İzlanda‘da aralarında Başbakan Katrín Jakobsdóttir’in de bulunduğu on binlerce kadın iş bırakacak.
Katılımcıları arasında balıkçılık sektörü çalışanları, öğretmenler, hemşireler ve Başbakan’ın da bulunduğu kadın grevinin, ülkede süregelen cinsiyete dayalı ücret eşitsizliğine ve cinsel şiddete dikkat çekmek için toplumu durma noktasına getirmesi planlanıyor.
Eylem, ülkede yarım asırdır yapılan ilk “kadın grevi” olma özelliği taşıyor. 1975 yılında İzlandalı kadınların yüzde 90’ı “kvennafrí” (kadınlar izin günü) kapsamında çalışmayı reddetmiş, ve bu grev çalışma hayatında önemli değişimlere yol açmıştı. Ancak bazıları 1975 grevine de katılmış olan yarınki grevin organizatörleri, kadın emeğine değer verilmesi yönündeki temel talebin 48 yıl geçmesine rağmen hala karşılanmadığını söyledi.
Kazanımlar yeterli değil
Cinsiyet eşitliği konusunda küresel bir lider olarak kabul edilmesine ve 2023 Dünya Ekonomik Forumu‘nun küresel cinsiyet uçurumu sıralamasında üst üste 14. kez zirvede yer almasına rağmen, İzlandalı kadınlar bazı mesleklerde hala erkeklerden yüzde 21 daha az kazanıyor ve kadınların yüzde 40’ından fazlası cinsiyete dayalı veya cinsel şiddete maruz kalıyor.
Grev organizatörleri ayrıca temizlik ve bakıcılık gibi geleneksel olarak kadınlarla özdeşleştirilen işlere gereken değerin verilmediğini ve bu işlere düşük ücret ödenmeye devam edildiğini belirtti.
Kadınların yüzde 40’ı şiddete maruz kalıyor
Organizatörlerinden biri olan, İzlanda Kamu Çalışanları Federasyonu BSRB‘nin iletişim direktörü Freyja Steingrímsdóttir, “Bizden bahsediliyor, İzlanda’dan bahsediliyor, sanki bir eşitlik cennetiymiş gibi… Ancak bir eşitlik cennetinde yüzde 21’lik bir ücret farkı ve yaşamları boyunca cinsiyete dayalı ya da cinsel şiddete maruz kalan kadınların oranı yüzde 40 olmamalıdır. Dünyanın dört bir yanındaki kadınlar bunun için çabalamıyor. Küresel bir itibara sahip olan İzlanda’nın ‘bu beklentileri karşıladığından emin olmak’ gibi bir sorumluluğu var.” dedi.
1975’teki ilk kadın grevinden bu yana başka kadın grevleri de yapılmış olsa da yarınki eylem, ilk tam günlük grev olma özelliği taşıyor. “Kallar?u ?etta jafnrétti?” (Siz buna eşitlik mi diyorsunuz?) sloganıyla yola çıkan grev, tabandan gelen bir hareketin ürünü ve yaklaşık 40 farklı örgüt tarafından planlandı. Organizatörler, İzlanda genelinde kadınlara “topluma katkılarının önemini göstermek için” yarın ev işleri de dahil olmak üzere ücretli ya da ücretsiz hiçbir iş yapmamaları çağrısında bulundu.
Başbakan’dan çağrı
Reykjavik kent merkezindeki toplu etkinliğe en az 25 bin kişinin katılması ve çok daha fazlasının da ülke çapında düzenlenecek 10 etkinliğe katılması bekleniyor.
Greve katılımını duyuran Başbakan Jakobsdóttir, başbakanlık ofisinin çalışmayı durdurmasını beklediğini söyledi. Jakobsdóttir, “Her şeyden önce İzlandalı kadınlarla dayanışma içinde olduğumu gösteriyorum” dedi.
1975 yılındaki grevden farklı olarak yarınki eylem kadınların yanı sıra ikili cinsiyete sahip olmayan kişilerin katılımını da önemsiyor. Steingrímsdóttir, “Bunu yapıyoruz çünkü hepimiz aynı sistemle mücadele ediyoruz, hepimiz ataerkinin etkisi altındayız, bu yüzden mücadelemizi birleştirmemiz gerektiğini düşündük.” diye konuştu.
İlk kadın grevinde ne olmuştu?
1975 İzlanda Kadın Grevi, ülkede tarihi bir toplumsal eylem ve feminizm hareketinin önemli bir dönüm noktası olmuştu. 24 Ekim 1975 tarihinde yapılan ve Kadın Derneği’nin (Kvenfélagasamband Íslendinga) örgütlediği grev, İzlanda’da kadın haklarının ve eşitliğin vurgulanmasının bir yolu olarak gerçekleştirildi.
Greve katılan İzlandalı kadınlar, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ücret eşitsizliğine ve kadınların iş hayatında temsil edilmeyişine dikkat çekmek için iş yerlerinden evlere kadar her yerde eyleme yaptı; işyerlerinde, okullarda ve evlerde çalışmayı reddetti.
1975 İzlanda Kadın Grevi, ülkedeki kadın haklarına yönelik reformların hızlanmasına katkı sağladı. Grevden beş yıl sonra, 1980’de , Vigdís Finnbogadóttir “dünyanın ilk demokratik olarak seçilen kadın başkanı” oldu.