Cemil Tugay, İzmir Şehir Tiyatroları'nda bir oyunun prömiyerine katıldığını ve salonun dolmadığını söyledi. Yücel Erten'den yanıt gecikmedi. Tamamı dolu salonun fotoğrafını paylaşan Erten şunları söyledi:
"Sayın Başkan, siz bir bilim adamısınız, daha iyi bilirsiniz: Halüsinasyon gibi bir sıkıntı ile yüzyüze olmadığınızdan emin misiniz? 1 Mayıs akşamı o oyunu sizinle birlikte, yanyana oturarak izledik. 365 kişilik salonumuzu dolduran seyirci ve davetlilerimizle birlikte. Benim, o salonun dolu olduğuna dair 360 küsur tanığım var. Sizin?..
Ama bunca saptırmanızın, bunca çarpıtmanızın tabii bir sonucu olarak, ben sizin tanıklarınıza güven duyamayacağım maalesef. Onun için buraya ikimizin de görüldüğü dolu salonun
fotoğraflarıni ekliyorum"

‘Eleştiriler somut değil’

Başkan Cemil Tugay’ın, Yücel Erten’in Şehir Tiyatroları’nda tek adamlık yaptığına dair eleştirilerine de cevap veren Erten, "Yeni kurulan bir tiyatroda anaç ya da babaç bir hakimiyet kaçınılmazdır. O hakimiyeti kuramazsanız çoğu sıfır deneyimle gelen oyuncularınız ya otomobil ezer, ya suya düşerler" dedi.

Tugay'ın sanatçıların Erten’i şikayet ettiğini belirttiği demecine karşılık Erten, "Bu şikayetlerin somut dayanakları yok, hepsi dedikodudan ibaret" diyerek, sanatçıların ve tiyatronun özerkliğinin altını çizdi. Erten, Tugay’ın eleştirilerinin somut dayanaklardan yoksun olduğunu ve kendisinin sahneye çıkışının 100. yılını kutlayan tiyatroyu başarıyla yönettiğini belirtti.

Tiyatroya siyasi müdahale eleştirisi

Tugay’ın tiyatro bütçesine dair eleştirilerini de reddeden Erten, "Bütçenin en kabarık bölümü, personel giderleridir. Ücretsiz çalışacak sanatçı arayacak değiliz" diyerek, tiyatronun kaynaklarını verimli ve yerinde kullandıklarını savundu. Erten ayrıca, tiyatro yönetiminin sanatçıların sanatsal tercihleri doğrultusunda bağımsız olması gerektiğini vurguladı ve Tugay’ı siyasi müdahale yapmakla suçladı.

Erten: Halktan kopuk değiliz

Başkan Tugay'ın, Şehir Tiyatroları’nın halktan kopuk olduğu eleştirisini reddeden Erten, "İzmir Şehir Tiyatrosu’nun üç sezonda sergilediği 12 oyundan sadece birini izlediniz. Biz 30 bini aşkın seyirciyle kucaklaştık" diyerek, tiyatronun halkla güçlü bir bağ kurduğunu belirtti.

Erten'in sosyal medya hesabından yaptığı açıklama şu şekilde: 

"İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI SAYIN DR. CEMİL TUGAY’IN ‘EGE’YE BAKIŞ’TAKİ DEMECİNE YANITLAR

Sayın Başkan, kamuoyuna açıkladığınız görüşlerinizi, 11.07.2024 tarihinde ‘Ege’ye Bakış’ gazetesinin internet sayfasında yayınlanan demecinize yaslanarak cevaplıyorum. Gazetedeki ifadelerinize ilişkin bir yanlışlık varsa; sorumluluk bende değil, basın danışmanlarınızdadır. Yanıtlarım, yorumlarım ve sorularım, sizin ifadelerinizin ardına parantez içinde eklenmiştir.

Göreve geldiği zaman, Yücel Erten hakkında çok sayıda şikayet aldığını söyleyen

(Şikayetlerin kimlerden, ne biçimde ve hangi somut dayanaklarla geldiği önemlidir. Aşağıdaki açıklamalarımla tamamının dedikodudan ibaret olduğunu, sizin de bu kulaktan dolma bilgilerle davrandığınızı belirtmek zorundayım.)

