Yiğit Sütcü- İz Gazete’nin sorularını yanıtlayan İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, yargıda yaşanan olumsuz durumlara dikkat ekti. Alsancak’ta yaşanan ve 2 vatandaşımızın elektrik akımına kapılarak hayatını kaybettiği olayın davasında baronun müdahil olma talebinin reddedildiğini belirten Yılmaz, bu yönde kararlarla sıklıkla karşılaştıklarını belirtti.
Son 10 yıldır taleplerimiz sıklıkla reddediliyor
Yılmaz, mahkemeye neden böyle bir talepte bulundunuz yönündeki soruyu “Avukatlık kanununun 76 ve 95’inci maddeleri gereği, hukukun üstünlüğünü savunma ve güçlendirme görevi barolara verilmiştir, ifadesi bulunur. Biz kamusal alanda gerek ceza gerekse de hukuk davalarında yer alarak, pek çok zaman müdahale taleplerinde bulunduk. Son 10 yıl öncesi bu taleplerimiz kabul edilirken, son 10 yılda sıklıkla red kararı verildiğini görüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Soma, Amasra ve şimdi de Alsancak
Daha önce Soma gibi davalarda da müdahil olma taleplerinin reddedildiğini belirten Yılmaz, “Kamuoyu önünde gerçekleşen davalarda, baronun sürece dahil olması ve yitirilen canların ailelerinin yanında olmasının önüne geçilmeye çalışılıyor. Bunun anlamı bizce çok açık. Baroların davaların seyrini değiştirecek yapabileceklerini bildikleri için, ve buna ek olarak mahkeme heyetinin rahat hareket edebilmesi için bizim taleplerimiz reddediliyor. Bence bu durum hukuka da yasaya da aykırı. Bu kararları doğru bulmuyoruz.” şeklinde konuştu.
Adil yargılama yapmak istemezseniz, baroyu da istemezsiniz
Red kararlarının nedeninin sorulması üzerine Yılmaz, “Adil bir yargılama hakkını istemiyor iseniz, gerek suçluların bulunmasını istemiyorsanız, yüzeysel incelemeler yapmak isterseniz, baroyu orada istemezsiniz. Baronun varlığı bu şartlarda sizi rahatsız eder.” dedi.
Talimat alanlar mı var?
Yargıda talimat alan yargı mensupları olduğu iddiaları da sorulan Sefa Yılmaz, “Bunu çok kısa önce Dilruba davasında gördük. Tüm bu talimat iddialarına kimse çıkıp da bir şey demedi. Telefonla talimat alan savcı ve hakimlerin olduğu iddia ediliyor. Bunlar bizim kucağımıza da geliyor. Bizler yargının tarafsızlığı ve hukukun üstünlüğü derken tam da bundan bahsediyoruz. Biz talimat aldığı iddia edilen hakim ve savcının da hakkını koruyoruz. Bu sebeple süreçlerin içinde yer almalıyız.” şeklinde yanıt verdi.
Kadının, çocuğun, doğanın sesi çıkar mı?
Hukukun üstünlüğünün adil yargılama ile birlikte anılmasının önemini belirten Yılmaz, “Aksi taktirde, kadının, çocuğun, doğanın sesi çıkar mı? Baroları davaya katmamanın sonucu bu olur. Bu sistematik bir durum. Ancak biz her zama olduğu gibi, her şeye rağmen mücadeleye devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.