Gizem TABAN/İZGAZETE- Türkiye’de temmuz ayının son haftasında başlayarak günlerce süren ve birçok ilde meydana orman yangınları, binlerce hektar alanın ve birçok canlı türünün yok olmasına neden oldu. Yangınlar; ormandan, tarım ve hayvancılığa, çevreden, gıdaya kadar birçok alana olumsuz yönde etki ederken felaketin politik boyutuyla ilgili de pek çok tartışma yaşandı. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Sekreteri Aykut Akdemir, Orman Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sabahattin Bilge, Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay, Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Tevfik Türk ve Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Toprak, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunurken yapılması gerekenlere dair de önerilerini aktardı.

‘ARKA PLANI OLABİLİR’

Yangın sürecine yönelik hükümete eleştirilerde bulunan TMMOB İKK Sekreteri Aykut Akdemir, yanan alanlarla ilgili maden arama ruhsatı ve yapılaşma iddialarına ilişkin de konuştu. Akdemir, “Teknolojinin olmadığı, uçağın olmadığı dönemlerde yangınlara çok daha müdahale edilirken bugün her şey elimizde olmasına rağmen yangın söndürme uçağımız yok. Yangınları söndürmek gibi bir dertleri olmadığını gördüğümüz için, ‘yanan alanlar ne olacak?’ sorusu akıllara geliyor. Yanan alanlarla ilgili ‘maden arama ruhsatı’ olduğuna dair iddialar var. Normalde orman mevzuatı buna izin vermiyor ancak hükümete yakın bir firmaysa bunun olma ihtimali var. Günlerce Orman Genel Müdürlüğü dışındaki kamu kurumları yangınlara müdahalede bulunmadı. Daha yangınlar devam ederken yürürlüğe giren kanun; kıyılar başta olmak üzere orman alanlarındaki yapılaşma tasarrufunu Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yetkisine bırakıyor. Bir yönetmek istememe durumu var. 19 yıllık bir iktidarla karşı karşıyayız. 19 yıllık bir devlet yönetme tecrübesi onları beceriksiz kılamaz. Burada başka bir neden var. Yangın söndürmeyle ilgili çok ciddi mücadele vermemelerinin bir arka planı olmalı” açıklamalarında bulundu.

‘ÖNCELİK DOĞAL YOLLAR OLMALI’

Orman Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sabahattin Bilge, yaptıkları araştırmaya göre orman yangınlarından; Adana, Mersin, Denizli, Isparta, Muğla ve Antalya’da yaklaşık 161 bin hektar alanın etkilendiğini ve bunun 133 bininin ormanlık alan olduğunu söyledi. Bilge, “Yanan alanların tamamı ağaçlandırılacak diye bir şey söz konusu değil. Öncelik, doğal yollardan gençleştirme olmalı. Örneğin, Kızılçam’ın yangından sonra kendiliğinden yenilenme özelliği var, üzerinde 5-6 yıllık kozalaklar biriktiriyor ve onların içinde de çimlenme yeteneğini kaybetmemiş tohumlar var. Bunlar yangından birkaç gün sonra açılır. Ormana hiç dokunmazsanız orası kendiliğinden yine saf kızılçam ormanı olur. Bunları terk ederken koruma altına alıp, özellikle gençleştirme yapılacak yerlerde kozalak dallarını homojen bir şekilde sahaya yaymanız lazım. Bu şekilde ormanı eski haline kavuşturabiliriz. Bu da zaman alacaktır. Ancak otluk ya da makilik saha ile yüksek ormanın bulunduğu sahanın karbon tutumu bir değil. Bu göz ardı edilmemeli. Kızılçam’a sarılmamız lazım” ifadelerini kullandı.

‘EYLEM PLANI HAZIRLANMALI’

Ulusal Yangın Eylem Planı’nın oluşturulması gerektiğini vurgulayan Bilge, “Aslında göstergeler, büyük yangınların olabileceğini ve bunların büyüyebileceğin söylüyordu. Bu, öngörülmeliydi. Bu öngörü yapılmadı ve maalesef elimizdeki güçlerin yetersiz olduğunu gördük. Şimdi biz diyoruz ki; bütün güçleriniz bir kontrol edin, küresel iklim krizi var, hazırlıklarınızı bunu göre yapın. Ulusal Yangın Eylem Planı hazırlayalım. Kiralamayla değil kamunun elinde olan bir hava aracı filosu oluşturulmalı. Ancak sadece hava araçlarıyla yangınının sönmediğinin de bilinmesi gerekiyor. Yer ekiplerinin güçlendirilmesi, kapasitelerinin artırılması lazım” diye konuştu.

‘ORMANSIZLAŞMA ARTIYOR’

Türkiye’nin rutubet ve sıcaklık ilişkileri bakımından kritik bir bölge olduğunun ve iklim krizinden giderek daha da etkileneceğinin altını çizen Bilge, “Türkiye’de orman alanı artmıyor deniyor. Neden artmıyor? Tahsis edilen alanlar geri kazanılacak mı? Tahsis edilen alan 748 bin hektar olmuş. Turizme ayrılıyor, RES’ler, HES’ler yapılıyor. Bu nedenle ormansızlaşma artıyor. Bunların büyük bölümü geri gelmeyecek. Buna müdahale etmek zorundayız” dedi.