Erten’in Şehir Tiyatroları’nda büyük bir hakimiyet inşa ettiğini belirten Cemil Tugay,

(Yeni kurulan bir tiyatroda anaç ya da babaç bir hakimiyet kaçınılmazdır Sayın Başkan. O hakimiyeti kuramazsanız; çoğu sıfır deneyimle gelen yavrularınızı ya otomobil ezer, ya suya düşerler, ya da tilki kapar. Sayenizde, çevrenizi saran ciğerci kedileri aracılığı ile iş oraya da evrilmiş görünüyor.)

“Ben belediye başkanlığına başladığım zaman birçok sanatçı, Yücel Erten’i bana şikayet etti.

(‘Birçok sanatçı’ muğlâk, amorf bir kavram. ‘Birçok’ ne demek? Kaç kişi? Kimlerden şikayet aldınız? Bu şikayetler size dilekçe olarak mı verildi? Yoksa Büyükşehir Belediye Başkanı, kapalı kapılar ardında kulis mi yaptı? Şikayet edenler kadar, şikayet etmeyenleri de dinlemeyi istedi mi? Bizlere randevu vermeyen Başkan, kimlere randevu vererek şikayetlerini dinlemiştir? Dinlediğiniz insanların, dışarıdan Genel Sanat Yönetmenliğine göz koyan bir ahbabınız ile içerden ona yardakçılık eden birkaç kişiden ibaret olmadığını nereden bileceğiz?… Bu nasıl alaturka bir yöntem? Gerçekten demokrat hiç bir yönetici, bu şekilde lâfla-dedikoduyla peynir gemisi yürütme hakkına sahip değildir.

Sayın Başkan, işin bir başka cephesi şudur: Eleştirisini tiyatroda ya da kamuoyu önünde dile getirmeyip, siyasetçiye şikayete koşan sanatçılar, bir sanat kurumunun ‘öz erk’ini siyasete peşkeş çekmiş olurlar. Biz tiyatro dünyamızda bunlara, çıkarları için siyasal erke tapan şuursuzlar gözüyle bakarız. Size şikayete gelenlerin, gereken birikime sahip olduklarına, doğru tespitler yaptıklarına, makam-mansıp düşkünü olmadıklarına, bireysel ilişkiyi ortak doğruların önüne koymadıklarına; şıp diye nasıl karar verdiniz, Sayın Başkan?)

Dediler ki: ‘Bu adam tek adam oldu. Her şeyi o belirliyor. Yönetim kurulunu o atıyor ki yönetim kurulu Ocak 2024’te yapılan değişiklikle beraber ‘yönetim kurulu kendi genel sanat yönetmenini belirler’ diye karar alındı. Kendisi yönetim kurulunu belirliyor. Yönetim kurulu Yücel Erten’i belirliyor. Yani kendini seçecek insanları kendisi atıyor. Demokratik sisteme kızmışlar ve bu sistemi ‘ben seni seçiyorum sen de beni seç’e çevirmişler.

(Kusura bakmayın ama, hem bilmiyorsunuz, hem de bilmediğinizi bilmiyorsunuz. Size sözümona bilgi fısıldayanların da öyle olduğu anlaşılıyor. Kulağınıza üflenmiş, ama tam da anlamadığınız rivayetleri dile getirip; tiyatromuza, yönetmeliğimize ve şahsen bana bühtana yelteniyorsunuz. Bu söylediklerinizin tamamı yanlış. O yönetmeliğin ilerici ve rasyonel bir ilk adım olduğunu size anlatabilirdim ama, siz bir görüşmeye bile cesaret edemeyecek kadar iletişime kapalı davrandınız. O yönetmelik, Türk tiyatrosunda ilerici bir adım, devrimci bir modeldir. Bu ayrı bir yazımın konusu olacak ama; yine de buraya özet bir ders koyalım:

Bir kentte tiyatroyu kurmakla ya da yönetmekle görevlendirilen kişi, 3 yıl süre ile görev yapacaksa, elbette Direktörlerini belirleme hakkına sahip olmalıdır. Belediyeye 65’inde emekli olacak memur ya da işçi almıyorsunuz. Orası bir sanat kurumudur. Elbette tiyatronun sanatsal tercihlerinde söz ve sorumluluk sahibi o üç Direktör de Yönetim Kurulu’nda bulunacaktır. Ve elbette üç yıl birlikte çalışacak ve sanat üretecek o Yönetim Kurulu, -seçilmiş iki Sanatçı Temsilci ile birlikte- bürokratların yersiz müdahelelerinden ve vesayet kurullarının yersiz taleplerinden korunaklı olacaktır. Üç yıl sonra hepsi değişebilir. Ama o üç yıl boyunca kimse bilir-bilmez burnunu oraya sokamayacaktır. İzmir Şehir Tiyatrosu’nun ilk üç yılında sonuç, benzersiz bir başarıdır. Bundan neden korkuyorsunuz?…)

Danışma kurulu, Yücel beyi lağvetmiş” ifadelerini kullandı.

