Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin ardından Hatay’da rezerv alan sorunu devam ediyor. Rezerv yapı alanında konutu ya da iş yeri bulunan depremzedelere, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından tapularını geçici olarak Hazine'ye devretmeleri halinde kira yardımı yapılacağı bildirildi. Belgenin imzalanması halinde depremzedelerin, hibe ve faizsiz kredi hakkından vazgeçecekleri ifadesi de yer alıyor.
Hatay Kentsel Dönüşüm Başkanlığı tarafından depremzedelere imzalatılması talebiyle iletilen belgede, özetle şu ifadeler yer aldı:
''6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında riskli yapı olarak tespit edilmiş olup, 6306 sayılı kanunun uygulama yönetmeliğinin 16’ncı maddesine göre kira yardımından faydalanmak istiyorum.
Riskli yapıda malik/kiracı/sınırlı ayni hak sahibi olduğum konutumu/iş yerimi ... tarihinde tahliye ettiğimi beyan eder, aksi durumun tespit edilmesi halinde ödenen tutarın genel hükümlere göre faiziyle geri ödeyeceğime taahhüt ederim.
‘Dönüşüm Projeleri Özel Hesabından aynı kişiye hem kira yardımı hem de faiz desteği yapılamaz. Kira yardımından faydalananlar faiz desteğinden, faiz desteğinden faydalananlar ise kira yardımından faydalanamaz’ hükmü uyarınca bankalardan faiz destekli kredi başvurusunda bulunmayacağımı taahhüt ederim.''
Hiçbir hakkım kalmadı, çadırda yaşıyorum
ANKA Haber Ajansı’na konuşan bir depremzede, evinin ilk aşamada az hasarlı olarak kayda geçtiğini sonradan orta hasarlıya çevrildiğini söyledi. Bu aşamadan sonra Afet Yasası gereği orta ve ağır hasarlı binalarda oturan kişilere verilen kira yardımından yararlandığını dile getirdi. Ancak, temmuz ayından itibaren bu yardımın ''hak sahipliği başvurusunda bulunmaması'' nedeniyle yatırılmadığı söyleyen depremzede, yetkililere bu durumun nedenini sorduğunda “Sistemde bir hata olmuş. Hak sahipliği başvurusunda bulunmadığınız için kira yardımı kesildi" diyerek cevap verildiğini ifade etti.
Evinin rezerv yapı alanına sonradan dahil olduğunu öğrenen depremzede, ''Belediye, evin rezerv yapı alanında olduğunu söylüyor. AFAD ise daha kesin bir şey yok diyor" ifadelerini kullandı. Depremzede, evine az hasarlı denildiği için TOKİ kurasına katılmadığını belirterek,''Şu an hiçbir hakkım kalmadı. Depremin üzerinden iki yıl geçti biz hala çadırda yaşıyoruz” dedi.
Avukat Alkan: Bu kanun rant yasasına dönüştü
Hatay’da depremzedelerin avukatlığını yapan Ecevit Alkan, şehirde devam eden rezerv yapı alanı sorununun temel kaynağının 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun’un olduğunu kaydederek, ''Bu kanun yaşam hakkını korumak adına ortaya çıktı, ancak rant yasasına dönüştü" dedi. ''Bölgede bütün her şey bitmişken bu kanunu uygulamak insanlık suçudur" ifadelerini kullanan Alkan, şunları dile getirdi:
''6306 sayılı kanun, riskli alanları dönüştürmek, insanların sağlıklı ve bilimsel usullerle yapılmış olup afet riskine karşı dayanıklı binalarda yaşamalarını sağlamak amacıyla ortaya konuldu. Kanun, deprem öncesi can kurtarmak için idareye süper yetkiler tanıyor. Mülkiyet hakkını kısıtlayarak yaşam hakkını kurtarması gerekiyor ancak 6 Şubat’ta risk gerçekleşti. İdare depremde ölümlerin gerçekleşmesinin ardından bu süper yetkileri şu an da kullanmak istiyor. Bu durum insan haklarına aykırıdır. Deprem bölgesinde ekonomik, psikolojik bütün her şey çökmüşken 6306 sayılı yasayı uygulamak insanlık suçudur.''
Amaç vatandaşı konteyner alanına yönlendirmek
Yurttaşların bu belgeleri imzalaması halinde uzun vadede birçok sorunla karşı karşıya kalınacağını vurgulayan Alkan, “Mülkiyet hakkının kısıtlanması 10 yılları bulabilir" dedi. Alkan, sözlerine şöyle devam etti:
''Rezerv yapı alanında az ya da hasarsız binaları olan vatandaşlara, gelin kira yardımı talep edin denilmesi ve o imzalayacakları evraklarda yardım karşılığında ilerdeki avantajlardan vazgeçme taahhütünde bulunmalarını sağlamak iki kat insan hakları ihlalidir. Burada zaten barınacak, kiralanacak yer yok. Bu uygulamadaki amaç buradaki sağlam yapıları yıktırıp vatandaşları konteyner alanlara yönlendirmek. Bu sürecin ne kadar süreceği henüz belli değil. Bu uygulama uzun vadede çok büyük hak kayıplarına neden olacaktır. Depremin üzerinden 18 ay geçti. İki seçim geçirmiş olmamıza rağmen inşaatlar tamamlanmadı. İnşaatlar son derece yavaşlamış durumda çünkü ödenekler bitti. Ekonomik kriz bu şekilde devam edecek olursa kişilerin mülkiyet haklarının kısıtlanması 10 yılları bulacak. Sonu belirsiz bir işleme girerken vatandaşın çok dikkatli olması ve bir uzmana danışması gerekiyor.''