Gizem TABAN/İZ GAZETE-Türkiye’de 6 Şubat’ta meydana gelen ve 11 ili etkileyen depremin yaraları hala sarılamadı. 50 binin üzerinde yurttaşımızın hayatını kaybettiği deprem bölgesinde temel ihtiyaçlarla ilgili sorunlar devam ediyor. Felaketin yaşandığı ilk süreçte milyonlar yardıma koşarken bağış olarak toplanan paraların akıbeti ise hala bilinmiyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP), ‘Türkiye Tek Yürek’ kampanyasında toplanan bağış miktarının ve bunların kullanıldığı yerlerin araştırılması amacıyla verdiği Meclis Araştırma önergesi de TBMM Genel Kurulu’nda AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Sorunlar ve soru işaretlerinin devam ettiği bir tabloda aylardır deprem bölgesinde hem insani hem de mesleki açıdan mesai harcayan Gazeteci Kazım Kızıl, bölgedeki son durumu İz Televizyonu’nda aktardı.
Kızıl, Gazeteci Nil Kahramanoğlu’nun sorularını yanıtladı. Öte yandan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de bölgede yaptıkları son çalışmalar ile ilgili İz Gazete’ye açıklamalarda bulundu. İhtiyaçların halen devam ettiğine vurgu yapan Başkan Soyer, çalışmaları AFAD koordinesinde yürütmek durumunda olduklarını da açıkladı.
Resmin küçük parçası
Deprem bölgesinde yıkımın en çok yaşandığı illerin başında gelen Hatay’da aylar geçiren Gazeteci Kazım Kızıl, son durumu aktardı. Kızıl, şunları söyledi: “ Ben video haberler yapıyorum. Kamerayı nereye doğrulttuğun çok önemli… Hatay’da ‘Yaralar sarılıyor, normale dönüyor’ şeklinde bir haber yapabilirsiniz, bunu belgelemek adına görüntüler de alabilirsiniz ama kameranızı nereye tutuyorsunuz? Hükümet yetkililerin ziyaret ettiği ya da AFAD’ın organize ettiği bir konteyner kente girince görece ‘iyi durumda’ diyebilirsin. Ama bu bize resmin küçük parçasını veriyor.”
Su yok
Özellikle bağımsız alanlarda yaşanan en büyük sorunun suya erişim olduğunu belirten Gazeteci Kızıl, “Su yokluğu bölgedeki kaygıyı besliyor, sağlık problemleri ve psikolojik problemlere neden oluyor. Çözüm olarak ne yapılıyor? Taşıma su… AFAD kontrolünde olmayan çadır veya konteyner kentler için küçük kamyonetlerin kasasında 5 litrelik sular dağıtılıyor. Temiz, içilebilir, sağlıklı bir suyu bulman için efor sarf etmen lazım, Sorunlar, sürdürülebilir bir şekilde çözülmüş değil. Kaynak ayırarak çözülebilir ama ne bunu çözecek bir irade ne de istek var. O yüzden su büyük bir sorun… Şebeke suyunda da büyük problem var. Mesela bir çadır kentte insanlar şebekeden su çekmek istiyorlar, boru döşenmesi lazım, ama bir türlü çekilmiyor. Halk da kendi gidip kaçak su çekmek zorunda kalıyor. İnsanlarda o kadar muhatap alınmamışlık hissi var ki su getiren şoföre talep etmemesine rağmen cebine para koyma ihtiyacı hissedenler var” ifadelerini kullandı.
Güvenlik problemi
Güvenlikle ilgili ciddi problemler olduğunu da söyleyen Kızıl, bölgedeki uyuşturucu sorununa da dikkat çekti. Kızıl, güvenlik konusunda yaşananları şöyle özetledi: AFAD’ın olduğu kentlerin girişinde asker veya polis var ama benim röportajım yaptığım bir kişinin olduğu çadır kentte güvenlik namına kimse yoktu. Orada yaklaşık 150 çadır vardı. Alt gelir grubuna ait insanların yaşadığı bir bölge… Ulaşman gereken gıda, hijyen maddeleri, ekmek ve su gibi temel maddeler kısıtlı… Bu da o 150 çadır arasında kaynaklara ulaşmak için bir savaşı meydana getiriyor. Depremin ilk günlerinde yaşanan koordinasyonsuzluk hala devam ediyor. Su, yemek geldiğinde insanlar sıraya girip alma yarışı içinde… Bu da güvenlik sorunu meydana getiriyor …”
Asbest riski
Çevre ve halk sağlığı konusundaki sorunlara da değinen Kızıl, “Mesela bir mahallede vatandaşlar birleşip enkazların döküldüğü alanı basıyor. Çünkü tüm toz, asbest olduğu gibi mahallenin üzerine geliyor. Önlem alınmıyor. Vatandaşlar ise muhatap bulamıyorlar. Bunun mevzuatı, yönetmeliği var; enkaz taşıyan kamyonların brandayla üstünün örtülmesi lazım. Ben aylardayım oradayım, bir tane brandalı kamyon görmedim. Bunun etkisini bugünden yarına göremeyebiliriz belki ama uzun vadede büyük bir halk sağlığı sorunu yaratabilir” dedi.
