İz Gazete Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Yağız Barut, Yenigün Gazetesi İnternet Haber Sitesi Müdürü Bilge Can Ünbal, Bursa Yeni Dönem Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Burhan Kaya ve Bursa Muhalif Genel Yayın Yönetmeni Ozan Kaplanoğlu, Yerel Medya, Deneyimler, Sorunlar ve Çözüm Önerli başlıklı panelde bir araya geldi. Yerel medyanın sorunlarının tartışıldığı panelde, mali problemler, gazetelerin mevcut durumları ve siyaset-gazeteci ilişkisi konuşuldu.

Panelde konuşan İz Gazete Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Yağız Barut, yerel gazetelerdeki en büyük sorunun mali problem olduğunu ifade ederek, ““Ekonomik problem en büyüğü sıkıntımız. 3 hatta 5 yıl boyunca İz Gazete resmi ilan almadan ayakta durdu ve biz bu süreçte, açıkçası cambazlık yaptık. O ipten bu ipe atlayıp, şu anlamda söylüyorum, gelir modellerimizi çeşitlendirme açısından. Gazetenin satmadığı bir ortamda sürdürülebilir olmak için bir şeyler yapmak gerekiyordu. Farklı gelir kapıları açtık kendimize. İz Dergi’yi gazetenin yanında, belirli aralıklarla çıkarttık. Web TV’de çeşitli sponsorlu işler yaptık. Biz Kitap yayın evimiz var, orayı güçlendirdik. Birbirini besleyen tüm bunlar bize çare oldu. İnternet gelirlerimizi son dönemde çok ciddi şekilde arttırdık. Yine gazetecilik alanına uygun şekilde, gazetenin televizyonu, Biz Kitap’ın gazeteyi beslediği bir yapı kurduk. O yüzden İz Medya kurduk diyebiliriz. Bu tabi gazetenin sürdürülebilir olmasıyla ilgili bir konu. Diğer konu maaşlarla alakalı. Bunu da örgütlenerek bir nebze aşmaya çalışıyoruz. Bursa’dan gelen 2 arkadaşımızın da örgütlülüğü dile getirmesi, İzmir’in bu konuda örnek olması aslında takdir edici. Geçinemiyoruz yürüyüşü de yaptık, dayanışma da gösterdik. Sorunlara karşı sadece eleştiren değil aynı zamanda harekete de geçen bir yapı kurmak istiyoruz. Bunu genç arkadaşlarımız yapıyor., öncü onlar oluyor. Çok genç bir sendika başkanımız var, bu yapıyı hep birlikte kurmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

“Nitelikli personel yetiştirmek zor”

Mali sıkıntıların yanında nitelikli personel yetiştirmenin de zor olduğunu kaydeden Barut, “Siyasi baskılar bizde de oluyor. Kaliteli içerik sorunu tabi ki de var. Fikir işçileri, kaliteli, nitelikli personel yetişmesi ve sektörde kalması gerçekten zor. Biz nitelikli personeli, gazeteciyi sektörde tutmak konusunda başarısızız. Okunmama ya da etkiyi arttıramama konusunda problemler var. Bunlarla ilgili sosyal medyamızı, Youtube, Instagram gibi alanları güçlendirmeye çalışıyoruz. 5 yıl boyunca farklı alanlarda çok iş yaptığımız için genelde gazetenin ayakta kalmasını sağlamak üzere hareket ettik. İçerik konusunda, kaliteyi arttırma konusunda geride kaldık çünkü gazeteyi ayakta tutmaya çalışırken içerik konusunda 4’e 5’e bölündüğümü biliyorum. Çok şükür ki hem internet hem yazılı gazetemiz ilan almak hakkını kazandı. Önümüzdeki sürece daha güçlü gireceğimizi düşünüyoruz. Bu saatten sonra içerik ve kaliteyi arttırmak, daha da ulusala seslenen ve İzmir’de iz bırakan işler yapmayı istiyoruz” dedi.

