Batuhan KAYA/İz Gazete– İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi Kasım Ayı Olağan Toplantısı 5. Oturumu gerçekleştirildi. Toplantıya, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay başkanlık etti. Toplantıda Buca, Bornova, Konak, Gaziemir ve Kemalpaşa Belediyelerinin 2025 yılı bütçeleri oybirliğiyle onaylandı.
Meclis’te İstanbul Sözleşmesiyle ilgili konuşan AKP'li Meclis Üyesi Burçin Kevser Sevil, “Politik bir İstanbul Sözleşmesi üzerinden burada bir konuşma yapılması maalesef ki kadınların şiddete uğramasını engellemiyor.” dedi. CHP’li Yağmur Yurdakul Özkan ise “Biz bu konuda geriye gidiyoruz. Bizim daha fazla kadın kaybedecek, insan kaybedecek halimiz kalmadı.” diye karşılık verdi.
İZTARIM’a 96 milyon liralık rüçhan hakkı
Toplantıda, İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden İZTARIM A.Ş.’nin 96 milyon 787 bin 817 lira 6 kuruşluk rüçhan hakkının kullanılarak sermaye artışına gitmesi, oybirliğiyle kabul edildi.
İlgili gündem maddesi şöyle:
“6. Belediyemizin iştiraki olan İZTARIM A.Ş'nin 21.11.2024 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında alınan karar doğrultusunda Büyükşehir Belediyemizin, İZTARIM A.Ş içerisindeki sermaye payının korunabilmesi için, sermaye artırımından belediyemiz payına düşen (%96,7878...'sine tekabül eden) 96.787.817,06TL.' lik rüçhan hakkının kullanılarak sermaye artışına iştirak edilmesi hususunun görüşülmesi. (Mali Hizmetler Dai.Bşk.E.2291404)”
İstanbul Sözleşmesi tartışması
Toplantıda maddelerin oylanmasının ardından gündem dışı konuşmalar kısmında söz alan AKP'li Meclis Üyesi Burçin Kevser Sevil, İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili konuştu.
Sevil, “Politik bir İstanbul Sözleşmesi üzerinden burada bir konuşma yapılması maalesef ki kadınların şiddete uğramasını engellemiyor. Ben tekrar kadını hakları ve statüsü noktasında burada olduğumuzu, siyasal sosyal haklarımızla varlığımızı sürdürdüğümü ortak bir dil oluşturarak mücadele edeceğimizi söylemek istiyorum.” dedi.
Sevil’e yanıt veren CHP’li Meclis Üyesi Yağmur Yurdakul Özkan ise, şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye, o dönemde İstanbul Sözleşmesinin imzalanması için öncü ülkelerdendi. Zira o zaman yapılsın diye özel çaba harcamış devletiz. Şu an neden bu kadar çekinikliğini anlamıyorum ben. 6284 ile İstanbul Sözleşmesi arasında farklar var. İstanbul Sözleşmesi cinsiyet eşitliğine dayanıyordu. Tam bu eşitliği sağlayabilecek olan şey. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin burada önemi sonunda şiddete çıkmayacak bir eğitim düzeyi oluşturulması. Mesela mağdurun şiddet görmesi durumunda tazminat ödenmesiyle ilgili bir zorunluluk getiriliyordu fakat şu an imzacı olmadığımız için bunu da uygulayamıyoruz. 6284 derin bir aile vurgusu yapıyor ancak ev içi şiddet yalnızca aile içinde olmak zorunda değil.
Elbette kadınlar, erkekler birlikte hareket etmeli ancak burada önemli olan devletin, toplumun kadının arkasında olması. Biz bu konuda geriye gidiyoruz. Bizim daha fazla kadın kaybedecek, insan kaybedecek halimiz kalmadı.”