Batısında ve kuzeyinde Bergama, doğusunda ve güneyinde ise Manisa ile komşu olan Kınık, geçmişi binlerce yıl öncesine dayanan zengin bir tarihe sahiptir İlçede görülebilecek yerlerin başında, Kınık’ın en yüksek noktası olan Beşiktaş Tepesi gelmektedir. Bu tepe, yalnızca ilçeyi değil, aynı zamanda Bergama ve Bakırçay Ovası'nı da gözler önüne serer. Adını bebek beşiğine benzeyen görüntüsünden alan Beşiktaş Tepesi, Kınık’ın tarihine dair önemli izler taşır. Geçmişte surlarla çevrili olduğu bilinen tepe, günümüzde iki mağarasıyla dikkat çeker: biri insan yapımı, diğeri ise doğal bir mağaradır.


Kınık’ın tarihinin başladığı yer olarak bilinen Karadere Köyü’ndeki Mamurt Tepe ve Kocaömer Köyü’ndeki Asar Kale, ilçenin tarihini anlamak isteyenler için önemli duraklar olarak öne çıkar. Mamurt Tepe’de Cilalı Taş Devri'ne ait yeşil taştan yapılmış baltalar keşfedilebilirken, Kocaömer’deki tümülüs görünümündeki Asar Kale, ilçenin zengin geçmişini gözler önüne serer. Kınık’ta ayrıca, Cumalı Köyü’ndeki Cumalı Camii ve Poyracık Köyü’nde yer alan Yıldırım Camii gibi Osmanlı dönemine ait yapılar da günümüze kadar ulaşan önemli tarihi miraslar arasında yer alır.

Kınık'ın tarihçesi nedir?

İzmir’in tarihi zenginliklere sahip ilçelerinden Kınık, adını Oğuz Türklerinin Bozoklar kolunun Kınık Boyu'ndan almıştır. İlçenin kökleri, Roma İmparatorluğu dönemine kadar uzanmakta olup, Kınık’ın ilk çağ yerleşimlerinden biri olan Gambreion antik kenti üzerine kurulduğu tahmin edilmektedir. Kınık’ın güneydoğusunda yer alan Karadere Ormanları'nda bulunan Kybele Tapınağı ve mezar kalıntıları, bölgenin tarihinin ne denli eskiye dayandığının önemli kanıtları arasında yer alır.

1910 yılında Bergama’ya bağlı bir bucak olarak idari yapıya dâhil edilen Kınık, Kurtuluş Savaşı sırasında Yunan işgaline uğramış, 1922’de Türk ordusu tarafından düşmanlardan geri alınmıştır. 1948 yılında ise Bergama’dan ayrılarak İzmir’e bağlı bağımsız bir ilçe statüsüne kavuşmuştur.

Kaynak: HABER MERKEZİ