İzmir Sağlık Platformu 3 Ocak 2025 tarihinde İzmir Tabip Odası Prof. Dr. Orhan Süren Konferans Salonunda bir araya gelerek Aile Hekimleri Eziyet Yönetmeliğine karşı 6-10 Ocak tarihlerinde yapılacak olan iş bırakma eylemiyle ilgili basın toplantısı yaptı.

İş bırakma eylemi 6-10 Ocak tarihleri arasında

İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Nuri Seha şu açıklamalarda bulundu:

“Uzun zamandır bir mücadelenin içindeyiz. Biz halkın nitelikli ulaşılabilir ücretsiz bir sağlık hizmeti alması noktasında, bir sosyal devletin gereği olarak böyle bir hizmetin sunulması noktasında, yeni yönetmelikte ortaya çıkan sıkıntılı durumlara karşı bir söz söylemeye mücadele etmeye başladık. 1 Kasım 2024 tarihinde yürürlüğe giren bizim eziyet yönetmeliği olarak ifade ettiğimiz Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğine karşı bir mücadele sürdürüyoruz. Bu yönetmelikte, bir formülle bizim emeğimizin gasp edildiği halkın sağlık hakkına müdahale edildiği bir süreci yaşıyoruz. Ve bunu yönetmelik çıkmadan önce aldığımız bilgiler nedeniyle biz eylemlerimize basın açıklamalarımıza başlamıştık. Bir miting yaptık Ankara’da. Sonra üç günlük bir iş bırakma eylemi yaptık. Sonra beş günlük iş bırakma eylemi yaptık. Biz her seferinde aynı noktadayız. Halkın sağlığı için ve kendi haklarımızı korumak için mücadelemizi sürdürüyoruz. Yalnız söylediklerimiz duyulmadı, görülmedi, bakılmadı. Bizler o yüzden tekrardan hem kendi haklarımız korumak, hem de halkın sağlık hakkını korumak adına önümüzdeki hafta 6-10 Ocak tarihleri arasında yine iş bırakma eylemini yapıyoruz.

Biz bunu uydurmadık

Aslında ismi iş bırakmak olsa da biz aslında görevimizin başında olacağız. Koruyucu sağlık hizmetleri bizim görevimiz ve biz halkın sağlığını korumak ve kendi haklarımızı korumak adına bir hafta boyunca aslında çok yüksek tempoda çalışacağız halkımıza kendimizi anlatacağız. İdarecilerin, kamu yönetiminin bizi duyması için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Biz ne kadar söylesek de yanlışları ifade etsek de söylemlerimizle ilgili aslında, idareciler tarafından farklı konular tekrar gündeme getiriliyor. bizlerin söylediklerimiz net bir yönetmelik var, yönetmeliğin maddeleri içinde formüller var bu formüllerde evet akıllı ilaç kullanımını sağlamak adı altında yazdığımız ağrı kesici antibiyotik ve mide ilaçlarından dolayı bu formüle göre maaşımızdan hak edişlerimizden para kesilecektir. Bu biz söylemiyoruz formül de yazıyor. Altı ayda bir aile sağlığı merkezine gelmeyen vatandaştan dolayı bizim hak edişimizden kesilecek. Biz bunu uydurmadık bu formülde yazıyor. Yediden fazla hastaneye giden vatandaşlıktan dolayı hekimin ve aile sağlığı çalışanlarının merkezinde çalışan ebe-hemşire arkadaşlarının geliri de bir azalma olacaktır. Bunu biz söylemiyoruz, bunu yönetmelikteki formül yani son dönemde evet bizim söylediklerimizin gerçeği yansıtmadığı ile ilgili bir ifade kullanılıyor. Ama biz bu ifadeyi sadece bakanlığın yayınlamış olduğu yönetmelik üzerinden yapıyoruz. Başka bir yerden alıp fikrimizmiş gibi söylüyorlar. Bunlar yazıyor, biz bunlara karşı çıkıyoruz. Bugün bir çok kuruluş merkezi düzeyde de bir çok kuruluş, sendika ve dernek bu mücadelenin içinde. İzmir’de de İzmir sağlık platformu olarak bu mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz. Bizim halka ve hastalara kendimizi anlatma sürecimiz devam edecek.

"Halkın sağlığını, kendi hakkımızı önemsiyoruz"

Bugün bir ayrı basın metni ortak basın metni hazırlamadık bütün kuruluşların bir bu mücadelenin içinde olan sendikaların derneklerin sözlerini kendilerinin dile getirmesini istedik. Bizler bu konuda mücadeleyi sürdürürken gelecekle ilgili kaygılarınızı dile getirmiştik. Yönetmelik çıkacak dedik, çıktı bizi sıkıntıya sokan halkın sağlığını tehlikeye atacak maddeleri vardı. Bir süre sonra baktık Millet Meclisinde raporlar ücretli olsun, mesai dışında bilim dışı alternatif tıp adıyla nitelendirilen kupa, sülük gibi organize işler ücret olarak yapılabilsin dendi, ondan bir süre sonra çıktılar hastane entegrasyonunu sağlayacağız dediler. Birinci, ikinci basamak arasında randevuları alabileceksiniz hastanelerden tetkikler alınabilecek. Bu söylemler şimdi çok hoş geliyor. Tabii hastalarımıza aile sağlığı merkezine gidiyorsunuz, hastanede görüntüleme işlemleriniz yapılıyor. Peki hastane kendi tetkiklerini yapmakta zorlanırlarken bir de bizi bizim üzerimize yıkılan günde 80-100 civarında hasta bakıyoruz. Öyle bir tablo var ki hiç çalışmayan bir ekip var o ekip birden ortaya çıktı o ekip başka bir iş yapacakmış gibi sunuluyor.

Biz o yüzden aylar önce bu konuya itirazımızı dile getirirken şunu söyledik; aslında Sağlıkta Dönüşüm süreci tamamlamaya başlarken hızla sağlıkta bölüşüm kısmına geçilmeye başlandı. Yani sağlıktaki küçük küçük özelleştirmelerin basamaklarıydı ve bunlar hızla ilerliyor. Hastanelerden tetkik istemek, yeni hizmet alımlarını, yeni çatışma ortamlarını, yeni şiddeti doğuracaktır. Bizler önümüzdeki hafta yine asli görevimizi, toplum sağlığını, halk sağlığını ve geleceğini koruma görevimizi yapacağız. Bir hafta boyunca alanlarda olacağız. En yüksek sesten doğruyu söyleyeceğiz. Halkın sağlığını önemsiyoruz, kendi hakkımızı önemsiyoruz. bu mücadeleyi önümüzdeki hafta 6’sından başlayıp 10’na kadar sürdüreceğiz. Halkın sağlığını korumak ve kendi haklarımızı korumak adına gelecekte karşılaşacağımız tamamen özelleşen ranta teslim edilen bir sağlık sistemi olmasın diye. Bu sistem içerisinde bebeklerimiz ölmesin diye bu sistemi içerisinde hastalarımız tedaviden mahrum kalmasın diye bu mücadeleyi sürdüreceğiz.” 

Kaynak: BÜLTEN