Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Adıyaman’da İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Nikah Salonu ve Çok Amaçlı Salonların Temel Atma Töreni’ne katıldı. Özel, burada yaptığı konuşmada, “Değerli Adıyamanlılar, hepinizi Cumhuriyet Halk Partisi ailesi adına, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu siyasi partinin Genel Başkanı olarak Türkiye’nin bu en büyük ailesi adına sevgi ve saygıyla kucaklıyorum, selamlıyorum. Türkiye tarihinin en tarifsiz acılarından birinin ikinci yıldönümünde, genel başkan yardımcılarımızla, milletvekillerimizle, Parti Meclisi üyelerimizle, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımızla, İzmirimizin tüm ilçe belediye başkanları ile birlikte bugün Adıyaman’da sizlerle birlikteyiz. Deprem gerçekleştiğinde İstanbul’daydım. Karayolu ile Ankara’ya gidip orada grubumuzun deprem bölgesine intikalini birkaç saat içinde koordine edip, ardından o gece geç saatlerde, gece yarısına doğru önce Malatya’ya vardım. Ardından sabahın ilk ışıklarıyla felaketin büyüklüğünü daha doğru idrak ettim” dedi.
Özel, şöyle devam etti: “Doğanşehir üzerinden başlayarak, Kahramanmaraş’tan Hatay’a, daha sonra Adıyaman’a bütün deprem bölgesini beş gün içinde gezdim. 130’a yakın milletvekilimizle 45 gün süreyle aralıksız, ardından değişimli nöbetlerle üç ay süreyle hep deprem bölgesinde olduk. Deprem bölgesi illerinde tek milletvekili olan arkadaşlarımızın yükü hepimizden ağırdı. Adıyaman’da Abdurrahman Tutdere’nin, Malatya’da Veli Ağbaba’nın, Kahramanmaraş’ta Ali Öztunç’un yanında en az 10’ar, 15’er milletvekiliyle ve çok sayıda yöneticiyle bulunmaya, bütün belediyelerimizi bölgede acıları önce paylaşmak, hızla sarmak ve kendi illerinden dayanışma duyguları ile yollanan yardımları en acil şekilde insanlara ulaştırmak için hep birlikte çaba sarf ettik. Öncelikle o gün peşi peşine yaşanan iki depremde hayatını kaybeden, resmi rakamlarla 53 bin 537 canımızı rahmetle anıyorum. Biliyorum ki burada beni dinleyenlerden bazılarının birinci derece yakınlarından birden çok, hiç olmayanın mutlaka ikinci derece yakınında deprem şehidi var. Ailelerinde tek başına kalmış olan, büyük bir acıyı yaşayan, sırtlayan değerli Adıyamanlılar var. Ben hepinize başsağlığı diliyorum. Kayıplarınız için bir kez daha Allah’tan gani gani rahmet diliyorum. Bir daha böyle büyük acıların yaşanmamasını temenni ediyorum.”
