İzmir Kadın Meclisi, 2025 yılının ilk toplantısını Alsancak’taki Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirerek, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları mücadelesine güçlü bir mesaj verdi. Toplantıya katılan kadınlar, 2025’i “Aile Yılı” ilan eden hükümet politikalarına karşı, “6284 yılını başlatıyoruz” diyerek, kadınların haklarının savunulmasına olan kararlılıklarını bir kez daha dile getirdiler.

Toplantının başında kadınlar, hukuki ve toplumsal haklar için ortak hareket etme konusunda güçlü bir duruş sergileyerek, “Biz yazdık, biz uygulatacağız” şeklinde ifadelerle toplumsal değişimin öncüsü olma iradesini gösterdiler. Kadınların serbest kürsüde söz alarak, çözüm önerilerini paylaştığı toplantıda, aile içi şiddetle mücadele, kadın cinayetleri ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi önemli gündem maddeleri tartışıldı. Katılımcılar, birlikte güçlü bir ses çıkararak, kadın hakları mücadelesinde atılan bu önemli adımın, toplumda önemli bir etki yaratacağını vurguladılar.

"Hükümet politikaları kadınları eve kapatmaya yönelik"

İzmir Kadın Meclisi Temsilcisi Tülin Osmanoğulları, toplantının ardından İz Gazete’ye yaptığı açıklamada, 2025 yılının “Kadın Mücadelesi Yılı” olarak ilan edilmesinin nedenlerini detaylandırarak şu ifadeleri kullandı:

“Bugün, bizler burada, 2025’in sadece ‘Aile Yılı’ olarak ilan edilmesine karşı duruyoruz. Geçtiğimiz yılın başında, hükümetin getirdiği aile politikalarının, kadınları eve kapatmaya ve erkekleri güçlendirmeye yönelik olduğunu söyledik. Bu politikaların, kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri ve çocuk cinayetlerini artıracağına dair uyarılar yaptık. Ne yazık ki, bu konuda haklı çıktık. Artık hükümetin ‘Aile Yılı’ dediği bu dönemi, bizler 6284 sayılı kanunun korunması ve güçlendirilmesi için ‘Kadın Yılı’ olarak başlatıyoruz. Kadın hakları için, toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadelemiz kararlılıkla devam edecek. Aile içindeki şiddetin artmasına, kadınların ekonomik ve toplumsal açıdan daha da geriye gitmesine sebep olacak bu politikalara karşı çıkıyoruz. Bu, sadece kadınların sorunu değil, toplumun tamamının sorunudur. Kadınların gücünü ve haklarını savunmak, sadece kadınları değil, toplumu da daha adil ve eşit bir hale getirecektir. Aile içinde kadınları güçlendirmeyen, sadece ‘aileyi koruma’ adına kadını yok sayan bu politikaların, toplumsal şiddeti artıracağı aşikardır.

Cinsiyet eşitliği mücadelesi ön planda

Osmanoğulları, eğitim sisteminde cinsiyetçi bir tutum izlendiğini belirterek şunları söyledi:

"Okul öncesi eğitimden tarikatların eğitim sistemine dahil edilmesine kadar pek çok konuda da ciddi kaygılarımız var. Bu politikaların eğitimdeki cinsiyetçi yaklaşımı pekiştirdiğini ve çocuklarımızı eşitsiz bir dünyaya hazırladığını düşünüyoruz. Aile politikalarını dayatanların, aynı zamanda okullarda cinsiyet rollerini pekiştiren, kadınların rolünü sınırlayan ve cinsiyetçi bir eğitim sistemini dayatan politikalarına karşı da güçlü bir duruş sergiliyoruz. Bunun yanı sıra, bu toplantıda aldığımız kararlar, kadınların güçlenmesini, özgürleşmesini ve haklarının güvence altına alınmasını hedeflemektedir. Kadınlar olarak, birlikte hareket etme kararlılığımızı bir kez daha gösterdik. Bizler, kendi haklarımızı savunmak ve başkalarının haklarına da sahip çıkmak için buradayız. İzmir Kadın Meclisi, bu mücadeleyi her alanda sürdürecektir. Kadınların ve çocukların daha güvende, daha eşit bir yaşam sürmeleri için kararlılıkla çalışacağız.”

Osmanoğulları, kadınların toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları mücadelesinin her zaman ön planda olduğunu belirterek, “Bu mücadele sadece 2025 yılı için değil, tüm bir yaşam için sürecektir. Kadın yılı, kadın mücadelesi yılı olarak bu yolculuk devam edecek” diyerek sözlerini sonlandırdı.

TOSBİ'de sanayi sektörüne özel panel: Verimlilik stratejileri konuşuldu TOSBİ'de sanayi sektörüne özel panel: Verimlilik stratejileri konuşuldu

Kadınlar, 2025 yılına dair mücadelenin sadece bir politika karşıtlığı değil, aynı zamanda kadınların daha özgür, eşit ve güvenli bir yaşam hakkı için devam edeceğini belirttiler. Bu toplantı, İzmir Kadın Meclisi’nin toplumsal değişim adına attığı cesur bir adım olarak hafızalara kazındı.

Muhabir: SEMRA İĞTAÇ