(Aman Tanrım, cümlede 5 sözcük var, 7’si birden yanlış! Ocak 2024’te hukuken artık var olmayan bir Danışma Kurulu’nun, kurumla en ufak bir dialoga girmeden, Başkanlığı da yanıltarak bir geceyarısı operasyonuyla tiyatromuzu vesayetine almaya kalkıştığını; belli ki bilmiyorsunuz. Hukuka ters takla attırmaya kalkışan bir darbe girişimiydi. Fiyakaları bozulunca tiyatronun tapusunu hile ile üzerine geçirmeye çalışan bir Bizans oyunuydu. Meclisin Hukuk Komisyonu’nda engellendi. Hukuken var olmayan Danışma Kurulu, hukuken yok oldu. Ve korkarım şimdi siz ‘tabii senatörlük’ hevesinden kurtulamayan bu sahte demokratların etki alanındasınız.)

Erten’in Şehir Tiyatroları bütçesini kullanırken büyük bir israf halinde olduğunu dile getiren Tugay, “İnanılmaz bir bütçe kullanıyor orada. Bayağı bir para harcanıyor.

(‘İnanılmaz bütçe’ ve ‘bayağı bir para’ lâfları, bir sanat kurumu hakkında konuşurken, kahvehane sohbetinden öteye gidemiyor. Bu tiyatro, ihale yasalarının gadrine uğradığında, ilkelerini bozmamak için, 20.000.- TL’ye oyun çıkarmıştır Beyefendi. Yazıyla yirmibin Türk Lirası. Pazardan mal yükletmiyoruz, bir tiyatro oyunu çıkarıyoruz. Bunu başarmak, maharet ve marifet ister. Kamu hizmeti aksamasın diye, bu tiyatroda oyuncular, evlerinden kostüm ve aksesuar getirmişlerdir. Teknik ekip, iş aksamasın diye evinden matkabını, el aletlerini getirmiştir. Oyunların acil ihtiyaçları, zaman zaman çalışanların cebinden ödemesi ile karşılanmıştır. Siz hangi ‘inanılmaz bütçe’den konuşuyorsunuz? Böyle bir bütçe eleştirisi olmaz. Harcama kalemlerini önünüze alırsınız; eşdeğer yerel yönetim tiyatrolardaki harcamalarla karşılaştırırsınız. Somut örnek ortaya koyarsınız. Tek bir somut örneğiniz var mı? Dayanaksız ithama kalkışıyorsunuz…

Bütçenin en kabarık bölümü, personel giderleridir. Başka nasıl olacak ki? Ücretsiz çalışacak sanatçı arayacak değiliz herhalde. Onun içinde konuk sanatçı ücretleri de görünür. Konuk Yönetmen, Müzik Direktörü, Koreograf, Müzisyen, Repetitör ve benzeri. Ama şunu bilmek gerekir ki, bir tiyatronun her yıl sergileyeceği 3-4 oyunun hepsinde müzikal bir yapı ve koreografi olmayabilir. Zaman zaman ihtiyaç duyulacak bu sanatçıları, kadrolu olarak ömür boyu istihdam etmek yerine, gereğinde ücret ödemek, kamu yararı gözetmektir. Her adımda müzisyenler angaje etmek yerine, kuruma demirbaş enstrüman temini ve yetenekli oyuncularımızın oyunlarda bu enstrümanları çalmaları; kamu yararı gözetmektir. Üslûp açısından tiyatroya esneklik ve renk getirmesi de cabası…

Örnekleri çoğaltabilirim. Ama lâfı uzatmak yerine Sayın Başkan’a ödevler vermeyi tercih edeceğim:

