İzmir Barosu Atatürk Lisesi’nde 90 öğretmenden 60’ının yerinin değiştirilmesine tepki gösterdi. Uygulamayı bir “tasfiye girişimi” diye değerlendire İzmir Barosu’nun açıklamasında öğretmenlerin, hiçbir somut gerekçe gösterilmeksizin görevlerinden alınması kabul edilemeyeceği vurgulandı. Açıklamada “Bu keyfî uygulamalar; liyakatı yok saymakta, eğitimi siyasal baskı altına almakta ve gençlerin sesini kısmayı amaçlamaktadır.” denildi.
İzmir Atatürk Lisesi’nde 90 öğretmenden 60’ının norm fazlası olarak kadro dışı bırakıldığı öğrenilirken, duruma öğretmenler, veliler ve öğrenciler tepki gösterdi.
İzmir Atatürk Lisesi öğrenci ve mezunları bildiri yayımladı. İzmir Atatürk Lisesi, yüksek başarısının yanında bir kültüre sahip olduğu ve okulun 130 yıllık tarihi hatırlatılan bildiride “Okulumuzda görev süresinin sonlandığına karar verilen, sınava tabi tutularak buraya gelme hakkı kazanan bu 60 seçkin öğretmenimizin tayin istedikleri diğer proje okullarında da görev almalarının önüne geçilmiştir. Şu anda öğretmenlerimizin durumu belirsizdir. Biz, İzmir Atatürk Lisesi öğrenci ve mezunları olarak bu kararın adil ve şeffaf bir şekilde yeniden gözden geçirilmesini talep ediyoruz” denildi.
İstanbul’da bugün Kadıköy Anadolu Lisesi ve Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi öğrenci ve mezunları da öğretmenlerinin kadro dışı bırakılmasına karşı protesto eylemleri gerçekleştirdi.
“Açık bir tasfiye girişimidir”
İzmir Barosu ise konuya ilişkin “Öğretmenime dokunma!” başlıklı bir açıklama yaptı.
Açıklamada proje okullarında görev yapan öğretmenlerin, hiçbir somut gerekçe gösterilmeksizin görevlerinden alınması kabul edilemeyeceği vurgulandı. Uygulamanın bir tasfiye girişimi ve keyfî olarak değerlendirildiği açıklamada şu ifadeler yer verildi:
“Kamuoyunda “proje okulları” olarak anılan Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarının açıklanmasıyla okullarda görev yapan 20 binden fazla öğretmen kadro dışı bırakılarak sürgün edildi. Proje okullarında görev yapan, deneyimli ve öğrencilerinin sevgisini kazanmış öğretmenlerin, hiçbir somut gerekçe gösterilmeksizin görevlerinden alınması kabul edilemez. Bu uygulama; liyakatı, eğitim hakkını ve kamu vicdanını hiçe sayan açık bir tasfiye girişimidir. Bu keyfî uygulamalar; liyakatı yok saymakta, eğitimi siyasal baskı altına almakta ve gençlerin sesini kısmayı amaçlamaktadır.”
Laik, bilimsel ve özgür eğitimin savunulduğu açıklamada “Eğitimle aydınlanacak bir nesli gölgelemeye kalkmak, bu ülkenin yarınını karartmaktır. Öğretmeni cezalandırarak, öğrenciyi susturarak, okulları sindirerek bir gelecek kurulamayacağını biliyoruz. Gençlerin barışçıl itirazlarını ve öğretmenlerine sahip çıkan duruşlarını yürekten destekliyoruz.” denildi.
“Aklı özgür bırakmazsanız topyekûn toplumu susturmuş olursunuz”
Konunun takipçisi olacağını duyuran İzmir Barosu’nun açıklamasında öğrenci ve öğretmenlerin yanında yer aldıkları vurgulandı:
“Eğitim, bir milletin kendi aklıyla var olabilmesidir. O aklı özgür bırakmazsanız, yalnızca çocukları değil, topyekûn toplumu susturmuş olursunuz. Eğitim, iktidarın değil toplumun geleceğidir. Ve o gelecek; özgür düşünen bireylerle, liyakatli öğretmenlerle, laik ve demokratik bir zeminde inşa edilir. İzmir Barosu olarak bu sürecin takipçisiyiz. Öğrencilerin ve öğretmenlerin yanındayız. Çünkü biz biliyoruz: Laik ve özgür eğitim, herkes için adil bir yarının teminatıdır.”