İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun suçlamalarda bulunduğu bilirkişi S.B. ile yapılan telefon görüşmesi nedeniyle 28 Ocak'ta gözaltına alınan gazeteciler Barış Pehlivan, Seda Selek ve Serhan Asker, emniyetteki işlemlerin tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edildi. 

Sadece bu ay 14 gazeteci tutuklandı

Gözaltı kararı gerek basın gerek ülke gündeminde tepki yaratırken 11 farklı gazeteci örgütünden konuya ilişkin bir açıklama geldi. Yapılan açıklamada, " Üç gazetecinin aynı anda gözaltına alınması, sadece bir operasyon değil, bir baskı dalgasıdır. Bugün gazeteciler, mesleğimizin asli görevi olan sorgulamayı yaparken her an bir soruşturma ya da gözaltı tehdidiyle karşı karşıyalar. Sadece bu ay 14 gazeteci tutuklanmıştır. Bu, sadece basın için değil, bütün halk için bir tehdit ve faciadır. Basın özgürlüğü, yalnızca gazetecilerin hakkı değil, tüm halkın hakkıdır. Bu mücadele, sadece meslektaşlarımızı değil, hepimizi ilgilendiriyor" ifadeleri yer aldı.

Ne denli tehdit altında olduğunun göstergesi

Açıklamanın tamamı şu şekilde:

Tanju Özcan'dan suç duyurusu: Grand Kartal Otel yangını nedeniyle savcılığa başvurdu Tanju Özcan'dan suç duyurusu: Grand Kartal Otel yangını nedeniyle savcılığa başvurdu

"Uzunca bir süredir yargı organlarının bir baskı aracına dönüştürülerek basının sesinin kesilmeye çalışıldığını endişeyle takip ediyoruz. Sadece halkın haber alma hakkı elinden alınmıyor, düşünce ve ifade özgürlüğü de yok ediliyor. Bir basın toplantısını haber yapan gazetecilere soruşturma açılıyor, bu yetmezmiş gibi bir röportajı nedeniyle Barış Pehlivan, Serhan Asker ve Seda Selek için gözaltı kararları veriliyor. Sadece bir “haber” nedeniyle verilen bu kararlar, Türkiye'de Anayasal güvence altındaki basın özgürlüğünün ne denli tehdit altında olduğunun açık bir göstergesidir.

Sadece bir operasyon değil

Üç gazetecinin aynı anda gözaltına alınması, sadece bir operasyon değil, bir baskı dalgasıdır.

Bugün gazeteciler, mesleğimizin asli görevi olan sorgulamayı yaparken her an bir soruşturma ya da gözaltı tehdidiyle karşı karşıyalar. Sadece bu ay 14 gazeteci tutuklanmıştır. Bu, sadece basın için değil, bütün halk için bir tehdit ve faciadır.

Bugün siyaset kurumu, iktidar ve ne yazık ki yargı kurumları basın ve ifade özgürlüğünün yanında yer almak yerine gazetecilere yönelik bir tehdit aracı, bir sindirme mekanizması olarak işlev görmektedir. Bir demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi için gazetecilerin özgür olması gerekmektedir. Eğer gazeteciler kendi işlerini korkusuzca yapamazsa, bu, sadece onların değil, bütün halkın kaybı olur. Gazetecilik, halkın haber alma hakkının da savunulmasıdır. Bu yüzden, gazetecilere uygulanan baskılara karşı hep birlikte dur demek, basın özgürlüğünü savunmak hepimizin sorumluluğudur.

Yalnızca gazetecilerin değil, tüm halkın hakkı

Türkiye’de basın özgürlüğü, her geçen gün biraz daha yok ediliyorsa, bu, bir halkın kendi haklarından ve özgürlüklerinden daha fazla kaybetmesidir. Her gözaltı, her susturulmuş ses, demokrasinin bir parçasının yok olması demektir.

Basın özgürlüğü, yalnızca gazetecilerin hakkı değil, tüm halkın hakkıdır. Bu mücadele, sadece meslektaşlarımızı değil, hepimizi ilgilendiriyor.

Meslektaşlarımızın gözaltına alınmasını kabul etmiyoruz, bir an önce serbest bırakılmalarını istiyoruz.
Gazetecileri susturamazsınız, Gazetecilik Suç Değildir!"

Açıklamaya imza atan konsey, dernek ve sendikalar şu şekilde:

Basın Konseyi
Çağdaş Gazeteciler Derneği
Diplomasi Muhabirleri Derneği
DİSK Basın-İş
Ekonomi Muhabirleri Derneği
Haber-Sen
Gazeteciler Cemiyeti
İzmir Gazeteciler Cemiyeti
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği
Parlamento Muhabirleri Derneği
Türkiye Gazeteciler Sendikası

Muhabir: DUYGU BAKKALOĞLU