Tarihin affetmeyeceği bir hata
“Tabii böyle büyük bir acıyı bir daha yaşamamak için hepimize çok önemli görevler düşüyor. Bugün ülkeyi yöneten iktidar partisinin 21 yıl boyunca deprem olana kadar 3 trilyon dolar vergi topladığını, 21 yılda 40 milyar dolar da deprem vergisi tahsil ettiğini, 8 kez imar affı çıkarıp buradan ise 26 milyar lira sadece imar aflarından gelir elde ettiğini ancak kentlerin depreme dirençli hale getirilmesi noktasında toplanan vergileri amacına uygun kullanmadığını mutlaka hatırlatmak gerekiyor. Vatandaşın deprem gecesi enkaz altında kalmaması için kamu görevini yapmadığı için depremde hayatını kaybeden her bir candan, evini deprem sırasında ya da sonrasında hasarlı binalar için ‘yıkılması gerekli’ raporu verilerek kaybeden bütün vatandaşlarımızın maddi kayıplarından bir bütün olarak Türkiye Cumhuriyeti devleti ve o güne kadar iki ay değil, iki yıl değil, 21 yıl iktidar olduğu için de Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti doğrudan mesuldür. Bunu açık açık söylemek lazım. Ben burada gündelik siyasi konuşmalara hiç girmeyeceğim. bugünün siyasi tartışmalarına değinmeyeceğim. Ama hem Sayın Erdoğan’ın bazı ifadeleri var. Hem bazı rakamlar var. Hem de birlikte yapmamız gereken işler, bugünlerden almamız gereken dersler var. Bunlara da değinmekten geri durmayacağım. Özellikle iktidarın depreme hazırlıkta olduğu gibi deprem anından itibaren arama, kurtarma çalışmalarında da büyük bir zaaf gösterdiğini ben en çok Hatay ile birlikte Adıyaman’da duydum. Daha bugün havaalanından itibaren pek çoğu da kadın olan Adıyamanlı hemşerileriniz kolumu tutup, karşıma geçip ‘Üç gün bu Adıyaman’ın durumunu Türkiye’den gizlediler. Üç gün bizi unuttular’ dedi. Esasen Hatay’da da burada da söylenen konu, her an savaşa hazır, ülkeyi kurtarmaya hazır, afete hazır, enkaz kaldırmaya hazır, gücü, kuvveti yerinde, kumanyası hazır, komutanı başında ordumuzun üç gün süreyle kışlada tutulması. İmdada yetişebilecek haldeyken, bir emirle imdada yetişmesi, enkaz başına ulaşması gerekirken, bunun yapılmaması. İlk günlerde enkaz başına sadece birer, ikişer jandarma konularak enkaz başında sadece güvenlik sağlarmış gibi bir pozisyon tutulması ve ancak üçüncü günden sonra ordunun sahaya çıkması tarihin affetmeyeceği bir hatadır. Bunu ikinci yılında bir kez daha hatırlamak lazım.”
Erdoğan'a çağrı
“Mücbir sebep meselesi maalesef… Van depreminden sonra doğru bir şekilde 5 yıl 7 ay uygulandı. Burada 22 ay oldu. Her üç ayda bir bitiyor. Yalvar, yakar uzatıyorlar. ‘31 Mayıs son’ diyorlar. Ayrıca daralttılar; 2,5 milyon yıllık ciro sınırı getirdiler. Kapsam daraldı, sıkıntı büyük. Yarın burada olacak Sayın Erdoğan’a sesleniyorum. Bakın bu mücbir sebebi, bu kısıtlamaları kaldırın. Bu mücbir sebebi hiç olmazsa iki yıl daha uzatın. Çünkü burada konteynerde tost yapıp, satıp evine ekmek götürmeye çalışan, karşıda çorap satıp çocuğunu büyütmeye çalışan esnaftan vergi istemeyin, beyanname istemeyin. Vergi isteseniz zaten ödeyebilecek hali yok, icralık edeceksiniz. Ayıp üstüne ayıp, acı üstüne bir acı daha yaşatacaksınız. Erdoğan’a deprem bölgesinden ikinci samimi çağrım: 99’da Ecevit hükümeti, deprem bölgesindeki belediyelerin devletten aldığı ödeneklerden kesinti yapmamaya ve üç katına çıkarmaya karar vermiş, bunu Resmi Gazete’de yayımlanmıştı. Bakın bizim Adıyaman Belediyemiz var. Bizim deprem bölgesinde sınırlı sayıda belediyemiz var. Ama geri kalan belediyelerin pek çoğu sizde. Ama bu artışı yapın. Buralarda belediye hizmeti kadar önemli ve kıymetli bir hizmet yok.”
