İzmir Barosu Merkez Binası önünde 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü kapsamında gerçekleştirilen açıklamada hayvanlara yönelik meydana gelen şiddet olaylarının yanı sıra Hayvanları Koruma Kanunu'nda yapılan değişikliklere dikkat çekildi. Bu kapsamda 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nun 6. maddesinin altını çizen Baro Başkanı Av. Sefa Yılmaz, “Yaşam hakkına tamamen aykırı olan bu yasa düzenlemesine iptali yönündeki Anayasaya Mahkemesinde görülen davanın bir an önce sonuçlanmasını ve özellikle 5199 sayılı yasanın 6. maddesindeki değişikliğine ilişkin yürütmenin durdurulması yönündeki irademizi de yineliyoruz.” şeklinde konuştu.
Daha fazla katliam yaşanmasın
İzmir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Üyesi Av. Aylin Aras Öztürk ise “Yine bir 4 Ekim’de bir aradayız. Bu kez, diğer 4 Ekimlerden farklı olarak daha da öfkeliyiz. Üzgünüz. Hayvanları yasalardan, siyasi iktidardan, insanlardan koruyamadığımız bir süreçteyiz” diyerek başladığı sözlerine bundan önceki 4 Ekimlere gönderme yaparak, önceden “5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununun 6. maddesinin uygulanması için mücadele ediyorduk. Şimdi ise uzun zamandır sokakta yaşayan hayvanlar üzerinden yürütülen nefret politikaları nedeniyle değişikliğe uğrayan yasanın maddelerinin iptali ve uygulanmaması için mücadele ediyoruz. 2012 yılından beri, sokakta yaşayan hayvanları yok etmeyi defalarca deneyen, yurttaşın sesine kulak vermeyen iktidar, tüm itirazlara rağmen 2 Ağustos’ta adına Hayvanları Koruma Kanunu dedikleri ama başta köpekler olmak üzere sokakta yaşayan hayvanların hapsini ve katlini öngören yasa değişikliklerini meclisten geçirdi. Hayvanların hapsedilmesi ve belirli bir süre sonunda yuvalandırılamayan hayvanların öldürülmesi, yasaklı ırkların öldürülmesi bir çözüm değil katliamdır. Bu yöntemler bu ülkede geçmişte denendi ve büyük bir utanç yaşandı. Buna rağmen hayvan popülasyonu kontrol altına alınamadı. TBMM araştırma komisyonunda da önerildiği gibi çözüm yalnızca kısırlaştırmaydı. Görevini yapmayan, sokakta yaşayan hayvanların rehabilitesine, kısırlaştırılmasına, aşılatılmasına harcanması gereken bütçeyi başka yerlere kullanan belediyeler ve bu durumu denetlemeyen kamu görevlileri yüzünden, bugün sokakta yaşayan hayvanların ötanazi yoluyla öldürülmesinin, ölüm kampı olan barınaklara hapsedilmesinin yasal yolu açıldı. Bu değişiklikler açık bir şekilde Anayasa’ya, mevzuata aykırı olduğu gibi birlikte yaşam kültürümüze de aykırıdır. Bizler, tüm türlerin hak ve özgürlüklerinin var olduğunu biliyoruz. İzmir Barosu olarak bugün burada öncelikle Anayasa Mahkemesi'nin üyelerine sesleniyoruz: Yasanın neden iptal edilmesi gerektiğine dair hukuki görüşümüzü bilginize sunduk. Açık bir şekilde Anayasa’ya aykırı olan bu yasa maddelerini daha fazla katliam yaşanmadan derhal iptal edin” ifadelerinde bulundu.
