BATUHAN KAYA- 2014-2019 yılları arasında Karşıyaka Belediye Başkanlığı yapan Hüseyin Mutlu Akpınar, İzTV’de; İz Gazete İmtiyaz Sahibi Ümit Kartal, İz Gazete Genel Yayınlar Koordinatörü Murat Attila ve İz Medya Genel Koordinatörü Özgür Coşkun’un konuğu oldu. Akpınar, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın ‘Karşıyaka Belediyesi’ni borçla devraldım’ iddiasına ve Karşıyaka Belediye Başkanlığı’nı Tugay’a devrettiği sürece dair açıklamalarda bulundu. Akpınar, Tugay’ın ‘Karşıyaka Belediyesi’ni borçla devraldım’ iddiasına “Görevi teslim ettim ve arkadaşın kendisine anlattım ama sanırım ters anladı. Ardından bir baktım, insan çıkıp da TV programlarında gazetelerde ‘Belediyeyi borç batağında aldım’ diye konuşulur mu? Sen nasıl bir partili oluyorsun? Çıksın açıklasınlar, moda oldu ya şimdi belediyenin tepesine asıyorlar. 2014-2019’u da assınlar, 2019-2024’ü de assınlar ben konuşmayayım. Kendisinden randevu talep ettim, hadi dedim gideyim nezaket ziyareti yapayım. Telefon açtım cevap vermedi, mesaj attım dönmedi, sekreterine not bıraktım hala dönecekler. Sebebini bilmediğim bir nefret var. Ben sevgi dolu bir adamım, neyse derdin anlat sohbet edelim, konuşalım ve anlaşalım. CHP aleyhine Hükümet yandaşlığı yapan bir gazeteye partiyi manşet yaptırdı. Ben, batık bir belediye teslim etmedim. Benim borcum yatırım borcudur, karşılığı olmayan bir borç değildir” diye yanıt verdi.
 

2 dudak arasının belediye bakanıydım

Ülkenin KHK’larla yönetildiği dönemde belediye başkanlığı yaptığını hatırlatan Akpınar, “Ben heybemi doldurdum, konuşanlar iyice konuşsun da sonra konuşayım dedim. Doğru neyse onu konuşacaksınız. Görev ve makamlar geçicidir. Ben, KHK ile ülke yönetirken hükümet dershanelerin kapatılmasına karar verdi. Dedi ki, ‘Belediyeler dershane işletemez’. Birçok belediyemiz dershanelerini kapattı ve öğretmenlerini kapının önüne koydu. Dershaneyi kapatmadım, 37 öğretmenimi kovmadım diye beni görevden alacaksanız ‘Madalya diye takarım’ dedim. Kusuru olan başkan OHAL döneminde bu ifadeleri kullanamaz. Ben, 2 dudak arasının belediye başkanıydım?” dedi.

KHK'ya karşı çıkan tek belediye başkanıyım

KHK’lara Türkiye çapında karşı çıkarak direnen tek belediye başkanı olduğunu hatırlatan Akpınar, “KHK ile bir yasa çıktı ‘1 yıldan fazla hüküm giymiş kişiler belediye şirketlerinde çalışamaz’ diye, Türkiye’de buna itiraz eden tek belediye başkanı oldum. 2 değil tek. O dönemde çıktım itiraz ettim. Masa başı çalışmıyorlardı bu insanlar, sokak süpürdüler, park bahçe işlerinde çalıştılar. Bu karar çıktığında kaldırımda çalışan bir kardeşimiz geldi sarıldı bana, ‘Ben ne yapacağım, kızım var benim’ dedi. Biz bu insanların sesi olduk” diye konuştu.
 

Bahane değil iş ürettim

Bazı belediye başkanları gibi bahane değil iş ürettiğini kaydeden Akpınar, “2016’da darbe girişimi oldu ve 2 yıl OHAL dönemi yaşadık. Ne şehit cenazelerine ne 5 tane seçime ne de OHAL’e takılmadan iş ürettim, bahane değil” ifadelerini kullandı.

