Türkiye, Paris İklim Anlaşması çerçevesinde hazırlanan İklim Kanunu Teklifi ile iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik önemli bir adım atmayı amaçlıyor. Ancak, teklifin içeriği, çeşitli çevre ve sivil toplum kuruluşları tarafından ciddi şekilde eleştiriliyor.

İklim Kanunu Teklifi meclis’te: Karaburun Sivil İnisiyatifi'nden sert tepki

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) görüşülmeye başlanan İklim Kanunu Teklifi, 4 maddesinin onaylanmasının ardından 15 Nisan’da diğer maddelerin görüşülmesine devam edilecek. 2015 yılında imzalanan Paris İklim Anlaşması doğrultusunda hazırlanan yasa, 2021 yılında başlayan çalışmaların sonucunda 20 maddelik bir teklif olarak sunuldu. Ancak, çevre savunucuları, teklifin iklim değişikliğiyle mücadelede somut adımlar içermediğini ve bilimsel gerçeklikten uzak olduğunu savunuyor.

Karaburun Sivil İnisiyatif'ten sert eleştiriler

Karaburun Sivil İnisiyatif, İklim Kanunu Teklifi’nin içeriğine dair ağır eleştirilerde bulundu. İnisiyatif, teklifi “içinde bilim, toplum ve doğa olmayan bir teklif” olarak nitelendirerek, kömür, petrol ve gaz tüketimine dair kısıtlamaların bulunmadığını belirtti. Ayrıca, teklifin Avrupa’ya yapılacak ihracatlarda olası engelleri aşmayı hedefleyen bir karbon piyasası düzenlemesi sunduğunu iddia etti. İnisiyatif, “İklim Kanunu’na karşı durmak, milletvekillerinin sorumluluğudur” diyerek, Meclis’teki tüm siyasi parti milletvekillerinin eksiksiz katılım göstermeleri ve itirazlarını toplumsallaştırmaları gerektiğini ifade etti.

Karaburun Sivil İnisiyatif’ten konu ile ilgili yapılan açıklamada;

“..TBMM’de görüşülmeye başlayan İklim Kanunun teklifinin 4 maddesi onaylandı. 15 Nisan’da diğer maddelerin görüşülmesi ve oylanmasına devam edilecek.
Uzmanlar, iklim değişikliği ile mücadeleye dair somut düzenlemeler veya ara hedefler içermeyen metnin, bu haliyle bir iklim kanunu olarak okunamayacağını belirtiyor.

İzmir'de deprem meydana geldi İzmir'de deprem meydana geldi
  • İçinde bilim olmayan, toplum olmayan, doğa olmayan bir teklif iklim kanunu olabilir mi?
  • Kömür, petrol ve gaz tüketimine kısıtlama getirmeyen, hatta teşvik eden, asfalt ve beton politikalara ömür katan bir teklif iklim kanunu olabilir mi?
  • Asıl amacının Avrupa’ya yapılacak olan ihracatta olası engelleri kağıt üzerinde aşmak için karbon piyasasını düzenlemeyi hedef alan bir teklifle iklim korunabilir mi?
  • Bilimsel gerçekliği yok sayarak iklimi değiştirenlerin maddi çıkarını sürdüren, iklim değişikliğinden kâr etmesini amaçlayan bir kanun, iklim kanunu olabilir mi?

İklim Kanunu teklifi TBMM’den geçmemeli

Millet vekilleri iklim değiştirme suçuna ortak olmamalı. TBMM boykot etmek, meclis salonunu terk etmek çözüme katkı sağlamayacaktır. İklim Kanunu teklifine karşı; Meclis genel kuruluna siyasi parti milletvekillerinin eksiksiz katılarak oy kullanmaları, seçmenlerini örgütlemeleri, itirazları toplumsallaştırmaları esas olmalı..