‘EKOSİSTEM KAYBIMIZ VAR’

Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay ise, yangından kaynaklı risklere ve çevre kirliliğine dikkat çekti. Kınay, “Yaşadığımız her afette sadece görünene bakıyoruz. Sürece bütün olarak bakılması gerekiyor. Orman yangınlarda sadece yanan orman alanı miktarı değil ciddi bir ekosistem kaybımız var. Biz o ekosistemin yarattığı, tüm canlıların sağlıklı yaşayabilmesi için gerekli olan mekanizmadaki görevi de kaybettik. Çok büyük bir alandan bahsediyoruz. Bunun denge içerisinde yerine baktığımızda; önce, yangın sırasında oluşan çevresel kirlilik ve riskler var. Bunların canlılar üzerinde kısa ve uzun vadede etkisi var. Aynı zamanda o bölgelerde yanan tesisler, özellikle termik santralde kömürle ilgili süreçler de devreye girdi. Bir kısmı yandı, ki yanma riski de yüksekti. Bu tesisler ormanlık alanlarda yapıldığı sürece bu risk her zaman var. Onların getirdiği kükürt ve diğer gazlardan kaynaklı olarak sağlık sorunları, ani ölümlere yol açacak kadar ciddi etkiler var. Bunların içerisinde kanserojen etkisi olan gazlar da var. Bunların alana çökmesiyle beraber oluşacak etkiler de var. Bunun yanı sıra yanan alanlarla birlikte, çok ciddi bir yutak alan kaybımız var. Aynı zamanda su dengesini sağlayan, suyu koruyan, yağışı yönlendiren bir alanı ve toprağın kalitesini koruyan bir alanı kaybettik” açıklamalarında bulundu.

‘RANTA DAYALI BOZULMA’

Kınay ayrıca, “Doğanın kendini onarma süreci vardır ama atladığımız bir konu var; o da doğanın kendi içindeki doğal döngüsü. Bu döngüye insan olarak yaptığımız etkilerle biz bu döngüyü bozduk. Ülkemizde 20 yılı aşkın süredir yürütülen politikalarda doğal alanlarımız ranta dayalı bir bozulmaya uğradı. Bu da tahribatlara ve risklerin artmasına yol açtı. Türkiye’de orman yangınlarıyla kaybedilen miktarına bakıldığında çok ciddi bir oran var. Bu yangınlarda da yanan alan, son 10 yıldaki toplam yanan alanın çok üzerine çıktı. Ancak, orman alanlarında verilen izinlerle kaybedilen orman alanı miktarı yangınlarla kaybedilenin 4-5 katı bir alan” diye konuştu.

‘FİZİKSEL ZARAR BÜYÜK’

Orman yangınlarının, tarım ve hayvancılık alanlarına etkisine dair değerlendirmelerde bulunan Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Tevfik Türk, “Ormanların yanı sıra etrafında olan alanlar da fiziksel olarak zarar gördü. Özellikle zeytin ağaçlarının kuru ve yanıcı etkisi olması sebebiyle zeytin ağaçları çok fazla zarar gördü. İkincisi; arıcılık ve hayvansal faaliyetler zarar gördü. Arıcılık faaliyetinin olduğu yerlerde doğrudan kovanlar, arılar ve yaylalardaki koyun, keçi gibi özellikle küçükbaş hayvanlar zarar gördü. Ormanın oluşturduğu ekosistem, tarımsal üretimde kaliteyi sağlıyor. Yani bu zarar, ister istemez alt kesimlerdeki tarımsal faaliyetlere de etki ediyor. Tarımsal üretimde kaliteyi sağlamak için doğal yollarla ormanlaştırmak gerekiyor. Bütün bu alanlar içerisinde; tarımsal üretim, hayvancılık, bitkisel üretim, kırsal-kentsel yerleşim miktarının net olarak ortaya konması gerekiyor. Ve sonraki süreçte bunlarla ilgili bir eylem planının oluşturulması gerekiyor. Bu tür afetlerde kırsal bölgelerle ilgili bir eylem planımız yok. Bütüncül olarak düşünmeliyiz. Günlük kararlar değil, bir eylem planının hazırlanması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

‘GIDA GÜVENLİĞİ SAĞLANMALI’

Afet sürecindeki gıda güvenliğinin önemine dikkat çeken Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Toprak, “Afetlerde, insanlar bulundukları yerden uzaklaştırılmak durumunda kalıyorlar ve insanların beslenmesinin karşılanması gerekiyor. Ancak afetten etkilenen insanların beslenme alışkanlıklarını, neye alerjisi olduğunu, oraya getirilen ürünlerin sıcak-soğuk zincirinin kırılıp kırılmadığını bilmiyoruz. Eylem planlarının içerisinde mutlaka gıda güvenliği ilgili konuların yer alması ve gıda dağıtımının hijyenik koşullara uygun yapılması lazım. Bununla birlikte yangınlarda elektrik kesintileri gerçekleşiyor ve uzun sürekli elektrik kesintileri gıdalarda bozulmaya, dolayısıyla gıda zehirlenmesine yol açabiliyor. Bunlara dikkat etmek gerekiyor” dedi.