Gülten Taranç ve babası Ragıp Taranç’ın birlikte yönettiği “Dedemin Evi”, Balkanlar’da yaşanan göçlerin bireyler ve kimlikler üzerindeki etkilerini derin bir anlatımla ele alıyor. İzmir’den başlayıp Yunanistan ve Bulgaristan’a uzanan bu yolculuk, izleyiciyi tarih ve anılarla örülü bir serüvene davet ediyor. Göçlerin yalnızca fiziki bir yer değiştirme değil, aynı zamanda kimliklerin ve kültürel mirasın taşındığı bir süreç olduğunu vurgulayan belgesel, ulusal ve uluslararası festivallerde izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün desteğiyle ve İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Çeşme Belediyesi’nin katkılarıyla hazırlanan “Dedemin Evi”, Balkanlar’daki Türk topluluklarının anaerkil yapısına dikkat çekiyor. Bu belgesel, kadın meselelerini ele almadığı ilk proje olarak farklı bir tema işliyor ve göçlerin tarihsel ve kültürel etkilerini odağına alıyor.
Balkan göçlerinin izinde bir yolculuk
“Dedemin Evi”, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ve 1989 Bulgaristan göçlerinden esinlenerek, göçlerin bireylerin aidiyet duygularına ve kültürel kimliklerine nasıl şekil verdiğini araştırıyor. İzmir’den başlayan bu hikâye, Yunanistan’ın İskeçe sokaklarından Bulgaristan’ın köylerine uzanıyor ve izleyiciyi geçmişle bugün arasında duygusal bir bağ kurmaya davet ediyor.
Belgeselin senaryosunu Buğçe Çalışkan kaleme alırken, müziklerini Gülten Taranç’ın annesi Berrak Taranç bestelemiş. Yönetmen Gülten Taranç ve babası Ragıp Taranç, aile hikâyelerinden esinlenerek bu yapımı şekillendirdi ve göçlerin bireylerin yaşamında bıraktığı izleri tarihsel ve duygusal bir derinlikle ele aldı.
Sanatı ve hikayeyi birleştiren bir aile
Kadın meselelerini odağına alan önceki projeleriyle tanınan Gülten Taranç, bu belgeselde farklı bir tema işleyerek, Balkanlar’da anaerkil bir yaşam süren Türk topluluklarına ışık tutuyor. Daha önceki uzun metraj filmi “Yağmurlarda Yıkansam” ile kadına yönelik şiddet konusunu işleyen Taranç, bu kez göçlerin kimlikler üzerindeki etkisini derinlemesine inceliyor.
“Dedemin Evi”, göçlerin acı ve özlemle harmanlanan hikâyesini aktarırken, kültürler arası bir bağ kuruyor. Gülten ve Ragıp Taranç’ın yönetmenlik vizyonuyla şekillenen bu belgesel, izleyicileri Balkanlar’da yaşanan göçlerin tarihsel ve duygusal etkilerini keşfetmeye davet ediyor.