“İçeriklerin kalitesini arttırmaya çalışıyoruz”

Barut, üretilen içeriklerin arttırılması için çalıştıklarını belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“İzmir’de Çevirme, İzmir’de Son Dakika tarzı Instagram gazeteciliği gibi işler yapılıyor. Körfez’deki balık ölümleri için İzBB Başkanı Tugay’ın “Balık ölümlerine neden olan şey, yurtdışından gemilerin getirdiği Algler” ifadelerini, “Ölü balıklar yurtdışından gelen gemilerle taşındı” şeklinde servis ettiler ve CNN Türk bunu ana haber bülteninde kullandı. Ölü balıklar dışarıdan geliyor gibi lanse edildi ama aslında konu böyle değildi. Bir Çeşme vakası yaşadık. Despina Vanda isimli Yunan şarkıcının Çeşme’de yapacağı bir konserin iptal edilmesiyle ilgili bir şey yaşandı. Twitter’da öyle bir dalga yayıldı ki WhatsApp’ta yapılan konuşmaları hala hatırlıyorum. Çok ciddi bir tartışma sonrasında haberimizi girdik. Teyitin de eşik bekçiliğinin de olmadığı bir süreçte daha titiz davranmaya çalışıyoruz. Bu anlamda içeriğin kalitesini de arttırmaya çalışıyoruz.”

“Medyaya sağlanan kamu katkıları arttırılmalı”

Medyaya kamu tarafından sağlanan katkıların artması gerektiğini ifade eden Barut, şöyle konuştu:
“Gerçekten İzmir’in bir TV kanalı yok. İş dünyasının gazetelere destek olmaması çok ciddi bir problem. Bu, iktidarın bir politikası da olabilir çünkü İzmir’den yükselecek bir sesin onları rahatsız edeceğini düşünüyorum. Gazetelerin okunmamasının sebebi içerik mi, bilemiyorum. Bunu belki de tartışmak lazım. Burada da BİK’in ya da çeşitli belediye katkılarının, kamu katkısının da arttırılması gerektiğini düşünüyorum. Belirli şartlar sağlandığı zaman, asla habere karışmadan destek olunması gerektiğini düşünüyorum. Bazen halka rağmen iş yapamıyor olabilirsiniz, bazen halka rağmen ayakta kalmanız gerekebilir.” 

“Dayısı olan ödenek alıyor”

Bursa Yeni Dönem Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Burhan Kaya, yerel medyanın Bursa’daki durumunu ifade etmek için “dayısı olan ödenek alıyor” şeklinde konuşarak, “Öğrencilik yıllarımda da medyayla çalıştım. Bursa’da diğer Anadolu illerinde olduğu gibi yerel medyanın problemleri var. Aslında Bursa yerel medya anlamında çok güçlü, birçok haber sitesi ve günlük çıkan 12 gazetesi var. Özellikle Dijital Tufan, geleneksel gazeteciliği çok güzel bir duruma soktu. Gazetede 12, internet sitemizde de 8 kadromuz var. 20 kişiyle bu gazeteyi günlük çıkarabiliyoruz ama problemlerimiz de var. Şimdi herkes gazeteci oldu. Herkes doktor, hakim ya da mühendis olamıyor ama herkes gazeteci olabiliyor. Gazetecilik meslek olmaktan çok halkla ilişkiler uzmanlığına çevrildi. Belediyelerin baskıları, dijital faktörler var. Durum şu anda bizde de böyle. Özellikle sosyal medyanın ivme almasıyla geleneksel gazeteciliğin tirajları çok düştü ve kan kaybetmeye başladı. BİK ve belediyelerin desteği olmasa artık gazetecilik bitme noktasına gelmiştir. Sendikal anlamda bir söyleşi olmuştu, İzmir bu anlamda çok iyi ama Bursa’da bunu göremiyoruz. Daha çok dayısı olan bir şekilde ödenek almaya çalışıyor. Bizim gazetemizde 20 kişi çalışıyor ama site açan birisinin belediyede bir tanıdığı varsa ödenek alıyor. Siteye haber koymakla Bursa Yeni Dönem Gazetesi gibi gazete olunmuyor” dedi.