Bu kanun ile nelerin amaçlandığı ve bizleri neleri beklediğinin ayırdına varmak çok önemli. Bu maddelere karşı duranları, kanuna hayır diyenleri ötekileştirerek, anlamayarak, susturarak, bilim dışı göstererek ya da oynanan oyunu algılamadan taraf olmak kaygı verici. Kanun içeriğine bilim, çevre, yaşam adına katkı koyarak yön vermeğe çalışmak da olası değil. Paris İklim Anlaşması ve buradan hareketle gündeme gelen İklim Kanunu küresel sermayenin kurallarını ve hedeflerini belirleyen bir metin olarak dizayn edilecek. Konuyu başından beri takip eden ve karşı duranlarca, eldeki tüm belgelerle içeriğinin net olarak bilindiği bu anlaşma için bir kölelik anlaşması deniliyor.

Şimdiye kadar tarımdan, hayvancılığa, sulak alanların korunmasından ,toprağa, zeytinlere, orman ve sağlıklı gıdaya, doğa, ekoloji, insan ve yaşam alanlarına kadar tüm değerlerin korunması adına çalışanların karşısında durularak, doğayı ve insanı sömüren yatırımların önü açılarak, yaşam hakkı gözetilmeden eko kırım suçlarının işlendiği gerçeği ile yüz yüzeyiz.

Paris İklim Anlaşmasının onaylanması sonrası toplu kuş, tavuk, inek, arı ölümleri, buğday ve orman yangınları artış gösterdi. Sera gazı miktarı açısından insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın ölçüsü olarak karşımıza çıkarılmak istenen Karbon Ayak İzinin hedefi, tüm insanların ve canlıların hareketini kontrol altına almak. Oysa ki karbon olmadan yaşam olmaz.. Karbon Ayak İzi, birçok canlı ölümlerini de beraberinde getirecek küresel bir tuzak olarak önümüzde duruyor...

İklim Kanunu için, küresel sermaye ve oyun kurucularının gücüyle dikte ettirilen nice sorunların yaşatılacağı bir pranga benzetmesi yapılıyor. Küresel ısınmanın sonucunda meydana gelen sorunları kılıf olarak kullanarak, bunun üzerine sermaye ve "insan" eliyle, planlarıyla doğa üzerinde uyguladıkları ve uygulayacakları oyuna verdikleri "iklim değişikliği" adı ile yine bir korku ortamı oluşturulmaya çalışılıyor. Yaşatılacak sorunlara da sözde ''çözüm önerileri' ile yine karşımızdalar.

Bu kanun ile hayvancılık ve tarım da olumsuz bir süreç başlayacak

İklim Kanunu teklifine karşı; Meclis genel kuruluna siyasi parti milletvekillerinin eksiksiz katılarak oy kullanmaları, seçmenlerini örgütlemeleri, itirazları toplumsallaştırmaları esas olmalı.. İklim Kanunu ile hayvancılık ve tarım da olumsuz bir süreç başlayacak. Daha şimdiden Konya Karaman'da 4 merkezde büyükbaş hayvancılığın yasaklandığı, Burdur Kızılkaya Belediyesince çiftçi, köylü ve halkın sebze, meyve dikmesi ve su kullanmasının yasaklandığı haberlerini alıyoruz. Avrupa ve Türkiye' de yapay gıda, böcek ve et faaliyetlerinin devam ettiğini ve bu çalışmaların halkın sağlıklı gıdaya erişimini etkilediğini ve bu piyasanın genişletilmeye çalışıldığını biliyoruz.

Bize süreç her şeyi öğretecek

Bu kanunla seyahatten, alışverişe, su kullanımı kısıtlamalarına ve karbon vergisine kadar pek çok sorunun bizleri beklediği belirtiliyor. İnsan, hayvan ,tarım, yaşam, doğa ve ekoloji adına pek çok sorunun yaşanacağı dahası bundan sonra ortaya çıkabilecek hastalıklara toptan "iklim değişikliği" hastalığı denileceği ve yeni bir aşılama biçiminin hastalıkları önleme adına gündeme geleceği de belirtiliyor. Geçmişten ne öğrendik, bu gün ne yapıyoruz, neyi ne kadar algıladık ve ileride bizlerin karşısına çıkarılacaklar ne olacak, ne kadar ilgili ve bilgiliyiz? Bize süreç her şeyi öğretecek...” denildi.

Muhabir: CEM TİBET DEMİREZER