BATUHAN KAYA - Birlik Sağlık-Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, İZ TV’de yayınlanan Batuhan KAYA ile Gündem Özel programının konuğu oldu. İzmir’in ve Türkiye’nin sağlık sistemindeki problemler hakkında konuşan Doğruyol, yaptığı açıklamalarda, “Liyakatten uzaklaşmamızın sonucu budur. Şu an Sağlık Bakanlığı’na bağlı devlet hastaneleri ve il sağlık müdürlüklerinin yöneticileri de dahil olmak üzere sözleşmeli olarak o koltuklara oturuyorlar. Bu arkadaşların tek referansı siyaset, eğer arkasına birilerini alabiliyorlarsa o makamlara oturabiliyorlar. Manav, kasap ve lokantacı hastanelere müdür oldu, bundan dolayı sürekli liyakat diye kıyamet kopartıyoruz” ifadelerini kullandı.
DEÜ acilinde neler oluyor?
Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Acil Servisinin neden kapatıldığını ve orada neler yaşandığını anlatan Doğruyol, “Son zamanlarda tabi çok daha fazla sıkıntıyla karşı karşıya kaldık. İstifa eden hoca sayımız çoktu, mobbing fazlaydı, personel eksikliği vardı. Bugün geldiğimiz noktada da acil kapatıldı. Bu konuyla ilgili farklı sendikalar açıklama yaptı. Geçtiğimiz günlerde başhekim, ‘Acil bölümü tamamen kapatılmamıştır, kısmen kapatılmıştır’ dedi, bu açıklama da bizim açıklamalarımızı teyit etti. Acile gelen hasta nasıl polikliniğe yönlendiriliyor? Personel eksikliği ile ilgili konuyu da teyit etti. Dokuz Eylül gibi kocaman bir hastanede acil olmayan hasta bakılmayacak. Vatandaş kendisini ifade edemeyebilir, orada tetkik yapılması gerekir ki hayati riski olup olmadığını belirleyebilir. Bu, tıbben olmayacak bir şeydir. Oradaki acilde hizmet veren doktor arkadaşlarımız, son zamanlarda 1 bazen 2 asistan arkadaşımızın orada 24 saat nöbet tuttuğu ifade ediyor. Bu insani değil ve aynı zamanda sağlıklı da değil. Sağlık hizmeti telafi olmayan bir hizmettir” dedi.
‘İzmir’in sağlık sistemi değişirdi’
Bayraklı Şehir Hastanesi’ne ödenecek para ile İzmir’in tüm sağlık sisteminin değiştirilebileceğini ifade eden Doğruyol, “Şehir Hastaneleri yap-işlet-devret sistemiyle yapıldı. Biz hep ülkemizin şehir hastanelerine ihtiyaç olmadığını söyledik. Devlet hastaneleri ve eğitim ve araştırma hastanelerinde neyi yapamadık da bunları açtık? 2 bin - 2 bin 500 yataklı hastaneleri yönetmek mümkün değil. Ben bu hastaneye gidiyorum ve içinde kayboluyorum. Şehir Hastanesi açılan tüm illerimizde sağlıkla ilgili karmaşalar yaşandı. İzmir Şehir Hastaneni sebebiyle bunu İzmir’de de birebir yaşıyoruz. Sağlık Bakanlığını arayan her vatandaş garantili hastane olduğu için buraya yönlendiriliyor. Buraya yüzde 70 doluluk garantisi verdiğinizde bin 400 küsur hasta ediyor, bu hastalar oraya yatsa da yatmasa da devlet parasını tıkır tıkır ödüyor. Normalde burası 25 sene işletilecekti, en son duyduğumuz 19 yıla geri çekildiğiydi. Buraya ödenecek parayla tüm İzmir’in sağlık sistemi değiştirilirdi. ASM’lerimiz bile pırıl pırıl olurdu” şeklinde konuştu.
“ASM’lerin derdi saymakla bitmez”
AKP döneminde sağlık ocakları kapatılarak yerine getirilen Aile Sağlığı Merkezleri’nin sorunlarını anlatan Doğruyol, “ASM’ler kamu görevi yapıyor değil mi? Bu insanları neden ev sahipleriyle karşı karşıya getiriyorsunuz? Cari açık diye bir para veriyorlar, her bölgede standart paralar veriliyor. Eskiden sağlık ocaklarımız vardı, bunlar Milli Emlak’a geçti, defalarca dedik bunları kullanalım diye ama kimse üstüne düşmüyor. ASM çalışanı hekimler ilaç yazma memuruna döndü. Hiçbir sağlık bakanı hasta sayısıyla övünmez, ameliyat sayısıyla övünmez” diye konuştu.
‘12 hastanemiz depreme dayanıksız’
Doğruyol, İzmir’deki 12 devlet hastanesinin depreme dayanıksız olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: “Hatay’da bizim sendikamız dışında hiçbir sendika adım atmadı. Bizim temsilcilerimiz Hatay’da çok büyük mücadeleler verdi. Hatay’a gittim, gördüm. O hastanenin olduğu, ek binanın olduğu yer moloz halindeydi ama çevresindeki binalar sağlamdı. O ek binayı kim yaptıysa bunları bir sorgulamak gerekir. Hala peşini bırakmadık, suç duyurularında bulunduk. Bizim dışımızda bir tane daha sendika yok. Bir ihmal varsa bunu yapanlar cezasını çekmelidir. Bürokrat arkadaşlar ‘bunun boşaltılmamasını istemek vatana ihanettir’ diyor. Biz de ‘bunu yıkın ama yenileyin’ dedik. Bugün orası öylece duruyor. İzmir’deki 12 devlet hastanesinin 12 tanesini bir anda yıkın ve yeniden yapın demiyoruz. Birer birer yıkın ve yeniden aynı yerinde yapın. Oralarda bir kurumsal hafıza var ve bunun yok olmaması gerekiyor. Burada herkes sessiz, kimseden ses çıkmıyor. İlerleyen günlerde biz bu 12 hastane ile ilgili girişimlerde bulunacağız.”