Türkiye’deki Mülteciler İçin Mali Yardım Programı (FRIT-2) kapsamında Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası (AKKB) iş birliği ile Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen proje kapsamında İzmir’de iki noktada mülteci hastanesi kurulması için geçen haftalarda ihaleye çıkılması kararlaştırılmıştı.

Bornova’nın Erzene Mahallesi ve Karabağlar’ın Ali Fuat Cebesoy Mahallesi’nde yeni sağlık merkezi yapılmasını öngören proje bazı soruları da gündeme getirdi.

İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Nuri Seha Yüksel, konuya ilişkin konuştu.

Yüksel, süreç ilerledikçe muhtemel sorunların ortaya çıkacağını belirtirken hastanelerde hekim olarak görev alacak mültecilerin diploma denklikleri ve yeterliliklerine dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.

Böyle bir merkezin yapılması ihtiyaç olarak gözüküyor

Geçici koruma statüsündeki vatandaşların bu tarz bir hizmete ihtiyacı olduğunu belirten Yüksel, şunları söyledi:

“Bunlar tabi Avrupa Birliği Kalkınma Bankası ve Sağlık Bakanlığı’nın ortak hibe projesi kapsamında gerçekleşiyor. Bir de şifa projesi var. Burada korunması gereken geçici göçmen statüsündekilerin sağlık ihtiyaçlarının karşılanması ve belli bir sınıftaki mültecilerin sağlık ihtiyaçlarının karşılanmasıyla ilgili bir proje bu. Herkes için sağlık altyapısını geliştirme projesi olarak geçiyor. Bu projenin bir parçası olarak gözüküyor bu da. Bildiğimiz kadar iller bu konudaki ihtiyaçlarını bildiriyorlar merkeze. Merkeze bir değerlendirme yapıyor ve imkanlar ölçüsünde böyle bir planlama yapıyor. Tabi bu sadece karar aşamasında şu anda daha ne bu konunun ihalesi yapılmış durumda bir de plan yapılmış durumda. Biz tabi gelişen süreçte ne olduğunu hep beraber göreceğiz. Bu bir ihtiyaç mıdır? Evet. Sağlık, bir ihtiyaçtır ve bunun karşılanması gerekiyor. Bu geçiciyi koruma statüsündeki Suriyeli sığınmacılar için de böyle bir ihtiyaç var. Böyle bir merkezin yapılması ihtiyaç olarak gözüküyor. İzmir'de aslında farklı alanlarda Bornova'da bir Kore desteğiyle böyle bir alan, böyle bir çalışma alanı var. Bu bir ihtiyaç. Bunun da karşılanması gerekiyor.”

Sıkıntıları bu iş ortaya çıktıkça göreceğiz

Mevcutta sağlık alanında yaşanan personel sorununun, açılması planlanan sağlık merkezlerinde de kendini göstereceğini kaydeden Yüksel, şu ifadeleri kullandı:

“Bu projelere baktığımızda bizim aslında Türkiye'de uygulanmakta olan sağlıklı hayat merkezleriyle aynı hizmetleri vereceği gözüküyor. Burada baktığımızda beslenme danışmanlığı, fizik tedavi, kronik hastalık, rehabilitasyon danışmanlığı, kadın sağlığı, üreme sağlığı danışmanlığı ve birçok konuyla ilgili olabilecek alan var. Tabi normalde biz sağlıklı hayat merkezlerinde bile bazen bu konuda belirlenmiş kadroların işlevsel olamadığını görüyoruz. Çünkü eksiklikler ortaya çıkıyor. Özellikle bu merkezlerde fizik tedavi konusunda gerçekten kadro sıkıntısını yaşıyoruz. Belirlenmiş kadrolar var. Bu merkezlerde de muhtemelen bu sağlıklı hayat merkezlerindeki kadro sistemi ortaya çıkacak. Açıkları olacak mı? Evet. Beslenme danışmanlığı, fizik tedavi rehabilitasyon konusunda açıkları olacak. Ama teknik olarak baktığımızda bunların kadroları belirlenmiş durumda. Bizim her alanda hem fiziki şartlar, fiziki binalar konusunda hem de personel konusunda her zaman bir sıkıntımız var. Bu konuda planlamanın yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Bu eksiklikleri her zaman yaşıyoruz. Yaşamayı istemiyoruz tabi ama bu merkezler açıldığında da böyle sorunlar ortaya çıkacaktır. Özellikle bir iki alanda çıkacaktır. Merkezin bir faydası olacak mıdır? Evet olacaktır. Hem geçici koruma statüsündeki sığınmacıların hem de o bölgelerde yaşayan halkın aslında biraz daha iyi sağlık hizmeti almasını sağlayacaktır. Ama gerekli personel, altyapının sağlanması durumunda. Sıkıntıları da aslında bu iş ortaya çıktıkça göreceğiz.“

