5.İzmir Kitap Fuarı kitapseverlerin yoğun ilgisiyle devam ediyor. Arkeolog Elif Koparal ve tarihçi Erman Gören’in katılımıyla Batı Anadolu’nun arkeolojik verileri ve kent tarihi konuları masaya yatırıldı. Yazar söyleşileri kapsamında 11 yaşındaki Mira Gangaç’ın “İonialılar kimlerdi? Onlara İyonyalı diyen kim ve neden böyle demiş? Sorusu ile etkinliğin en özel anı yaşandı. Tarihçi Erman Gören sorunun basit ama çok katmanlı olduğunu belirtti. Gören, bu soruyu: “İon” adının kökeni hala bir muamma. Antik coğrafyada bu adlandırmalar çoğu zaman dışsal ve ideolojikti” diye yanıtladı.
İyonya algısı ve politik arkeoloji
İonia’nın günümüzde zannedildiği gibi yekpare ya da politik bir birlik olmadığını hatırlatan Gören, “Bugünkü İonya anlatıları, 5. yüzyıl sonrası tarihçiliğin filtresinden geçmiştir” dedi. Bir başka soru üzerine ise Mavi Anadoluculuk gibi ideolojik yaklaşımların bilimsel arkeolojiyle değil devlet inşa süreçleriyle ilişkili olduğunu söyledi.
Ege’den yükselen sentez
Bu dönemi karanlık çağ olarak adlandırmanın arkeolojik verilerin yetersizliği olarak tanımlayan Arkeolog Elif Koparan arkeolojik kalıntıların göçten ziyade kültürel hareketliliğe işaret ettiğini belirtti. Koparan, kentlerin kuruluş öykülerinin de sadece göç ile değil yerel dinamiklerle birlikte okumak gerektiğini hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü:
Mitostan logosa geçiş mi?
“Yıllardır akademide “Mitos’tan Logos’a geçiş” olarak ezberlenen kavram, aslında çok daha katmanlı bir dönüşümün parçasıydı. Bu süreç birkaç büyük filozofun “bir anda aydınlanması değil”; iktisadi dönüşümler, gündelik yaşam dinamikleri ve kültürel alışverişlerle harmanlanmış bir fikri fışkırmasıydı. İonya Mezopotamya’dan Hindistan’a kadar uzanan bilgelikleri sentezleyen ve sonra da bu yoğunluğu bir basınçla fışkırtan bir coğrafyadır”