Yiğit SÜTCÜ – İzmir Okul Yemeği Koalisyonu, öğrencilerin yemek hakkını savunan bir basın açıklaması yaptı. Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde yapılan açıklamasını Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Ömer Ulaş Kırım okudu. Açıklamada çocukların beslenme ihtiyacın öneminin altı çizildi.
İzmir Okul Yemeği Koalisyonu İzmir Şube Yönetim Kurulu adına Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Ömer Ulaş Kırım tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Beslenme, her bireyin sağlıklı gelişimi ve yaşam kalitesi için temel bir gereksinimdir. Başta çocuklar olmak üzere, yeterli ve dengeli beslenmek herkes için temel bir insan hakkıdır. Çocukların sağlıklı bir şekilde büyüyebilmeleri için bu hakkın sağlanması gerekmektedir. Ancak ne yazık ki, ülkemiz de dâhil olmak üzere çok sayıda ülkede hala birçok çocuk yoksulluk sebebiyle yetersiz beslenme ve açlıkla mücadele etmektedir.
Yetersiz beslenme bireyin gereksinim duyduğu besin öğelerinin (protein, enerji, vitamin ve mineraller) yeterli miktarda veya dengeli bir şekilde alınamaması sonucu ortaya çıkan bir durumu ifade eder. Ayrıca, temiz ve içilebilir suya erişememe ve açlık, çocukların üzerinde fiziksel, zihinsel ve ruhsal olarak olumsuz etkilere neden olmaktadır. Yapılan çalışmalar, yetersiz ve dengesiz beslenen öğrencilerin dikkat sürelerinin kısaldığını, algılamalarının azaldığını, öğrenmede güçlük ve davranış bozuklukları yaşadıklarını, okul devamsızlık sürelerinin uzadığını ve okul başarılarında azalma olduğunu ortaya koymaktadır. Ülkemiz ekonomi ve işgücü piyasasındaki daralma, sosyal politikalardaki kısıtlamalar nedeniyle ortaya çıkan gelir dağılımındaki eşitsizlikler, yoksulluk, işsizlik, yüksek enflasyon, gıda kalitesizliği ve güvencesizliği neticesinde birçok aile için sağlıklı ve besin değeri yüksek gıdalara erişim zorlaşmıştır. Yüksek enflasyon sebebiyle son yıllarda her üründe olduğu gibi gıda fiyatları da katlanarak artmıştır.“
“5 öğrenciden birisi aç kalıyor“
“Şubat 2023'te başlatılan anaokullarına besin desteği hizmetinin dahi ekonomik koşullar gerekçe gösterilerek deprem bölgesi haricinde geri çekildiği görülmektedir. Açıklanan her veri ve son açıklanan PISA 2022 raporu artık nitelikli eğitimi, eğitimde eşitliği dahi konuşamadığımızın açık kanıtıdır. Bu rapora göre; ülkemizde en az 5 öğrenciden biri haftada en az bir kere parası olmadığı için yemek yiyememektedir. Türkiye 37 OECD ülkesi arasında yüzde 19,2 ile 30 günde haftada en az bir kez yiyecek parası olmadığı için yemek yiyemeyen öğrenci oranının en yüksek olduğu ülkedir.
Bir gıda krizi içinde olduğumuz, toplumun geniş kesimlerinin sağlıklı beslenme açısından ciddi sorunlar yaşadığı ve bu sorunun mevcut şartlar bu şekilde devam ederse daha da kötüye gideceği bilinmelidir. Gıda krizi çocukların sağlıklı büyüme ve gelişme hakkının bir ihlali olarak görülmelidir. Açlık, gizli açlık, yoksulluk, güvencesizlik çocukların eğitim görmesine engel olmamalı, çocuklar okulda aç kalmamalıdır. Eğitim kurumları çocuklara eğitim ve sağlıklı beslenme imkânını bir arada sunmalıdır. Çocuklara iyi bir hayat sağlamak siyasal iktidar, muhalefet ve tüm toplumsal kurumlar için kamusal bir görevdir; ancak her yurttaş için de ahlaki bir sorumluluktur. Ücretsiz okul yemeği; salgın sonrasında her geçen gün artan yoksulluk ve geçtiğimiz yıl yaşanan deprem felaketiyle birlikte ülkemizin en temel, en acil gündemlerinden biri haline gelmiş durumdadır. Okul yemeği tüm öğrenciler için tartışmasız en temel hak iken ve okul yemeği uygulamasının genişleyerek süreceği açıklamalarına rağmen gerekli adımlar atılmamış; verilen sözler tutulmamıştır.“
“Besleyici bir öğün, içilebilir su“
“Tüm bunlardan dolayı, siyasi iktidar üzerinde baskı oluşturmak ve okullarda bir öğün ücretsiz yemek ve içilebilir su verilmesini sağlamak amacıyla 2 Mart 2024 tarihinde Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu kuruldu. İlk olarak pilot illerde uygulanmaya başlanan il koalisyonları zaman içerisinde etkinliklerini diğer illere de yayarak şu anda Edirne, Adana, Antalya, Bolu, Ankara, İstanbul, İzmir, Trabzon, Hatay, Van, Denizli ve Batman’da çalışmalarını yürütmektedir.