Devlet hurdacılık yapıyor
Enkaz kaldırma çalışmalarında hiçbir mevzuatın yerine getirilmediğine ve enkaz kaldırma çalışmaları üzerinde ciddi bir rant döndüğüne dikkat çeken Kızıl, “İnanılmaz bir rant var. Depremin ilk haftasında da aynı tablo vardı, geçtiğimiz ayda da aynı tablo vardı. Devlet orada hurdacılık yapıyor. İnsanlar bas bas bağırırken, ‘İş makinesi lazım, enkazın altında annem var, babam var’ dediği zamanlarda da ben orada bir iş makinesinin demiri küçültüp kamyona koymaya çalıştığını gördüm. Şimdi de ne yazık ki inanılmaz bir rant var. Şimdi parsel parsel eğlediler Hatay’ı, satıyorlar, hafriyat firmalarına ihaleler veriliyor ve insanlar eşyalarını, hatıralarını bile alamıyorlar” diye konuştu.
Kadınlar için vahim tablo
Deprem ve sonrasında yaşanan süreçten en çok olumsuz etkilenen kesimin kadınlar olduğunu vurgulayan Gazeteci Kızıl, “Kadınlar en çok etkilenen kesimlerden biri… Roman gruplar, çocuklar, sığınmacılar da aynı şekilde… Özellikle kadınlar, cinsel saldırı ve psikolojik şiddete çok açık bir noktadalar. Bölgede yapılan bir araştırma ve çalışma sonucuna göre; deprem bölgesinde önümüzdeki süreçte her ay 22-25 bin kadının gebelik yaşayacağı öngörülüyor. Bunların yaklaşık 3 bini rahim yırtılması ve hijyen enfeksiyonu sorunlarla karşılaşacak. Eğer gerekli önlemler alınmazsa 295 bin kadın cinsel şiddet nedeniyle yardıma gereksinim duyacak. Bu korkunç bir rakam…” açıklamalarında bulundu.
Soyer çalışmaları anlattı
Deprem bölgesinde İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin koordinasyon merkezi kurduğu Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye’de yapılan en son çalışmalardan söz eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise, “Adıyaman’da, Gölbaşı-Harmanlı Beldesi Kalemkaş Köyü’nde; gençlik merkezi, kadın dayanışma merkezi, kütüphane ve kafeteryadan oluşan 4 tane birim kurduk. Burada AFAD’ın yapacağı 75 tane konteynerlik alanın tüm su, kanal, elektrik bağlantılarını biz yapıyoruz. Yine bahsettiğim bölgede bir çocuk oyun alanı, bir çocuk evi, bir muhtarlık ofisi, 8 tane yaşam konteyneri yaptık ve bunları muhtarlığa teslim ettik. Osmaniye’de fıstık ezme fabrikası kurduk, süt toplama işi, zeytin fidesi dikimi devam ediyor. Özellikle Osmaniye’de sürdürülebilir tarımsal bir çalışma yürütüyoruz. Hatay’daki su problemi ile ilgili ilk müdahaleyi biz yapmıştık, çok büyük bir kadro ve çok ciddi bir ekipman gitmişti. Ekiplerimiz hala Osmaniye, Kahramanmaraş, Adıyaman ve Hatay’da çalışmaya devam ediyorlar” diye konuştu.
Koordinasyon zorunlu
Çalışmaların AFAD’ın koordinesinde yürütülmesinin zorunlu tutulduğunu aktaran Başkan Soyer, “Artık bizden istendikçe yapıyoruz. Bundan sonrası da böyle yürüyecek. Adıyaman’da 75 tane konteynerlik alandaki çalışmayı AFAD istediği için yapıyoruz. Talep gelmeden artık müdahil olmuyoruz. En başta bölgede çok yoğun bir şekilde altyapı çalışması yapmıştık ama artık AFAD’dan talep geldikçe yapacağız. Çünkü diğer türlü problem oluyor. AFAD ile koordinasyon olmadan yapmıyoruz” ifadelerini kullandı.
İhtiyaç devam ediyor
Bölgede ihtiyaçların devam ettiğini belirterek İzmirlilere çağrı da yapan Başkan Soyer, “İhtiyaç devam ediyor. Bundan sonrası AFAD’ın kontrolünde yürümek zorunda… Kimse, ‘Orası yoluna girdi, bize ihtiyaç yok’ diye düşünmesin. Herkesin katkısına, her türlü katkıya ihtiyaç var” dedi.