Dil çözüm üretilmesi gereken son konu olarak gözüküyor

Sağlık merkezlerinde çalışan sağlık hekimlerle sığınmacılar arasında yaşanabilecek dil sorununa da değinen Yüksel, şöyle konuştu:

“Bu süreç yaşanmaya başladıktan sonra Sağlık Bakanlığı hastanelerde bu konuda belli bir istihdamı oluşturdular. Tercümanlar tabii ki görev aldı. Geçici sığınmacı statüsündeki yerlere hizmet veren birimlerde de baktığımızda bazı bölgelerimiz o Suriyeli hekimler, Suriyeli sağlık çalışanları da oluyor. Bu konuda onların desteği oluyor. Bu konuda daha iyi bir altyapı oluşturulabilir mi? Bu konuda çalışmaların da olması lazım. Bazı şeyleri işledikçe görmeye başlayacağız, sorunları işledikçe yaşamaya başlayacağız. Ama bu öyle uzun bir dönem ki biz geçici sığınma statüsü diyoruz ama yıllar geçti. Yani işin geçicilik kısmını geçti. İnsanlar hayatlar kurmaya başladılar. Bu coğrafyada yaşıyorlar. Dil konusu karşılaşıldıkça çözüm üretilmesi gereken sorun olarak gözüküyor. Sağlık insan hakkı. O yüzden bu hakkı tabii ki bizim coğrafyasında, bizim topraklarımızda olan kişilere vermek durumundayız zaten. Bunu Avrupa Birliği projeleri de sağlıyoruz veya başka projelerden. Bu konuyla ilgili birçok proje var. Birçok projeyle bu sağlık hizmetinin sunulması sağlanıyor. Herkesin kendi coğrafyasında, kendi ülkesinde, kendi topraklarında barış içinde yaşaması birinci dileğimiz. Ama bu karşılaşılan felaketler, savaş çığırtkanlığıyla ortaya çıkan barış dışındaki ortam hepimizi zaten üzüyor. Ama ortada bir mağdur da var. O mağdur, bir insan. Onun için bir şeyler yapmak da gerekiyor.”

Diploma denkliklerinin ve mesleki yeterliliklerinin iyi değerlendirilmesi gerekiyor

Yüksel, ‘Suriyeli mültecilerin diploma şartı olmadan hekim olarak çalıştığı’ iddialarıyla ilgili de şu çağrıyı yaptı:

“Bu konuda bizler dikkatli olmaya çalışıyoruz, takipçisi oluyoruz. Sağlık Bakanı'nın da kendi içinde mekanizmaları işlettiğini de duyuyoruz. Bu da bir sorunla karşılaşıldığında bunun araştırmasını çok iyi yapmamız lazım. Bu konuda görevlendirecek kişinin diploma denkliklerinin ve mesleki yeterliliklerinin iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Çünkü bizim gözetimimizde bir sağlık hizmeti veriyor. Bizi temsil etmiş oluyor. O yüzden bu konuda hata yapmamak lazım. Bu konudan kaynaklanan bir can kaybı bile ülke olarak hepimizi sıkıntıya sokar. Suriye'den gelen ve mülteci olarak gelen hekim meslektaşlarımızla ilgili bazı eğitimler veriliyor. Ama burada tabii belgelendirme konusunda geçtiğimiz süreçte tabii ki çok ciddi sorunlar oldu. Bununla ilgili çözümler üretilmeye çalışıyor. Bu çözümler yeterli çözümler midir? Tabii ki değildir. Sıkıntılar tabii ki yaşanıyor. Ama hizmeti sonunda bizler hekimler olarak, tabip olarak, Türk Tabipleri Birliği olarak bu konunun her zaman takipçisiyiz. Karşılaştığımız bir sorun olduğu zaman bunu en üst kadrodan dile getirmeye çalışıyoruz. Bu konuda bir sıkıntı yaşamamasını diliyoruz. Bir insanın zarar görmemesini istiyoruz.”

Kaynak: ANKA