Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Nureddin Nebati’yle devir teslim töreninde yaptığı konuşmada “EKONOMİDE YENİ DÖNEMİN ŞİFRELERİ”ni verdi.
Şimşek; uygulayacağı ekonomi politikasının yol haritasını “Şeffaflık, öngörülebilirlik, güven, istikrar, tutarlılık, uluslararası normlara uyum ve kurala dayalı ekonomi yönetimi” olarak açıkladı.
Ayrıca; normalleşme adımlarında önceliği “bütçe disiplini,” orta vadeli program ve enflasyonu tek haneye indirmeye vereceğini anlatan Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, ilgili kurum ve bakanlıklarla “eşgüdüm” içinde çalışacağının da altını çizdi.
Öte yandan; Şimşek, “enflasyonla mücadelede ve fiyat istikrarında Merkez Bankası’na destek vermek temel tercihimiz olacaktır.”dedi.
Bu arada; Şimşek’in “kurala dayalı ve öngörülebilir bir Türkiye Ekonomisi, özlenen refaha ulaşmamızda anahtar olacaktır. Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır.”şeklindeki ifadeleri de, ekonomide yeni dönemin şifrelerini içinde barındırıyor.
Şimşek, bu sözleriyle kurala dayalı yeni ekonomi yönetimini “akıl merkezi”ne oturtuyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in çerçevesini çizdiği “yeni uygulama” ; “FAİZ, SEBEP, ENFLASYON SONUÇ” tezini “geçersiz” kılıyor.
Yeni dönemde “KEMER SIKMA, MALİ DİSİPLİN, BÜTÇE DENKLİĞİ” uygulamalarını göreceğiz.
Kemer sıkma politikası; emekli ve çalışan kesimin gelir düzeyinin yükseltilmesine olanak sağlamaz.
“IMF programı çağrışımı” yapacak uygulama; yoksulu daha yoksul yapar, toplumsal huzuru bozar.
Çalışan kesimin, emeklinin gelirini kısarak ekonomiyi toparlamaya çalışmak; mevcut problemi daha da karmaşık hale getirir. Gelir paylaşımı adaletsizliğini derinleştirir.
DEMOKRASİ AYAĞI EKSİK
Nitelikli, kaliteli demokrasi olmadan ekonominin iki yakası bir araya gelmez.
Bu arada; yabancı sermaye öngörülebilirlik ve kurallı ekonomiyle hukuk güvenliği ve yargı bağımsızlığı ister.
Yargı bağımsızlığı, hukuk güvenliğini esas alan hukukun üstünlüğü, toplantı ve gösteri hakkı, grevli-toplu sözleşmeli sendikal örgütlenme özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü, temel insan hakları ve güçlü kuvvetler ayrılığını içinde barındıran denge-denetim sistemi olmazsa yeni dönemde başarı şansı azalır.
Sonuç olarak: Hak arayan örgütlü toplum, Avrupa standardında demokrasi ve konuşan Türkiye; hem ekonomide hem de demokratik yaşamda başarının anahtarıdır.