CHP MYK, saat 16.00'da toplandı. Parti Sözcüsü Deniz Yücel, MYK toplantısı devam ederken MYK gündemine ilişkin basın açıklaması yaptı.
Yücel’in açıklamaları şöyle:
“İlk günlerde sağ olarak bulunur ümidiyle 18 gündür Türkiye’nin kilitlendiği, iyi haber beklediği küçük Narin’in acısı yetmezmiş gibi, yüreğimiz bir de şehitlerimize yandı. Irak’ın kuzeyinde, Gara Bölgesi’nde hain terör örgütü PKK ile çıkan çatışma sonucunda şehit düşen Üsteğmenimiz Ömer Fatih Ayar’a ve Tunceli Ovacık’ta görev esnasında şehit düşen Uzman Çavuş Ömer Eroğlu, Uzman Çavuş Mehmet Aykanat, Uzman Çavuş Orhan Burak Büyükçaylı ile Uzman Onbaşı Doğan Kızılateş'e Allah'tan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum. Sekiz yaşında hayattan koparılan Narin Güran kızımıza da Allah’tan rahmet diliyorum.
Hak edenler hak ettikleri kadar ceza alsaydı…
Yüreğimizi yakan bu acı, ne yazık ki çok tanıdık. Biz bu acıyı, Ağrı'da kaybolan dört yaşındaki Leyla Aydemir’den de tanıyoruz. O da Narin gibi, 18 gün sonra su kanalında ölü bulunmuştu. Biz bu acıyı, üç yaşındaki Müslüme Yağal’dan da biliyoruz. Mersin'in Gülnar ilçesinde dedesi tarafından katledilmişti. Biz bu acıyı, Ceylin Atik’ten de biliyoruz. Küçük Ceylin, 10 yaşında İzmir'in Ödemiş ilçesinde komşusu tarafından boğularak öldürülmüştü. Biz bu acıyı bir buçuk yaşında, Samsun’da üvey amcası tarafından cinsel istismara maruz bırakıldıktan sonra ormanda cesedi parçalanmış halde bulunan Ecrin bebekten de tanıyoruz. Biz bu acıyı, dört yaşında Manisa’da komşusu tarafından cinsel istismara maruz bırakıldıktan sonra öldürülen Irmak Kupal’dan da yedi yaşında Giresun’da dayısı tarafından katledilen İkra Nur’dan da tanıyoruz. Biz hem bu acıları tanıyoruz ve biliyoruz hem de birçoğunun davasında yaşanan hukuksuzları. Bu evlatlarımızın soruşturmaları etkin ve şeffaf bir şekilde yürütülseydi, hak edenler hak ettikleri kadar ceza alsalardı bugün belki de Narin’e dokunmaya kimse cesaret edemeyecekti. Bu nedenle hukuk sistemi etkin bir şekilde işletilirse hukuk zaten çocukları koruyacaktır. ‘Vatanı korumak, çocukları korumakla başlar.’ Bu söz askerlerine, teğmenlerine dahi tahammül edemedikleri Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün sözüdür.
Seyirci kalıyorlar
Geldiğimiz nokta çok ama çok kaygı verici. 22 yılın sonunda ne vatanı koruyabiliyorlar ne de çocuklarımızı ne de adaleti sağlayabiliyorlar. Aile kavramının kutsallığını korudukları bahanesiyle İstanbul Sözleşmesi’ni yürürlükten kaldıran, 6284 sayılı yasayı hakları genişletmek ve daha iyi uygulamak yerine amaç ve anlamından uzaklaştıran, kadınların nafaka hakkına göz diken, ‘Kol kırılır, yen içinde kalır’ zihniyetiyle aile içinde yaşananları sözde mahremiyet bahanesiyle hukukun dışında tutanlar, çocuklarımızın katledilmesine seyirci kalıyorlar. Toplumumuzdaki yozlaşmayı, bu yozlaşmaya çocuklarımızın nasıl kurban edildiğini artık görmezden gelemezsiniz. Sizin kin ve nefret söylemleriniz kadını, kız çocuklarını, ikinci sınıf insan olarak gören, baskıcı, müdahaleci, ötekileştirici tavırlarınız bu ülkenin toplumsal ve ahlaki değerlerini yerle bir etti. Bu ülkede ahlaki yapıyı bozanlar, bunun karşısında susanlar, toplumun her bir hücresine cemaat ve tarikatların sızmasına göz yumup bunu destekleyenler, bu ülkede bağımsız ve tarafsız yargıya müdahale ederek gerçeklerin ortaya çıkmasını engelleyenler yitirdiğimiz çocuklarımızın sorumlusudur.