Burhan Kaya Gazeteci

“Vardığımız noktanın çözümü yok”

Kaya, basın sektörünün ve gazetelerin vardığı durumun bir çözümü olmadığını düşündüğünü söyleyerek, “Bir derdi olan gazeteciler belediyeler tarafından susturulmaya ya da işten çıkarılmaya çalışılıyor. Biz bunu yaşamak istemiyoruz. Gazeteci olmak benim çocukluk hayalimdi ama vardığımız noktanın çözümü de yok. Belediyelerden bahsetmek istiyorum. Belediyelerin verdiği bannerler gazeteleri kendine bağlıyor. Sadece internet muhabirlerimiz düzenli şekilde haber üretmeye çalışıyorlar. Bizim muhabirlerimizi daha çok basın toplantılarını gönderiyoruz ve oradan gelen haberleri değerlendiriyoruz. Bizde de bir tembellik başladı, işin kolayına kaçıyoruz. Gazetede gündem toplantıları yaptığımızda bunu gündeme getiriyoruz ama aynı şekilde devam ediyor” diye konuştu.

“Yerel kurumlarla yarışmıyoruz”

Yenigün Gazetesi İnternet Haber Sitesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Bilge Can Ünbal, yerel medya olarak yerel medya kurumlarıyla değil internet haber siteleriyle yarıştıklarını söyleyerek,  “Biz Yenigün Gazetesi’nde yol açmaya çalışıyoruz. 3 ana unsur var. İlki nitelik haber yapmak, ikincisi bunu kitlelere ulaştırmak ve üçüncüsü de bunu sürekli kılmak. İzmir’de aslında nitelikli haber yapılabiliyor. Ama maalesef yarıştığımız kurumlar yerel medya değil. 1 cümle ile haber yazanlarla, kadın cinayetinin haberini kadın fotoğrafıyla paylaşanlarla yarışıyoruz. Sürdürülebilir olmak aslında yerel basının en sıkıntı yaşadığı yer ve biz bunu yaşıyoruz. BİK’ten bir ödenek alıyoruz ama bu bir gazetenin dönmesi için yeterli değil. Dönse de yeterli değil çünkü bunu kabul edersek BİK’in çizdiği çerçevede kalacağız. Hala haberleri internetten okuyan İZTO bile internete ilan vermiyor. BİK aracılığıyla gazeteye ilan veriyor. Bunu sürdürülebilir kılmak için de bir şey yapmak lazım” dedi.

“İşleyen bir haber merkezine ihtiyacımız var”

Ünbal, dijital ve geleneksel medyanın karşılaştırmasını, şu şekilde yaptı:
“Yenigün Gazetesi’nin çok genç bir kadrosu var, yüzde 90’ı kadın çalışan, ofisimiz genel anlamda motivasyon yuvası haline geldi. 3 aktif muhabirimiz var ve bu arkadaşlar çoğunlukla hak odaklı, kent odaklı haberlerle ilgileniyorlar. Yenigün’ün 1’inci sayfası özel haberlerle dolu oluyor. ‘Geleneksel medyanın çok ayıbı vardı, dijital medyada bunu çözelim’ demiyoruz. Dahil olduğum gazetede aynı sorun vardı, gündem takibi geleneksel medyada çok güzel yapılırdı ama dijital medyada yapılamıyor. İşleyen bir haber merkezi oluşturmaya çalışıyoruz. Bu haber merkezi iyi, nitelikli haber üretecek ve bunu kitlelere ileteceğiz. Temel olarak bunun için çalışıyoruz.” 

“Tarihi sansüre tarihi tepki koyduk”

Yenigün Gazetesi’nin uğradığı sansürü anlatan Ünbal, “O dönemki matbaamız bizi sansürledi. BİK’in zorunlulukları var, gazetemizi basmamız lazım yoksa ceza yiyeceğiz. Mecburen farklı bir manşetle bastık. Ertesi gün tarihi bir şey yaşandı. Tarihi sansüre tarihi bir tepki konuldu. Başta İz Gazete olmak üzere birçok gazete bizim manşetimizi manşetlerine taşıyarak çıktı ve biz ulusal medyaya örnek olduk. Web sitesi sahibi arkadaşlar görüyordur, bizi Avrupa’nın birçok yerinden arkadaşlar da takip ediyor. Yerel medyanın dayanışması aslında bize bunu gösterdi. Sansürü sağlıyor ama dayanışmayı da sağlıyor” dedi.