Mazeretin arkasına sığınmaktır

Yine belediye başkanları özelinde borçları mazeret olarak görmemek gerektiğini söyleyen Akpınar “Görevi Cevat Durak’tan doğal olarak bir borçla devraldım. Durak’la telefonla görüştüm ‘Sayın başkanım görev teslimini ne zaman yapalım’ dedim, belediyenin girişinde beni karşıladı, kucaklaştık ve konuşma yaptık. Bana mali durumla ilgili, personelle ilgili bilgilendirme yaptı. O dönemde 35 milyon dolar civarında bir borcumuz vardı. Belediyenin borcu zaten gelir bütçesinin üstünde olursa direkt görevden el çektirmeye kadar gider. Çok borçla aldım bilmem ne bunların hepsi bir mazeretin arkasına sığınmaktır. Görevi devraldığımda bilançoyu inceledim, borçları inceledim ve çevrilebilir bir borç vardı. Her belediyenin borcu vardır, önemli olan şudur, bu borcun içerisinde bir kamu zararı var mı? İhalelerde herhangi bir yanlışlık var mı? Ki sen bir kamu kuruluşusun, Sayıştay geliyor denetliyor. Cevap Durak’ı araba gönderip evinden aldırıp, açılışlara getirirdim ve onu onurlandırırdım ama ben bunu hiç yaşamadım. Ben görevi teslim aldığımda sayın Cevat Durak’ı arabasına kadar uğurlayıp çiçeği verip öyle göndermişimdir. Geçmiş belediye başkanlarımızın doğum gününü bir telefonla çiçekle kutlamışımdır. Bizimkisi vefa duymaktır” şeklinde konuştu.
 

Akpınar'dan Tugay'a: Biraz güçlü sesle konuş, ezilme

2014 yılında Karşıyaka Belediye Başkanlığı’na aday gösterilmediği dönemde Cemil Tugay’la arasında gerçekleşenleri açıklayan Akpınar, “Belediye Başkan adayı gösterilmedim, olabilir. Bir irade sizi aday gösteriyorsa aynı irade sizi aday göstermeyebilir ki beni değil, 19 tane belediye başkanımız aday gösterilmedi. Benim yerime atanan arkadaşı telefonla arayıp tebrik ettim. Kendisi de ‘Benim sizin yerinize aday gösterilmek gibi bir şeyim yoktu böyle bir şey gelişti’ dedi. Dedim ki, ‘Biraz güçlü bir sesle konuş, ezilme, olabilir. En kısa zamanda gel, ben sana belediyeyle ilgili tüm bilgileri vereyim’. 1 hafta sonra geldi. O kadar çok konuşmuşum ki adamcağız tuvalete gidecek vakit bulamadı. Hemen dedim rahatla gel, her şeyi daha detaylı anlatayım. Belediyenin mali durumunu ortaya koydum, belediyelerin bugün içinde bulunduğu durum sadece belediye başkanlarının yarattığı bir borçlanma değil. Bu, hükümetin muhalif belediyelere uyguladığı politik ve mali baskının da sebebidir. 35 milyon dolar gibi bir borçla belediyeyi devrettim. 330 milyon TL gelir bütçemiz vardı, 220 milyon TL civarında da borcumuz vardı. Bu borcun 100 milyon TL’si de uzun vadeli borçtu. Ben arsa satarak belediyecilik yapmadım. Dönemimde belki 1 gün belki 1 hafta sarkma olmuştur ama her ay maaşını almıştır.

Belki ikramiye kalmıştır ama onu da almıştır. Mesela memur sosyal denge tazminatları var, belki 1 belki 2 tanesi içerideydi. Çalışanla kavga kültürü geliştirerek belediyecilik yapmadım. Benim dönemimde 350 civarı memur vardı, şimdi ne kadar bilemiyorum. Fazla müdür değiştirerek de çalışmadım. Görevi teslim ederken de bana birçok insan geldi, ‘Başkanım işe al bizi’ dedim ki, ‘Olmaz, yeni başkan gelecek ve şu an ihtiyaç yok’. Belki temizliğe almışızdır ama masa başına hiç almadık. Sendikacılar geldi, ‘TİS var, bizi zam yap giderayak’, onlara dedim ki, ‘Yeni gelecek başkana bu şansı verelim, gelsin o yapsın’. Görevi teslim ettim ve arkadaşın kendisine anlattım ama sanırım ters anladı. Ardından bir baktım, insan çıkıp da TV programlarında gazetelerde ‘Belediyeyi borç batağında aldım’ diye konuşulur mu? Sen nasıl bir partili oluyorsun? Çıksın açıklasınlar, moda oldu ya şimdi belediyenin tepesine asıyorlar. 2014-2019’u da assınlar, 2019-2024’ü de assınlar ben konuşmayayım. Kendisinden randevu talep ettim, hadi dedim gideyim nezaket ziyareti yapayım. Telefon açtım cevap vermedi, mesaj attım dönmedi, sekreterine not bıraktım hala dönecekler. Sebebini bilmediğim bir nefret var. Ben sevgi dolu bir adamım, neyse derdin anlat sohbet edelim, konuşalım ve anlaşalım. CHP aleyhine Hükümet yandaşlığı yapan bir gazeteye partiyi manşet yaptırdı. Ben, batık bir belediye teslim etmedim. Benim borcum yatırım borcudur, karşılığı olmayan bir borç değildir. Benim dönemimde 29 müdürlük vardı şimdi 40 müdürlük var. Tarım olmayan yerde tarım müdürlüğü var. Kayıt stüdyosu açtık diye yatırım yapıyorsun, köyde kasabada yaşamıyoruz ki! İzmir’de bir sürü stüdyo var. Türkiye’nin en büyük kadın kooperatifini bıraktık onu da cılızlaştırdılar” dedi.