3 yıl geçti, Belediye bürokrasisi, depo ve atölye alanları yaratmayı beceremedi. Tiyatro binasında oyuncular için giysi veya eşyasını koyabileceği 36 adet dolabı temin etmeyi başaramadı. Kulislerimizde sandalye alınamadığı gibi tuvaletlerimiz bile sorunlu. Çünkü ihalelere teklif verilmedi. Bu da belediye borçlarını ödemediği ya da çok geç ödediği için. ESHOT veya diğer birimler bu konulara el atmadı. Sahne direktörlüğümüz için çıkma bir bilgisayar bile bulunamadı. İsteğimize Bilgi-İşlem “Oyun bilgisayarı mı alıyorsunuz?” gibi alaycı söylemlerle karşılık verdi. Kitaplığımın yarısını tiyatroya armağan ettim, ama Belediye gerekli rafları yaptırmayı başaramadığı için karton kutularda duruyor. Tiyatronun yanına bisiklet parkı için bir sundurma yapılması başarılamadığı için, bisiklet ve motorlar, binanın içine sokuluyor. Çünkü Yapı İşleri türlü bahanelerle yardım elini uzatmadı. Biz bütün bunlara rağmen işimizi düzgün bir şekilde ve aşkla yaptık. Şimdi siz de sağdan soldan duyduklarınızı gelişigüzel tekrarlamak yerine; işinizi düzgün yapın ve en kısa sürede bunları başarın…)

Oyunlara baktım, oyunlar çok eleştiriliyor.

(Kusura kalmayın, bir halk deyişidir: Desteksiz attınız Sayın Başkan. Oyunlara baktım ne demek? İzmir Şehir Tiyatrosu’nun üç sezonda sergilediği 12 oyundan sadece 1 -yazıyla bir- tanesini izlediniz. Onu da Başkanlık döneminize denk geldiği için. Demek ki Başkan seçilmiş olmak, bir doktora seyretmediği oyunlara ‘baktım’ diyebilme cür’etini tanıyormuş. Bir yaşıma daha girdim.

‘Oyunlar çok eleştiriliyor’ yargısı ise, yine dayanaksız. Oyunlarımız hakkında hep övgü dolu yazılar yazıldı. Dişe dokunur tek bir yergi yazısı bulamayacaksınız; bu eleştirmenliğe soyunma fanteziniz için üzgünüm.)

Tamamen kendi seçimleri oynanıyor.

(Afedersiniz ama, size ne? Sizin seçimlerinizi mi oynayacaktık? Başkana ve bürokratlarına ya da ahbaplarına ve yakınlarına mı soracaktık? Yoksa tez zamanda sansür ve servis mekanizmasına dönüşeceği besbelli bir vesayet kuruluna mı? İzmir Şehir Tiyatrosu’nun sanatsal özerkliği vardır. Repertuvar tercihlerinde tamamen bağımsızdır. Bu kadarcık özgürlüğü kabul edemiyor musunuz? Kabul edemiyorsanız, ‘sanatsal özerklik’ kavramını ya bilmiyorsunuz, ya da bilerek içini boşaltıp yerden yere çalıyorsunuz demektir.

Minik tiyatro dersi: Bir Genel Sanat Yönetmeni bir tiyatroyu yönetmeye giriştiği zaman, elbette birikimi, deneyimi, siyasal bakışı, sanatsal tercihleri, estetik kategorileri, yazılmış oyunları, çevirileri, uyarlamaları, özetle düşünsel ve sanatsal sermayesi ile gelir. Ve doğrultuyu -çalışma arkadaşları ile- o çizer. Sanatçı kimliği konuşur orada. Banyonuza fayans döşetir gibi, tercihleri siz kullanamazsınız.)

Bir oyunun prömiyerine gittim. Oyun sonrasında bir kokteyl vardı. Bayağı pahalı bir kokteyl organizasyonuyla beraber yapmışlar. O da beni çok rahatsız etti.

(Biz gereğinde 20 bin liraya hakkıyla oyun çıkarmayı bildik. Ama seyircimizi önemsediğimizden 1 Mayıs Nazım Hikmet ‘Yolcu’ galamızda, misafirimizi kokteylsiz, ikramsız bırakmak istemedik. İzmir Şehir Tiyatrosu’nın bir yolda üç-dört defadan fazla kokteyli olmaz. Kaldı ki 1 Mayıs’taki bu kokteyle siz imzanızla olur vermiştiniz. Neden şimdi bilginiz dışında bir harcama yapılıyor gibi konuşuyorsunuz? Yakışıyor mu?)