“Kamu adına çalışırsak bizi desteklemek zorunda kalırlar”

Ünbal, gazetelerin kamu adına çalıştırdığı takdirde belediyelerin destek vermek zorunda kalacağını ifade ederek, “Belediyeler üzerinden bir eleştiri geldiği için söylüyorum. Bu aslında çok krizli bir durum çünkü belediye yönetimi CHP’de ama başkanlar, bürokratlar değişiyor. Bu onlar tarafından siyasetin gereği ama gazeteciler için de ‘bu haberler kim için yapılıyor’ gerçeği var. Patronlar için mi? Siyasetçiler için mi? Halk için mi? Biz kamu adına çalışırsak belediyeler bizi desteklemek zorunda kalacak çünkü haber niteliği var. Bence İzmir medyası olarak bunu da kendimize bir örnek olarak alabiliriz. 

“Siyasi angajmanı olan ilan alıyor”

Bursa Muhalif Genel Yayın Yönetmeni Ozan Kaplanoğlu, siyasi bağlantıları olanların 2 kişi gazete kurarak resmi aldığını belirterek, “Bursa gazeteciliğin en güçlü olduğu şehirlerden biridir. Bir kentte içerik üretmeyen, yalnızca 2 kişinin istihdam edildiği, kendi siyasi angajmanı gereği ilan alıp geçinmeye çalışan kurumlar olması çok ciddi bir sorundur. 1 belediye başkanının önünde 20 mikrofon 3 kamera var. Bu aslında ulusalda olduğu gibi yerelde de ciddi bir sorun olduğunu gösteriyor” diye konuştu.

“Geleneksel medya devam etmeli”

Geleneksel medyanın devam etmesi gerektiğini kaydeden Kaplanoğlu, “Bir gazetenin tek gelirinin reklam olması onun en büyük handikabı oluyor. Ne yapmak gerekiyor? Son dönemde daha kitle destekli gazeteler, Patreon gibi, bağış işi yerel gazeteler için de çok önemlidir. Bir gazete satmıyorsa bunun sebebi gerçekten içeriktir. Bu, ‘basılı gazete bitiyor’ söylemi aslında patronların işine kolayına kaçıyor olmasıdır. Biz internette bin tane haber giriyoruz bu da şu kadar okunuyor, bu da bize yetiyor anlayışı doğru değildir. ‘Söz uçar yazı kalır’ lafının ben arkasındayım. İnternetteki linki BTK kaldırıyor, senin bundan aylar sonra haberin oluyor ama gazete kalıyor. Ben şu an Bursa Basın Tarihi ile ilgili bir çalışma içerisinde yer aldım, 120 yıl önce Bursa’da çıkan gazete var. Ben geleneksel gazeteciliğin devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Ulusalda içerik üretmek biraz daha kolay ama yerelde böyle değil. Günde bin tane haberin girildiği bir kuruluşta ekonomi müdürü, politika müdürü, spor müdürü yok ama 100 tane spor haberi giriyor. 1 tane genel yayın yönetmeni var onun da tüm haberleri okuması mümkün değil. Burada mesele gazetelerin, gazetecilerin ve patronaj meselelerinin değerlendirilmesidir” dedi.

“Gazetecilerin gazetesine ihtiyaç var”

Kaplanoğlu, gazetecilerin gazetesine ihtiyaç olduğunu açıklayarak, şöyle konuştu:
“Bursa’da sendikalı 1 tane bile iş yeri yok. TGS’nin de Bursa’da 3-4 tane üyesi var çünkü inanılmaz bir sirkülasyon var. Bir gazetecinin iş yerinde 1 yıldan fazla çalışması mümkün değil. Bu da aslında meslek örgütlerine ve sendikalara olan güvenin zayıflığından kaynaklandığını düşünüyorum. Bursa’nın en eski gazetesinin televizyon kısmı kapatılacaktı, gazete de kapatılacaktı. Adam ‘bu gazete benim satmıyorum, kapatacağım’ dedi. Bu aslında bize, biraz daha gazetecilerin gazetesini ayakta tutmak, gazetecilerin gazetelerini oluşturmak gerektiğini gösteriyor.”

Muhabir: BATUHAN KAYA