Açık arama hizmet et

Tugay’ın Karşıyaka Belediyesi’ni devraldıktan sonra kendisinin açığını aradığını söyleyen ve “Açığımı arayacağına hizmet etmeye çalışsaydı daha iyi olurdu’ diyen Akpınar, “Belediyede çalışan arkadaşlar diyor ki, ‘Özgürce sizleri izleyip paylaşımlarınıza yorum yapabiliyoruz. Tugay döneminde siz işe aldınız diye sürüldük. Sizi sosyal medyada beğeniyoruz diye mobbing uygulanıyordu’. Yöneticilik zor bir şey, yöneticilik yaparken yöneticilikte gösterdiğiniz çabalar ve yaptığınız işler geçmişinizle ilgili problemleri de ortaya çıkartır. Önemli olan çocukluğunuzda, gençliğinizde yaşadığınız problemleri geride bırakmak ve onları karıştırmamaktır. Benim içimi acıtan şu oldu, yerime gelen CHP’li belediye başkanı, CHP’li olduğu soru işareti ama en azından CHP bayrağı altında partiyi temsil ediyor. Kendinden önceki belediye başkanının açığını arayacağını hizmet etmeye çalışması daha iyi olurdu. Nedenini bilmediğim bir şekilde arkadaşımız benimle uğraşmak için mesai harcadı. Her şeyi her zaman her platformda konuşan bir kişiyim, birinin yüzüne söyleyememeğim bir şey varsa arkasından konuşmam. Kendisiyle ilgili yaptığım en ufak bir şey varsa ve bunu ortaya koymazsa namerttir” diye konuştu.

Partilim sırtımdan hançerledi

Tugay’ın Karşıyaka Belediyesi’ni kendisinden devraldıktan sonra kendisine operasyon çektiğini ve sırtından hançerlediğini söyleyen Akpınar, “Çok düzgün insanlarla yol arkadaşlığı yaptım, siyaseti öğrendim. Keşke bu arkadaş da benim yaşadıklarımın onda birini yaşasaydı bunları yapmazdı. Birgün evde otururken belediyenin evraklarını dağıtan arkadaşımız beni aradı, ‘Savcılıktan evrak var onu getireceğim’ dedi. Bir baktım savcılığa verilmişim, veren de yerime gelen belediye başkanı, aldım baktım ‘Ecri misil alınmadı’ diyor. Sana para da kazandırmışım git al, yok efendim olmaz. İçimi ne acıttı? Bu, resmen bir itibarsızlaştırma operasyonuydu. ‘Hüseyin Mutlu Akpınar’a ceza aldıralım, çocuklarının başını öne eğdirelim’ operasyonuydu. Hep dik gezdim, hep dik gezeceğim. Aldım okudum, kardeşim, sen savcının yerine aynen şu ‘2019-2019 yılları arasında belediye başkanı yapmış Hüseyin Mutlu Akpınar, şu şu yerlerden ecri misil almayarak kamuyu zarara uğrattığı tescil edilmiş olup, kamuyu zarara uğratmaktan ceza almasını talep ediyorum.’ Sen savcı değilsin, belediyesin. 6 aydan 2 aya kadar ki OHAL döneminde bana siyasi yasak getiremediler şimdi kendi partilim getirecek. Belki de savcılık diyecek ki görevi kötüye kullanmak yok “ihmal” var, 6 aydan 1 yıla kadar diyecek. Ecri misil almadın diye cezalandırılır mısın? Şükürler olsun ki belediye işiyle ilgili bir kez dahi ifade vermeye gitmiş değilim. Benim alnım ak. 1, kendi partilim bana bunu yapıyor. Böyle biri partiliyim diye gezemez. Beni sırtımdan hançerledi” dedi.
 