Av turizmi adı altında izin verilen vahşete son verilmeli
“Yaşamdan yana tavır alın, öldüren değil yaşatan yasalar yapın” diyerek sözlerine devam eden Öztürk,” Dünya yalnızca insanlara ait değil, bizler dünyanın hakimi değiliz. Hayvanları düşmanlaştıran ve şiddeti teşvik eden söylemlerinizden derhal vazgeçin. Hayvanların aşılanıp, kısırlaştırılıp ve yerinde yaşatılmasını öngören Hayvanları Koruma Kanunu’nun 6. Maddesine geri dönün ve bu maddeyi uygulatın. Hayvanlara karşı işlenen suçların cezalarını arttırın, muhakeme şartını kaldırın, türlü işkencelerle hayvanları katleden canilerin caydırıcı cezalar almasını sağlayan yasalar yapın ki, sokaklarda hem hayvanlar hem biz insanlar rahatça dolaşalım. Barınakların yalnızca tedavi ve rehabilitasyon merkezleri olarak kullanılmasını sağlayacak düzenlemeler getirin. Barınakları yeterli tıbbi imkanlara kavuşturup vaka yerinde acil müdahale yapabilecek nitelikte ambulans hizmeti sunmalarını, barınaklara bilinçli ve nitelikli personel istihdam edilmesini sağlayın.Tüm tür hayvanların hak ve özgürlüklerini koruyun, tüm hayvanlara karşı işlenen suçlarda sivil toplum kuruluşlarının ve baroların davalara katılma hakkını tanıyın. Hayvanları mal statüsünden çıkarın, üretiminin ve ticaretinin önüne geçin ve hayvan popülasyonunun artmasında en büyük etken olan üretim çiftliklerini derhal kapatın ve yasaklayın. Av turizmi adı altında izin verilen vahşete derhal son verin. Av ihalelerini iptal edin, nesli tükenmekte olan hayvanları koruma altına alın. Hayvanları doğal yaşam alanlarından koparan sirkleri, hayvanat bahçelerini, akvaryumları ve yunus parklarını, deney merkezlerini kapatın, hayvanlar üzerinde yapılan deneyleri derhal yasaklayın. Ve bu kurallara uymayanlara cezalar getirin. Örgün eğitim müfredatına hayvan hakları dersi ekleyin. Çocuklara hayvan sevgisi ve hayvan hakları bilincini arttıracak programlar geliştirin. Tüm topluma hayvanlarla bir arada yaşamayı öğreten, sosyal bilinci arttıran, hayvanların da en az insanlar kadar sokağın sahibi olduklarını kabul eden anlayışı besleyecek sosyal ve pedagojik çalışmalar yapılmasını sağlayan düzenlemeler yapın” açıklamalarında bulundu.
Hayvanları Koruma Günü'nü kutlamıyoruz
Son olarak hayvanların insanlar tarafından katledildiği bir dünyada Hayvanları Koruma Günü'nü kutlamıyoruz diyen Öztürk sözlerine şu şekilde devam etti; “Yasalardan kaynaklanan yükümlülüklerinizi yerine getirin. Hayvanların hak ve özgürlüklerini ihlal edenlere gerekli yaptırımları uygulayın, şiddetin artmasına sebebiyet veren eylem ve kararlarınızdan vazgeçin. Hayvanlara karşı işlenen suçlarda cezasızlık politikalarını terk edin, 5199 sayılı kanunda düzenlenen cezaları uygulayın. Belediyelere sesleniyoruz: daha önce uygulamadığınız 5199 sayılı yasa için yargılanmadınız. Anayasa Mahkemesi'nde yasa değişikliğinin iptali görüşmeleri devam ettiği gibi yasanın uygulama yönetmeliği de henüz çıkmadı. Şu an fiziki şartlarınızın bu yasayı uygulayacak nitelikte olmadığını, fiili olarak imkansız olduğunu biliyoruz. Bu nedenle yürürlükte olan yönetmelik kapsamında kısıtlı olan bütçenizi, sokakta yaşayan canların sağlığını göz önünde bulundurularak kısırlaştırma ve aşılama işlemlerinin kolay ve hızlıca uygulanmasına, hayvanların kısırlaştırma ve rehabilitesi için gerekli olan geçici bakımevlerinin uygun hijyen koşullarına getirilmesine ve sonrasında yönetmelik kapsamında canların sokaklardaki yerine geri bırakılmasına harcayın. İzmir Barosu olarak, türler arası eşitliğin ve adaletin olmadığı, hayvanların insan çıkarları için sömürüldüğü ve insanlar tarafından katledildiği bir dünyada Hayvanları Koruma Günü'nü kutlamıyoruz. Yasa dışı uygulamaların tümünün takipçisi olacağımızı, fiili şartları olmadığı halde sokakta yaşayan köpekleri toplayan, uygunsuz barınaklarda hapseden, kısırlaştırmadan sonra yerine bırakmayan, barınak koşullarını iyileştirmeyen, bu uygulamaları yapanlar ve teşvik edenler hakkına gerekli her türlü hukuki girişimde bulunacağımızı, tür ayırt etmeden tüm hayvanlar için sürdürdüğümüz mücadelemizden, yaşamdan ve yaşatmaktan yana olan tavrımızdan asla vazgeçmeyeceğimizi, kamuoyuna duyuruyoruz. Ve hep söylediğimiz gibi; Yaşam alanlarını gasp ettiğimiz hayvanlar, yalnız ve savunmasız değildir!”