Bu mücadele yalnızca çocuğu aç uyumasın diye kendisi aç uyuyan, çocuğu okulda aç kaldığı için kahrolan annelerin değil, açlık sınırı altında maaşlar için günde 12 saat kapitalizmin ve sömürünün çarklarında bütün benliği elinden alınan babaların değil, sırf idealleri için ve mücadeleci ruhlarına rağmen gerici politikalara hizmet etmek zorunda bırakılan, eğitim sisteminde her gün zorlanan, KPSS’de torpile adam kayırma soru çalarak haksız yerleştirmelere göğüs geren öğretmenlerin değil. Bu mücadele sağlıklı, başarılı, laik ve demokratik bir eğitim sistemi ve toplum hasreti çeken her birimizin mücadelesidir.
Bu mücadele vergilerle bizleri sömüren, yoksullukla ve insanlık dışı şartlarda hayatta kalmaya zorlanan bizlerin, asırlık okullarımızın bahçelerini kiralayarak temel değerlerimizi hiçe sayan bu anlayışa karşı çetelere, inşaat firmalarına, otoyol ve havalimanı kartellerine, damatlara ve yandaşlara aktarılan her bir liranın hesabını sormak isteyen bizlerin mücadelesidir.
Her zaman olduğu gibi bugün burada İzmir’in ve Türkiye’nin meslek odaları, sivil toplum kuruluşları ve demokratik kitle örgütleri olarak sağlıklı ve başarılı nesilleri, laik demokratik ve bilim ışığında eğitimi, insan haklarını, yoksulluktan aç yatan, aç çalışan ve aç yaşayan halkımızın haklarını savunmaktan vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Taleplerimiz karşılanana kadar, okullarımızda çocuklarımıza temiz içilebilir suyun ve bir öğün sağlıklı, besleyici öğünün devlet tarafından karşılandığını görene kadar mücadelemizi yükselterek devam edeceğiz.“
“Mücadeleye devam edeceğiz“
“Unutulmamalıdır ki bizler hiçbir haksızlık karşısında susmayan, korkmayan ve sindirilemeyen; gücünü bilimden, teknikten ve insan hakları mücadelesinden alan kurumlar olarak haklı taleplerimizden vazgeçmeyi hiçbir zaman düşünmeyeceğiz.
Vakit kaybetmeksizin MEB tarafından okul yemeği programı uygulamaya konulmalı, 96 ülkenin katılımcı olduğu Uluslararası Okul Yemeği Koalisyonuna imzacı olunmalıdır. Çocuklar bugünümüz ve yarınımızdır. Karar alıcılar, kamu yöneticileri bu bilinçle hareket etmeli, sorumluluğunun gereğini yapmalı, kamu kaynakları, bütçe çocukların üstün yararı için kullanılmalıdır. Unutulmamalıdır ki; Türkiye kendi çocuklarını doyurabilecek, sağlıklı yetiştirebilecek her türlü kaynağa sahiptir. Yanındaki arkadaşının beslenme çantasına bakmadan, cebindeki harçlığı hesaplamadan yalnızca derslerine odaklanan mutlu ve sağlıklı çocuklar için tüm meslek odalarını, tüm sivil toplum kuruluşlarını, tüm demokratik kitle örgütlerini ve İzmirli yurttaşlarımızı İzmir Okul Yemeği Koalisyonuna desteğe, birlikte hareket etmeye davet ediyoruz.”