çok önemli, etkili işler yapıyor. Gölge Sağlık Bakanımız, yenidoğan çetesini ilk andan itibaren yerinde takip ediyor, randevu sistemiyle ilgili çalışıyor. Ama biz tercihen belli dönemlerde belli bakanların etkinliklerinin iletişimini önüne çıkarıyoruz. Mesela şu anda ekonomi masamız geçen hafta Gaziantep’teydi, Malatya’daydı, Kahramanmaraş’taydı ve Samsun’daydı. 50 ile gidecekler, neredeyse benim yüzümü iki ay görmeyecekler. 50 ilde ekonomi masası çalışacak, dinleyecek. Hem sorunları bildiğimizi gösteriyorlar, çözüm önerilerimizi anlatıyorlar, öneri ve eleştirileri alıyorlar, bir yandan da CHP’nin hükümet programını hazırlıyorlar. Biz kendi parti programımızı iktidara yürürken hükümet programına evrilecek bir şekle dönüştürüyoruz. Bunun için her bir bakanımız çalışıyor.
Bakan 3 haftadır telefonumuza çıkmıyor
Bütün bakanlarımız, gölge bakan olarak takip ettikleri bakanlıklarla ilişki içindeler, hem bakan düzeyinde hem alt düzeyde. Ama birtakım engellemeler, birtakım randevu vermemeler… Adalet Bakanı mesela, telefonumuza çıkmıyor üç haftadır. Adalet Bakanı benim asker arkadaşım. Ben asteğmendim sonra teğmendim, o kısa dönem görev yapıyordu. Soma Komisyonu’ndan arkadaşım. Birlikte grup başkanvekilliği yaptığım arkadaşım. Siyasi görüşlerimiz böyle ama insani olarak birbirimize hiç kusur işlemedik bugüne kadar. Yazıyı yazıyoruz, ‘Ahmet Özer ile görüşeceğiz’ diye. Her seferinde nezaketle bakanlık özel kalemi, bizim özel kalemimize dönüp, ‘Yazı geldi imzaya çıkarıyoruz’ deyip, dakikalar, saatler içinde çıkarken Ahmet Özer konusunda ilk önce o telefon geldi, arkadan imzalamadılar. Arkadan 28 gündür, ilk iki-üç gün ben aradım, yazıştık. 25 gündür telefonlara da çıkmıyorlar. Bir aracı aracılığıyla, hatırını kıramayacağım çok kıymet verdiğim bir aracı aracılığıyla ‘Sayın Bakan çok üzgün, size karşı çok mahcup, bu çarşamba bir daha soracakmış.’ Adalet Bakanı kime, ne soruyor? Bir anamuhalefet liderinin, bir milletvekilinin, bir cezaevi ziyareti... Ben gideceğimi bildiriyorum, sen de orada tedbir alacaksın.”