Salon dolu değil. Düşünün bir oyunun 1 Mayıs’ta prömiyerini yapıyorsunuz ve ardından kokteyl veriyorsunuz. Sanatçıların yakınları gelse oranın dolması lazım. Dolmamıştı salon, boştu.

(Sayın Başkan, siz bir bilim adamısınız, daha iyi bilirsiniz: Halüsinasyon gibi bir sıkıntı ile yüzyüze olmadığınızdan emin misiniz? 1 Mayıs akşamı o oyunu sizinle birlikte, yanyana oturarak izledik. 365 kişilik salonumuzu dolduran seyirci ve davetlilerimizle birlikte. Benim, o salonun dolu olduğuna dair 360 küsur tanığım var. Sizin?…

Ama bunca saptırmanızın, bunca çarpıtmanızın tabii bir sonucu olarak, ben sizin tanıklarınıza güven duyamayacağım maalesef. Onun için buraya ikimizin de görüldüğü dolu salonun fotoğraflarını ekliyorum:)

Ben de halktan kopuk bir çalışma yapıldığını gözlemledim açıkçası. Gelen eleştiriler de bu yöndeydi” dedi.

(‘Halktan kopuk’ sözü sizin gözleminiz mi, yoksa size sufle verenlerin mi, anlaşılmıyor. Anlaşılma ihtimali de yok zaten. Çünkü rasyoneli yok. Her konuyu bilen, her şeyden anlayan siyasetçi pozunda, gelişigüzel savrulmuş bir cümle. İzmir Şehir Tiyatrosu sahnesine kavuştuğu ikinci sezonda, bütün temsillerini kapalı gişe oynamış, 30 bini aşkın seyirciyle kucaklaşmış; sonuna geldiğimiz bu sezonda 40 bine yaklaşmıştır. Nazım Hikmet’in ‘Yolcu’ oyununu birlikte izlediğimiz o akşam, salon alkıştan yıkılmamış mıydı? Tersini söylemekte direnmeyin; benim 360 küsur tanığım var. Bu nasıl bir halktan kopuklukmuş? Halkla gereken bağı kurduğunuz zaman, binanın çatısına seyirci mi alacaksınız?)

Şehir Tiyatroları’nın da tıpkı belediyenin diğer kurumları gibi amacının halka hizmet vermek olduğunun üzerinde duran Tugay;

(Biz İzmir kentine ve halkına onur duyduğumuz hizmetler verdik efendim. Her sezon 4, toplamda 12 oyun, Büyükşehir Belediye Tiyatroları Buluşması, ‘Yerel Yönetim Tiyatrolarının Yasal Dayanak Arayışı’ başlıklı Çalıştay, bir Oyun Yazma Yarışması, depremden etkilenmiş çocuklar için özel proje, Izmir’de sahneye çıkışının 100. Yıldönümünde özel ‘Bedia Muvahhit Anması’, ilçe turneleri, davet edildiğimiz festivaller, zengin içerikli yıllıklarımız ve 26 ödül… Muhtemelen sizin haberiniz yoktu.)

‘Yeni bir danışma kurulu oluşturalım’ diye bir öneri sundum. Yeni kurul bu işi enine boyuna incelesin. Görev almak isteyen kişiler o kurula başvurup ön elemesinden geçsin. Ondan sonra kimin genel sanat yönetmeni olacağına karar verilsin. Biz böylesine gayet makul bir karar almışken, kendisi ve araya sokabildiği birkaç insan sanki büyük bir haksızlık varmış gibi gerçekle hiçbir ilgisi olmayan şeyler söylediler.

(Gizli gizli hazırlayıp kurumdan bir görüş bile istemeden Meclis’e gönderdiğiniz yönetmeliğiniz, ortaya çıkınca göreceğiz. O Danışma Kurulları, sanat kurumlarının başına belâ kesilen sansür mekanizmalarıdır. Uzun yıllar örnekleriyle yaşadık. Başlangıçta biraz terbiyeli dururlar. Bir süre sonra müdaheleler yağmaya başlar: “O piyes sakıncalı olur! Yahu falanın piyesini oynasanıza. Falancayı tiyatroya alın artık. Filanca neden bir oyun sahnelemiyor?” Ve benzeri… Kurumunuzdaki sanatçıları reşit saymıyor musunuz ki, dışarıdan ve kurumu tanıdığı, ihtiyaçlarını bildiği şüpheli bir âkil adamlar topluluğu yaratıyorsunuz?)