Asla tahammülümüz yok
AKP iktidarda kaldıkça hiçbir çocuğumuzun canı güvende değildir. Bu topraklarda bir Narin olayı daha yaşanmasına asla tahammülümüz yok. Ahlaksızlığı kökünden temizlemezsek bitiremeyiz. Bir kez daha en net haliyle söyleyelim: Bu ülkede yaşanan tüm ahlaksızlıkların doğrudan ve dolaylı yegâne kaynağı AKP iktidarının liyakatsiz, yandaşı koruyan, kayırmacı ve hukuk tanımaz yönetim anlayışıdır. Bugün okullar, sekiz yaşındaki ilkokul öğrencisi Narin'in yokluğunda açıldı. Emin olun, tüm okullarda onun yası var. Bütün sözler anlamsız kalıyor, kelimeler boğazımızda düğümleniyor, üzüntümüzün tarifi yok. Narin, bu ülkede çocuk yaşta hayatı sönen binlerce çocuktan sadece biri. Maalesef çocukları koruyamıyorlar. Narin’i de koruyamadılar. ‘Devlet yaşatır’ denir ama bu ülkede devlet, Narin’i ve nicelerini yaşatamadı. Bu ülkede çocuklar hepimizi kahreden şekilde can veriyor. Kadınlar şiddet kurbanı oluyor, işçi cinayetleri engellenemiyor. Üstelik her cinayette olduğu gibi, burada da bir şeylerin üzeri örtülmeye çalışılıyor. Bir iktidar milletvekili çıkıp ‘Bazen bilip söylemememiz gereken şeyler oluyor. Çünkü aile, bizim dostumuz’ diyebiliyor. Biliyorsanız çıkın söyleyin. Sizin göreviniz gizlemek değil, gerçeklerin açığa çıkmasına yardımcı olmak. Bu ülkede gerçeklerin ortaya çıkıp çıkmamasının kriteri, AKP’lilerin dostu olmak mı? Bu anlayışın Türkiye’yi getirdiği, bu çok tehlikeli noktanın farkında mısınız? Biz, bu cinayetin feodal gerekçelerle üzerinin örtülmesine izin vermeyeceğiz. Bu ve benzeri yöntemlerle alacağınız her oy gözünüze, dizinize dursun. Bu ülkede oya değil, adalete ihtiyaç var. Narin’in adalete ihtiyacı var.
Sizin göreviniz ölen çocukların davasını takip etmek değil…
Bakın, bu ülkede bir Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı var. Başında bir bakan var. Bu bakan, 19 günlük süreçte neredeydi? Niye Diyarbakır'da onu göremedik? Niye sesini hiç duymadık? Sosyal medya hesabından, ‘Sorumluların en ağır cezayı alması için Bakanlık olarak sürecin bizzat takipçisi olacağız’ diye bir açıklama yaptı. Sayın Bakan, bilmiyorsanız hatırlatalım: Sizin öncelikli göreviniz sekiz yaşında ölen çocukların dava süreçlerini takip etmek değil. Onu Savcılık yapar, avukatlar yapar. Sizin göreviniz, bu ülkede çocukların ölmesini engelleyecek tedbirleri almak. ‘Bir çocuğu bir köy büyütür’ denirmiş ya Sayın Bakan, bizim ülkemizde bir çocuğun ölümü karşısında, bir köy susuyor. Ve siz, bakan olarak davayı takip edeceğinizi söylüyorsunuz. Yazık.