Zor kararları birlikte alalım
“Üçüncü çağrım; Sayın Erdoğan ile yüz yüze yaptığımız iki görüşmede yaptığım bir uyarı vardı. Dedim ki, ‘Sayın Erdoğan, Sayın Cumhurbaşkanı depremi yaşadık, gördük, biliyoruz. 99’u yaşadık, 2023’ü yaşadık. Şimdi ya İstanbul’da bir büyük yıkım, ya Ege’de ya bir başka yerde. Bugün değilse yarın, yarın değilse gelecek ay, gelecek ay değilse gelecek yıl. Ama geliyor. Yeterli hazırlıklar yok. Bu işe ciddi ve siyaset üstü yaklaşmak lazım.’ Dedim ki, ‘Size öneriyorum. Bir Deprem Bakanlığı kurun. Deprem ve Doğal Afetlere Hazırlık Bakanlığı kurun. Bunun başına hepimizin ‘Tamam, oldu, doğrusu budur’ denecek liyakatte, kabiliyette, yetkinlikte birini atayın. Yetmez, dönün Meclis’teki bütün partilerden, grubu bulunan siyasi partilerden; DEM’den, CHP’den, İYİ Parti’den bugünkü adı artık Yeni Yol oldu, Yeni Yol Partisi’nden; yani Saadet’ten, DEVA’dan, Gelecek’ten birer bakan yardımcısı isteyin. Siz de AK Parti’den bir bakan yardımcısı verin. Başımızda kimsenin tartışmayacağı bir bakan, altında sorumlulukları eşit paylaşan, elini taşın altına sokan partiler olsun. Zor kararları birlikte alalım. Doğru kararları birlikte alalım. Bu işin bütçesini birlikte yaratalım. Dünyadan parayı birlikte bulalım ama insanlarımızı her gece ölüme yatırmayalım. Şu Adıyaman’da bir tanesi Adıyaman milletvekiliydi kardeşi Kemal, benim Eczacı Odası Başkanı can arkadaşımdı. Hemen Valiliğin yakınında bir apartmanda 28 kişi öldü. Bir kardeş AK Partiliydi, bir kardeşin gönlü CHP’deydi. Bu deprem parti ayırmıyor. Bu deprem Kürt’e, Türk’e bakmıyor. Bu depremde insanların hangi mezhepten, hangi etnisiteden olduğu değil, hepsi canımız, hepsi kanımız. ‘Gel, bunu yap’ dedim. Bugüne kadar yapmadı.”
Çok ağır cevaplar vereceğim
“‘CHP’li belediyeler, deprem bölgesine el uzatmadı, taş üstüne taş koymadılar. Deprem bölgesine yardım yollamadılar’ diyor. Bu vicdansızlık, bu insafsızlık. Bakın, 9 bin 600 aracımız deprem bölgesinde görev yaptı. 28 bin 500 personelle buralardaydık. 11 ildeydik. 7 bin 200 TIR, 4 uçak, 6 gemi, 155 mobil mutfak, 163 ikram aracı, 18 mobil fırın, 3 milyon battaniye dağıttık. 266 bin ısıtıcı, 50 bin çadır, bin 810 konteyner. Sadece Adıyaman’da. Sayın Erdoğan, bir daha çıkıp ‘CHP’li belediyeler deprem bölgesinde ne yaptı’ dersen gerçekten ben bu günün şartlarına uygun, zaten siyasete girmiyorum, sadece deprem konuşuyorum ama gerçekten çok ağır cevaplar vereceğim. Adıyaman’ın gözünün içine baka baka soruyorum. Yarın Adıyamanlıların gözünün içine bak ve ‘Bunları CHP yaptı mı yapmadı mı’ diye sor. 873 aracımız gelmiş buraya. Bin 818 personel. 834 insani yardım taşıyan kamyon, TIR Adıyaman’a gelmiş. 10 mobil mutfak kurmuşuz. 10 ikram aracı. 343 bin 494 battaniye, 31 bin 363 ısıtıcı, 2 bin 593 çadır, 195 konteyner, 207 bir partide, bin 100 bir partide jeneratör, 181 mobil tuvalet ve duş, 402 bin 793 hijyen paketi gelmiş Adıyaman’a. Sor Adıyamanlılara. ‘Bunlar geldi mi’ diye. Meydana sor, de ki ‘Abdurrahman Tutdere’nin elinden çadır alanlar, battaniye alanlar, ısıtıcı alanlar el kaldırsın’ de. Buraya kurulan mobil mutfaktan Aydın Büyükşehir ilk geldi. Sonra Mersin Büyükşehir geldi. Mutfak kurdular.”