Benim Şehir Tiyatroları’na müdahalem falan yok.

(Keşke söylediğinizle yaptığınız birbirini tutsa!)

Benim, Şehir Tiyatrosu’nda ‘tek adam’ sistemine karşı bir müdahalem var.

(Sizin tek adam olarak gördüğünüz şey, kendi kendinize ya da gizli şikayetçi ekibinizle girdiğiniz algıdır. Eleştirdiğiniz şey, aslında benim gemi yürüsün diye, yerim dar demeden yaptığım fedakârlıktır.)

Buranın belediye olduğunu, halka hizmet etmekle yükümlü olduğumuzu ve benim de belediye başkanı olarak bu kurumun düzgün işleyebilmesi için gerekli düzenlemeleri yapma hakkım olduğunu hatırlaması lazım.

(Elbette. Ama sizin de İzmir Şehir Tiyatrosu’nun bir sanat kurumu olduğunu, Plastik Cerrahi Kliniği olmadığını öğrenmeniz lâzım.)

Burası Yücel Erten’in özerk alanı falan değil.

(Anlayamadığınız ya da anlamak istemediğiniz şey şu: Orası, uygun yöntem ve yönetmenlikle, Genel Sanat Yönetmeni’nin ve Yönetim Kurulu’nun, sanatsal boyutta özerk alanıdır. Uygar bir yapılanma öyle gerektirir. Yoksa Yücel Erten kendisi için bir alan aramıyor.)

Kimsenin keyif alanı da değil. Neticede benim sadece görmek istediğim şey, kendine yönelik değil halka yönelik bir Şehir Tiyatrosu.

(Eğer bu bulanık sözün altında bir çıkar sağlandığı iması bulunuyorsa; onu da yanıtlamış olayım: Kurumun kadrosunda bulunan hiç bir sanatçı yazdığı, yönettiği, bestesini yaptığı eserlerden ücret almamıştır. Ben de yazdığım ve uyarladığım oyunlardan tek kuruş telif ücreti almadım gibi, bir yönetmenlik ücreti de talep etmedim. Şöyle anlatayım: Sanat Yönetmeni iyi bir rejisör değilse, sürekli konuk rejisör davet edecektir. Elbette ücrete tabidir. Dolayısıyla o yönde de kurum elden geldiğince gözetilmiş, korunmuştur.

Yok eğer sanatsal çizgiden söz ediyorsanız; kusura bakmayın, haddiniz değildir Sayın Başkan.

Biz tiyatrocular, beyin cerrahisi üzerine, jet pilotluğu ya da ne bileyim fizik mühendisliği üzerine filan kalın kalın lâf doğruyor muyuz? Hayır. Çünkü bizim alanımız düş hekimliği… Ama maaşallah memlekette ortaokulda temsile çıkmış herkes, tiyatro cerrahı kesiliyor başımıza.)

Benim politik tercihim budur” diye konuştu.

(Buraya kadarki değerlendirmelerim sonucunda, ortada bir politika kaldı mı, bilmiyorum? Saygılarım ve başarı dileklerimle…)

Yücel Erten

İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları

Kurucu Genel Sanat Yönetmeni

İzmir, 11 Temmuz 2024"

İşte Başkan Tugay'ın açıklamaları

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay; Yücel Erten’in, İzmir Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği görevinden alınması ile ilgili EGE’YE BAKIŞ’a demeç verdi. Başkan Tugay, Erten’in İzBBŞT'de büyük bir otorite kurduğu ve ayrılan bütçeyi çok fazla israf ederek kullandığını iddia etti.  Seçildiği günden itibaren Erten hakkında şikayetler aldığını belirten Tugay, “Benim Şehir Tiyatroları’na müdahalem falan yok. Benim, Şehir Tiyatrosu’nda ‘tek adam’ sistemine karşı bir müdahalem var" ifadelerini kullanmıştı.

Kaynak: HABER MERKEZİ