Batuhan KAYA- DİSK Ege Bölge Temsilciliği, DİSK Genel-İŞ Genel Başkanı Remzi Çalışkan ve Çukurova Bölge Temsilcisi Kemal Göksoy’un tutuklanmasına karşın basın açıklaması gerçekleştirdi. Sık sık, “Hak, hukuk, adalet” ve “Faşizme karşı omuz omuza” sloganlarıyla bölünen açıklamayı, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı okudu.

23 Ocak İzmir Balçova nöbetçi eczane yerleri ve telefon numaraları 23 Ocak İzmir Balçova nöbetçi eczane yerleri ve telefon numaraları

Sarı, Çalışan ve Göksoy’un tutukluluğunun hukuksuz olduğunu ifade ederek başladığı açıklamaya, 2 isme Ahmed Arif’in “Anadolu” şiirinin, “Nerede olursan ol,  İçerde, dışarda, derste, sırada, Yürü üstüne - üstüne, Tükür yüzüne celladın, Fırsatçının, fesatçının, hayının... Dayan kitap ile, Dayan iş ile, Tırnak ile, diş ile, Umut ile, sevda ile, düş ile Dayan rüsva etme beni” dizeleriyle seslenerek devam etti.  
Sarı açıklamasında, bu tutuklamaların DİSK’i ve işçi sınıfını sindirmek için yapıldığını belirterek, “Başkanlarımızın tutuklanması 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra işçi sınıfına yönelen en ağır hukuksuzluklardan biri olmuştur. 12 Eylül askeri darbesinden sonra ilk kez bir DİSK Genel Başkan Yardımcısı tutuklanmıştır. Bu uygulama iktidarın inşa ettiği adaletsiz düzende hukuksuzluğun ve keyfiliğin geldiği boyutu bize göstermektedir. Bu tutuklamaların hiçbir hukuki temeli yoktur. Bu tutuklamaların tek bir amacı vardır; o da DİSK’i susturmak, DİSK’in örgütlenme atağını durdurmak, DİSK’in ve işçi sınıfının mücadelesini engellemektir” dedi.

Gizli tanık ifadeleriyle başkanlarımız tutuklandı

2 ismin de “yalanlarla dolu” gizli tanık ifadeleriyle tutuklandığının altını çizen Sarı, “Yalanlarla dolu, mesnetsiz, çelişkili, tutarsız, hayatın olağan akışına aykırı gizli tanık ifadesi ile Başkanlarımızın tutuklanması kabul edilemez. Ancak ülkemizde “gizli tanıklar”, başkaca bir delile gerek duymadan, hatta tüm diğer deliller gizli tanığın ifadesini yalanlarken dahi tutuklamaların gerekçesi olarak kullanılmaktadır. İktidarın kendisine muhalif gördüğü kim varsa susturmak için, “gizli tanıkları” devreye sokması kabul edilemez bir hak ihlalidir” diye konuştu.

“Kaçma şüphesi var” demişler: Başkanımız gözaltına alındığı gün Brüksel’den döndü

Çalışkan’ın “kaçma şüphesi var” iddiasıyla tutuklandığını ancak Çalışkan’ın gözaltına alındığı gün Brüksel’den döndüğünü aktaran Sarı, şöyle konuştu:
“Başkanlarımıza yönelik iddialardaki mekânların ve zamanların tümüyle yalan olduğu, iddiaların tutarsızlığı belgeleriyle ispat edilmiştir. İddialara konu olan tarihlerde Başkanlarımızın hangi sendikal faaliyet için nerede olduğu tek tek ortaya konulmuştur. Fakat tüm bu hakikatler dikkate alınmamıştır. Çünkü ülkemizde bir süredir mahkeme kararlarının gerekçesi hukuki değil siyasi olmaktadır. Güçler ayrılığının tümüyle yok olduğu ve yargının siyasallaştığı bir dönemin ruhuna uygun olarak tutuklama kararı verilmiştir. Üstelik tutuklama gerekçesinde Başkanlarımızın kaçma şüphesinden bahsedilmiştir. Bu ifade dahi kararın hukuksuzluğunu göstermektedir. Remzi Çalışkan on binlerce üyesiyle Türkiye’nin en büyük sendikalarından birinin Genel Başkanı’dır. Yıllardır sendika yöneticiliği yapan, adresleri, işleri güçleri belli olan, bugüne karar yaptığı her şeyi savunan, savunmayacağı hiçbir eyleme de girişmeyen Başkanlarımızın kaçma şüphesinden bahsetmek akıldışıdır. Kaçma şüphesinden bahsedilen Genel Başkan Yardımcımız Remzi Çalışkan, evi basılarak gözaltına alınmadan hemen önce yürütme kurulu üyesi olduğu Avrupa Kamu Hizmetleri Sendikaları Federasyonu (EPSU) toplantısı için gittiği Brüksel’den dönmüştür”

Terör ile ilişkilendiriliyor ama

Sarı, Çalışkan’ın terörle ilişkilendirilmeye çalışıldığını ancak Çalışkan’a 2019 ve 2022 yıllarında Emniyet Müdürlüğü tarafından “terör örgütlerinin hedefi olduğu” yönünde bilgilendirme yapıldığını ifade ederek, “Bugün Genel Başkan Yardımcımız Remzi Çalışkan’ı “terör” ile ilişkilendirmek için sabaha karşı evini basan Emniyet Müdürlüğü, 2019 ve 2022 yıllarında Remzi Çalışkan’ın “terör örgütlerinin hedefi olduğu” yönünde istihbarat geldiği bilgilendirmesi yapmış, hatta koruma teklif etmiştir. Bu çelişkinin akla, mantığa, vicdana sığan bir yanı yoktur. Bugün ülkeyi yönetenler kendine muhalefet eden herkes üzerinde baskı kurarak adaletsiz düzeni sürdürmeye çalışmaktadır. Bu nedenle bizler konunun hukuksal yönü üzerinde fazlaca durmaya gerek duymuyoruz. Hukuken yapılması gereken bellidir: Başkanlarımız derhal serbest bırakılmalıdır. Ancak biz biliyoruz ki; Başkanlarımız hukuki gerekçelerle tutuklu değildir. Başkanlarımızın tutuklanması siyasi bir karardır, siyasi bir tercihtir ve siyasi hedefleri vardır. • Bu hukuksuzluğun hedefi DİSK’tir; amaçları DİSK’e, tüm DİSK’lilere gözdağı vermek, işçi sınıfını susturmaktır” diye konuştu.

Rüzgar eken fırtına biçer

İktidarın rüzgar ektiğini, fırtına biçeceğini söyleyen Sarı, açıklamasını şu ifadelerle noktaladı:
“Hedefleri ne olursa olsun hevesleri kursaklarında kalacaktır. Mücadelemizi daha fazla büyütecek, dayanışmamızı daha fazla güçlendirecek, birbirimize daha fazla kenetleneceğiz. DİSK’i durdurmak isteyenlere inat, örgütümüzü büyüteceğiz. İşçi sınıfını açlık sınırının altında asgari ücrete mahkûm etmek isteyenlere karşı sesimizi daha gür çıkaracağız. Bugün rüzgâr ekenler, fırtına biçecektir. Ne yaparlarsa yapsınlar DİSK yoluna devam edecektir. Haksızlığın, hukuksuzluğun ve adaletsizliğin saltanatını işçi sınıfı yerle yeksan edecektir”

Muhabir: BATUHAN KAYA