Onu da bitirdik diye kadeh tokuşturuyorlar

Tugay’ın kendisi hakkında şikâyette bulunduktan sonra dönemin CHP Karşıyaka İlçe Başkanı Mustafa Özuslu ile kadeh tokuşturarak ‘Onu da bitirdik’ dediğini ifade eden Akpınar, “Çok yakın arkadaşım Mustafa Özuslu, ismini bile anmak istemiyordum ama ilçe başkanı yaptık onu. Partide siyaset işlerine hiç karışmadım, sadece Meclis Üyelerine sadece, ‘Delegeler partili olsun, partisini seven ahlaklı insanlar olsun’ dedim. Geldi bana, ‘Ben devam etmek istiyorum’ dedi, ‘Et, kadın olsun’ dedim. O zaman ‘Ya Uğur olsun ya ben olayım’ dedi. Bir kişi bana Uğur Yıldırım’a imza attırdı diyemez. Arkadaş bana küstü. İçişleri Bakanlığı bana soruşturma iznini verdiğinde gözyaşları içerisinde bir garson beni aradı, ‘Kaçış yolu yok onu da bitirdik’ diye belediye başkanıyla kadeh tokuşturuyorlarmış. Bunlar özel şeyler ama insanın içindekiler de orada kalmamalı” şeklinde konuştu.

Halkın ihtiyacı olan işleri yapsaydı

Karşıyaka’da Tugay dönemi başladıktan sonra ‘pasta çörekle uğraşacağına hizmet üretmesi gerektiğini’ ifade eden Akpınar konuşmasına, “Benim de dostlarım var bana neler söylendiği geliyor. Geçen İz Gazete ile röportaj yaparken Gönül Soyoğul Ablamız, ‘Karşıyaka’yı çok büyük borçla devraldınız, bunu da herkes biliyor’ diyor da bunu bile düzeltme gereği duymuyor. Müdürlük sayısını 29’dan 40’a çıkaran sensin, bütçenin yüzde 87’sini personele maaş olarak veren sensin, belediyenin en iyi iş yapan yerlerini 3’üncü şahıslara veren sensin. Sizin asli işiniz halkın çocuklarının, kadınlarının, yaşlarının kullanabileceği yerleri yaptırmaktır. Eğer bir şeyi benim üstüme atıyorsan haklı gerekçelerin olacak. Bana de ki, ‘Yaptığı şu hizmet boşadır, boşa gitmiş paradır, kamu zarara uğramıştır’. Bana de ki, ‘Giderayak adam aldı, partili olduğu için çıkartamadım’. Bana de ki, ‘Kent A.Ş’de yöneticilik yapanların maaşlarını 10 kat arttırmış ondan’. Bunu sen yaptın kardeşim. Benim yaptığım işleri kendin yapmış gibi anlatıyorsun. ‘Anıtı ben yaptım’ de ama anıtın arkasına dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş şekilde Çadırhane kondu. Sen anıtın görüntüsünü neden kapatıyorsun? Halkın ihtiyacı olan işleri yapsaydı pasta çörekle uğraşacağına” diye devam etti.
 

Hüseyin Mutlu Akpınar tabelasını söktürdü

Cemil Tugay’ın kendisine anlamsız bir kin ve nefret duyduğunu, kendisinin adının yazılı olduğu tabelaya bile tahammül edemeyerek kaldırttığını söyleyen Akpınar, “Karşıyaka’nın işlerini yapacağına apartmanın girişinde “Hüseyin Mutlu Akpınar” yazıyor diye bunu söktürüyorsun. Oda Orkestrası Türkiye’nin sanat anlamında en büyük işlerinden birisidir, güçlendirileceğini güdükleştirildi. Karşıyaka Belediyesi’nin girişi tam bir kent dokusunu yansıtacak şekilde tasarlandı. Cevat Bey sağolsun havuz yaptırmış ve daha sonra ses yapıyor diye kapatılmış. Benim dönemimde Oda Orkestrası çok güzel çalışıyordu, vatandaşlarımız bundan faydalanıyordu. Mali disiplin diyor ya, gelir gelmez bir tane mimar kızımıza o zamanın parasıyla 600 ya da 800 bin liraya orayı yıktırıyor ve belediyenin girişini yeniden yaptırıyor. Bunlar müsrifliktir ya, bana laf eden önce kendisine bakacak” dedi.

