Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, İzmir'de Demokrat Kadınlar Sosyal Yardım Derneği tarafından düzenlenen "Kadın ve Demokrasi Çalıştayı"na katıldı. Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi'ndeki çalıştayda konuşan Eşki, "Ben ve içinde bulunduğum beraber siyaset yaptığım birçok arkadaşla çok uzun süreler fikir jimnastiği yaptık. Ben kendimi Kemalist bir cumhuriyetçi olarak tanımlıyorum. Benim bulunduğum fikir dünyasında Cumhuriyet bir kadın devrimi başlı başına. Ben kadınlar ne kadar özgürleşirse cumhuriyet de o kadar ileriye gider diye düşünüyorum. Cumhuriyetin başarılı olup olmayışının ya da hangi aşamaya geldiğinin en büyük göstergesi bu ülkede kadınların aldığı rol ve yönetimde söz sahibi olması ve kadınların içinde bulunduğu bir yönetim anlayışının ne kadar ortaya konduğuyla alakalı bir durum. Bu anlamıyla başta Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının bu ülkede başlattığı devrimsel sürecin ilerleyişi de bu temel parametreyle bence ölçülecek" ifadelerini kullandı.
Adım adım başarı
Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, sözlerinin devamında ise şunları kaydetti: "Olaya sadece kadın mücadelesi anlamında bakmak bence doğru değil. Kadın mücadelesi bu ilericiliğin en önemli adımlarından bir tanesi ve göstergesi. Hem bunun bir itici unsuru hem de sonuç alındığında o sonucun vitrindeki kısmı. Ben bunun cumhuriyet kurulduğundan beri, hatta ondan öncesinde de başlayan bu mücadelenin adım adım başarılı bir şekilde ilerlediğini düşünüyorum. Evet, çocuk cinayetleri yaşanıyor. Evet, tecavüzler yaşanıyor. Evet, kadınlara yönelik şiddet sürekli devam ediyor. Ama adı üzerinde bu bir mücadele ve hiçbir mücadele önüne gül bahçelerinin serilerek yürünen bir yoldan geçmiyor. Her mücadelenin ağır bedelleri oluyor ve bedelleri de ödeyen insanlar bu mücadeleyi kazanmış oluyorlar. Çok basit bir örnek vereyim. Daha önce Türk dizilerinde ya da sinemalarında kadınların tokatlandığı sahneleri defalarca kez görmüşüzdür. Yani bu o an, o sahnenin böyle çok fazla seyirci aldığı, çok fazla ilgi çektiği bir durumdur. Ama şu anda herhalde buna cesaret edebilecek herhangi bir yapımcı, bir yazar, bir yönetmen bulamayız. Yani bir filmde alelade gelip de bir kadının tokatlandığını sergileyebilmek hiç kimsenin cesaret edebileceği bir durum değil.
Kadın mücadelesi
Ben bunu oldukça olumlu bir mahalle baskısı olarak görüyorum. Bu da kadın mücadelesinin sonucunda ortaya çıkan bir mahalle baskısı ve olumlu bir baskı. Bunun başarılı olduğunun en büyük anıtlarından bir tanesi de bence hükumetin bunun karşısında fiilen sahaya inip buna karşı mücadele etmesi. Bunu şöyle tespit ettim. Geçen gün bir haberde gördüm. Büyük aile platformu diye bir yapı kurulmuş. Nedir diye araştırdım, merak ettim. Bizim ilericilik olarak adını koyduğumuz ve güçlenmesi için sahip çıktığımız işte devam etmesi için paneller yaptığımız organizasyonlar sergilediğimiz bazen mahkeme önlerinde mücadelesini verdiğimiz ne varsa tamamen karşısında ve en başta kadının özgürlüğünün engellenmesi. İşte nikahların bozulmaması aile birliği adı altında insanların kendilerine biçilen kadere razı gelmesini üstü kapalı savunan bazen açık açık savunan bir yapı. Türkiye'de yaşıyoruz. Tamamen hükümetin ve onun yan kollarının ortaya koyduğu ya sizler de sahaya çıkın. Bakın her gün bir yerde birileri eylem yapıyor. İşte kadın hakları diye çocuk hakları diye, hayvan hakları diye eylemler yapılıyor. Siz de sahaya çıkın bunun karşısında bir iş yapın diye ortaya çıkan bir durum. Türkiye'de uzunca bir dönemdir kutuplaşma siyasetiyle insanları doğru ve yanlış nedir diye düşünmeden sadece benden ya da ondan diye ayıran ve bu şekilde seçim kazanan zihniyetin bu alanda ortaya koyduğu, ortaya koymaya çalıştığı bir adım. Ben o yönüyle kadın mücadelesinin Türkiye'deki diğer hiçbir sosyal tartışmadan bağımsızlaşamayacağını düşünüyorum.
Demokratikleşme vurgusu
Kentleşme bizim en büyük sorunlarımızdan bir tanesi. Kentlilik oranı bir ülkenin gelişmiş oranını gösterir ama biz de bunu yanlış anladılar ve yıllarca köyleri boşaltıp, kentlerde getto hayatlar yaşattılar. O getto hayatlar kadınların en çok zulüm gördüğü, en çok hayattan koptuğu, en çok mağdur edildiği alanların başında geliyordu. Demokratikleşme olmadan kadınların tam anlamıyla özgürleşmesini sağlayamayız. Bu bir önemli bir gerçek. Demokratikleşme mücadelesi hukukun üstünlüğü mücadelesi. Bunların hepsi kadın mücadelesinin de bir parçası. Yani kadın mücadelesinde başarıya ulaşıldığında bunların da önü açılacak. Bunların önü açıldığında kadın mücadelesi bir başarıya ulaşacak. Bu anlamıyla ben işin odağını sadece kadını koymuyorum. Kadın mücadelesi evet bir öncü lokomotif olabilir. Ama ya tam anlamıyla biz demokratik ilerici hukukun üstünlüğünü savunan bir ülke haline geleceğiz. Ya da ayağı eksik olan bir masa gibi her an devrilmeye müsait. Her an yıkılmaya yüz tutmuş bir yapı olarak ayakta kalmaya ve yıkılmaya çalışan bir durumda devam edeceğiz. Bu anlamıyla kadın mücadelesi noktasında hepimiz üzerimize düşen vazifeleri yerine getirmek zorundayız. Kadınların sokağa çıkması, kadınların sadece anne olarak ya da eş olarak değil, insan olarak, birey olarak ayakta kalması, kendi özgürlüklerini, kendi ifade hürriyetlerini ortaya koyabilmesi bence işin başında geliyor. Bu yönüyle de bu ve benzeri organizasyon sürekli bir şekilde insanların gözünün içine sokula sokula artık bunları engellemeye kalkmaya cesaret edemeyecek şekilde hale getirilmesi gerekiyor."