NİL KAHRAMANOĞLU-Bülent Kepenek’in sunduğu Gündem Özel programının konukları Eğitim Sen Merkez Kadın Sekreteri Simge Yardım ve Eğitim Sen Genel TİS ve Hukuk Sekreteri Arzunur Şimşek oldu. Programda, ÇEDES projesine karşı bugün İzmir’de yapılacak büyük miting ve yeni eğitim-öğretim yılındaki sorunlar konuşuldu.

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) projesine değinen Simge Yardım, projenin kapsamı ve neden karşı olduklarına yönelik şunları söyledi:
“Proje kapsamında “manevi danışman” olarak görevlendirilen imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur'an kursu hocaları, MEB okullarındaki öğrencilere "değerler eğitimi" veriyor. İsmine baktığımızda kulağa hoş geliyor. Ancak içeriğine baktığımızda hiç de böyle olmadığını görüyoruz. Aslında MEB’in uzun zamandır bu tarz protokolleri var. Ancak bu proje eşitsizlikleri ve ayrımcılığı daha da artıracak proje. Manevi danışmanlar hangi gerekçeyle görev alacak? En önemli nokta bu aslında. Tamamen dini değerler üzerinden bir öğretinin olması aslında en temelden laik bilimsel eğitime aykırı bir uygulama olduğunu gösteriyor.”

Eğitim dinselleştirildi

ÇEDES’le hedeflenen şeyin eğitimi bütünüyle dinselleştirmek olduğunu ifade eden Yardım, “MEB 4+4+4 sistemiyle birlikte eğitimde dinselleştirme sürecini esas aldı. Tüm müfredat dinsel temel üzerine inşa edildi. Okullarda zaten din kültürü öğretmenleri var ama imamlarla birlikte bu öğretmenlerin yetersiz olduğu kanısı var” dedi.

‘Herkes rahatsız’

Projeye tepki gösterenlere ‘din karşıtı’ eleştirileri yapıldığını söyleyen Şimşek, “Sömürülen, kötüye kullanılan alan da buna dayanıyor. İlkesizlik ve kuralsızlık üzerine kurulmuş bir sistem. Pozitif bilimlerle beraber manevi danışmanların olduğu bir sistem ilerlemez. Çünkü bu birbiriyle uyuşmayan bir durumdur. Herkes uzun süredir okullarda yaşanan bu gidişatın da farkında ve rahatsızlar. Öğretmenlerin karar veremediği süreçten, dinselleştirmeden rahatsızlar. Hem öğrenci hem de öğretmenlerin karşılaştığı en büyük sorunlar ekonomik temelli. Tamamen sınıfsal bir konu. Geleceğe dair bir kaygı duyuyorlar” diye konuştu.

Tüm Türkiye’de yürütülen imza kampanyası hakkında konuşan Yardım, “İmza kampanyalarını Türkiye genelinde, iş yerlerinde yürüttük. Laik eğitim, laik yaşam bir bütün. ÇEDES projesi bunun bir parçası ama çok daha büyük perspektiften baktığımızda genel bir talep. Mitingin dışında da yürüttüğümüz bir süreç.  Laik eğitime karşı bu uygulamalara halkın büyük tepkisi var. Her veli çocuğunun nitelikli, bilimsel, demokratik ve laik bir eğitim almasını ister. Eğitim hakkı bağlamında bir sorgulama halkta da gelişti” şeklinde konuştu.

‘Ciddi bir eşitsizlik var’

Kız-erkek okullarının ayrılması ve kız okulları kurulması talebine yönelik açıklamalarda bulunan Yardım, “Eğitimde kız çocukları açısından ciddi bir eşitsizlik söz konusu. Kız okulları; kız çocuklarının eğitime erişimini sağlamak amacıyla hayata geçirilecek bir uygulamaymış gibi sunuluyor ama bunun arka planında kız çocuklarının eğitim hayatından uzaklaştırılması sorunun çözümü için hiçbir adım atılmıyor. Karma eğitimi tartışmaya açanlar bir kesimin onayını almaya çalışıyor. Bunun pedagojik açıdan hiçbir karşılığı yok. İktidarın kadının toplumsal yaşamdaki durumuna karşı tutumu ortada.  Aslında kız çocuklarının eğitiminden çok kendi ideolojik hedefleri için çalışma yürüten bir bakanlık var” ifadelerini kullandı.

Kitlesel miting olacak

Miting hazırlıkları hakkında konuşan Yardım şunları söyledi:
“Miting hazırlanmaya haziran ayında başladık. Seçim süreci sonrası toplumda bir umutsuzluk vardı. ÇEDES ve laiklik üzerinden bir gündem oluşturmayı hedefledik. Laik eğitime, laik yaşama dair talebi olan herkesin katılacağı bir miting örgütlemeye çalıştık. Bu süreci soysal medya üzerinden de yürüttük. İmza kampanyalarının haricinde 12 Eylül’de yola çıkan bir yürüyüş kolu oluşturduk. 16 Eylül’de saat 17.00’da Gündoğdu Meydanı’nda da büyük bir miting gerçekleştireceğiz. Bu miting, seçimden sonra yapılan en büyük kitlesel çalışma olacak. Mücadele hattını yeniden oluşturmak için önemli olduğunu düşünüyoruz. Tüm yurttaşları mitinge davet ediyoruz.”

Diğer sendikaların ve siyasi partilerin projeye ve mitinge yaklaşımını değerlendiren Şimşek, “Eleştiri noktasında açıklamalar yaptılar ama mitinge destek anlamında bir açıklamaları olmadı. Miting çalışması da yok. Sanırım siyasilerde seçim sonuçlarının etkisi devam ediyor. Aslında tepkisizlik de bu uygulamaların hızlı ilerlemesine de yol açıyor. Ortaya çıkan seçim sonucu gerçek değil bizce. Çıkan sonuçtan daha büyük bir kesimin sorun yaşadığını biliyoruz. Ancak bir umut görememek toplumu kendi kabuğuna çekiyor” dedi.

‘Ücretsiz yemeği gündeme taşımalıyız’

Okullarda bir öğün ücretsiz yemek uygulamasının kaldırılmasına tepki gösteren Yardım, “Beslenme sorunu son süreçte derinleşen ekonomik krizle velilerin gündemine daha fazla girmeye başladı. MEB geçen yıl ücretsiz yemek meselesini açıkladığında seçime gidilen bir süreçti. Okul öncesinde yemek verildi.  Bu yıl daha fazlasını beklerken bakanlık beslenme sürecini tamamen kaldırdı. Bu mitingleri örgütlerken en temel hak olan bir öğün ücretsiz yemek meselesini gündeme taşımak gerekiyor” şeklinde konuştu.

‘Verilen sözlerin hiçbiri tutulmadı’

Deprem bölgesinde öğrenci ve eğitim emekçilerinin yaşadığı sorunların çözümü için herhangi bir adım atılmadığını dile getiren Şimşek, “Depremden hemen sonra bölgedeydik. Verilen sözlerin hiçbiri yapılmadı. Hâlâ çadırda kalan insanlar var. Deprem de bu iktidar için varlığını korumanın aracı halin geldi.  Depremden hemen sonra TOKİ çalışmaya başladı. Olaya bakış bu. Oradan da ranta çevirip sermayeyi ne kadar güçlendirebiliriz düşüncesi dışında somut bir adım atılmadı. Kamu çalışanlarının atamalarında ciddi sorunlar yaşanıyor. Sistem işlemiyor” diye konuştu.

Editör: Özlem Çimen Durmaz