Aynı acemiliği büyükşehirde yapma

Karşıyaka’da Cengiz Holding’e satılan arsayı hatırlatan ve Tugay’a, aynı acemiliği büyükşehirde yapmaması uyarısında bulunan Akpınar, “Belediyeler yasal sınırlar içerisinde arsasını, konutunu kiralayabilir ve satabilir. Bunların yasa dışı bir şeyi yok. Benim dönemimde firma burayı satın almak için geldi, bana dediler ki, ‘Borcun vardır burayı sat’ 2 bin 200 metrekare civarında bir arazi yanlış hatırlamıyorsam. Ben de dedim ki, ‘Atadan ne gördüysek o’. ‘Bende mal satma gibi bir şey yok, kat karşılığı yaparız’ dedim. Onlar da teşekkür ettiler, olmaz dediler. Benim dönemimde meclisten ‘Bu arsa satılsın’ diye bir karar alınmamıştır. Meclis gündemine gelmesi ayrı bir şeydir satılması ayrı bir şeydir. Belediye Başkanı olarak ‘Ben satmasaydım mahkemeye giderdi’ demek yanlış, bak büyükşehir belediye başkanısın sakın aynı acemiliği yapma, bu tarz şeylere girme” diye konuştu.

Akla değil başa gelir

Tugay’ın büyükşehir adaylığına da değinen Akpınar, “Çok sevdiğim söz vardır, ‘Siyasette bazı şeyler vardır insanın aklına değil başına gelir’. Ben başarılı bir dönem geçirdiğime inanıyorum. Hem sosyal olaylarda hem insana dokunmakta örnek bir belediyeciliği ortaya koyduk. Yaptığımız her iş toplumu direkt ilgilendiren işlerdi. Çok dikkat çektim, bir kitap yazdım. Popülaritemiz bir şekilde arttı ama yaptığımız işleri bir yere gelmek için yapmadık. Bu memleketin hizmete ihtiyacı var. Sabahtan insanlar çıktığı zaman işine gitmeye, sosyal aktivitelere, güzel bir kentte yaşamaya ihtiyacı var. Benim kendisiyle şahsi bir sorunum söz konusu değil. Memnuniyet derken, Soyer’den memnuniyetsizlik varsa da memnun olunan isim Tugay değil. Sayın Genel Başkan takdir etti ve bir risk aldı. Türkiye’de neredeyse belirlediği tek yer, inisiyatif aldı ‘Sütte leke var onda yok’ diyecek kadar arkasında durdu. Sayın Genel Başkan kendisi adaymış gibi çalıştı. Böyle bir risk alınmışken umarım iyi bir hikaye yazar sayın Tugay, genel başkanını ve partilileri mahcup etmez” ifadelerini kullandı.

Dönme dolap gibi dönerek...

Tugay’ın “dönme dolap gibi dönerek” büyükşehir belediye başkanı olduğunu söyleyen Akpınar, “Kulağına küpe olsun söyleyeceklerim, geçmişi karalayarak eksiklerini arayarak yöneticilik veya geçmişte beraber çalışmış diye kendisine özgüvensizlik sağlayıp da insanları bir köşeye atmasın. Benim dönemimde iyi işler yapmış arkadaşlar şantiyede bilmem nerede 5 yılı boş geçirdi. ‘Sana baktığımda Hüseyin Mutlu Akpınar’ı hatırlıyorum’ diye insanları görevden uzaklaştırdı. Karşıyaka’ya dönme dolap yapacağım dedi ama kendisi dönme dolap gibi gezdi ve büyükşehir belediye başkanı oldu. Umarım hizmet üretir” diye konuştu.
 

Tüzük değişirse her şeye varım

CHP’deki yerel yönetim adaylarını belirleme yöntemine eleştiriler getiren ve parti tüzüğü değişirse gelecek dönemde her türlü yarışa hazır olduğunu kaydeden Akpınar şöyle konuştu: “Karşıyaka’nın bir borç stoğu var. Ben 35 milyon dolarla alıp 35 milyonla devrettim. İşçimenler 100 milyonun üstünde bir borçla devraldı. Ben Yıldız Hanımın bir annelik duygusu içerisinde, çok objektif ve iş hayatından gelmiş bir isim olarak kurumu yöneteceğini ve ekonomik durumu düzeltebilmek için aksiyon alacağına inanıyorum. Hiçbir yerde hiçbir şey yapmadan bir yere gelmiş bir insan değil. Onun da iş yaşamı içerisinde belli bir tecrübesi olmuş. Genel Başkan tarafından çok kritik bir göreve getirildi. Parti içi demokrasiyi tesis edemediğimiz sürece de böyle dönemler çok yaşanır. Ben bu dönem aday olmamamın temel sebeplerinden birisi 2019’da söz verdim kendime, ‘Bu sistem devam ettiği sürece aday olmayacağım’ diye. Partiyi kim en iyi temsil edecekse onu aday yapmalıyız. Ön seçim olursa kesinlikle varım, hem de her şeye varım. Sağlıklı aday belirleme yöntemleri olmalı, kimse ön yargılarla değerlendirilmemeli, dedikoduyla değerlendirmemeli.”

Editör: Özlem Çimen Durmaz