Konak Damlacık Mevkii’nde, Sümer Mahallesi 426 Sokak’ta yer alan cami, XVIII. yüzyıl başlarında inşa edilmiş. Tarihi belgeler ve halk arasında anlatılanlara göre, cami aynı zamanda “Kılcı Camii” adıyla da biliniyor. Adını, camiyi yaptırdığı ya da onardığı düşünülen Kılcızade ailesinden almış. Bugün sade ama zarif mimarisiyle ayakta duran bu cami, yalnızca bir ibadethane değil, aynı zamanda binlerce yıllık bir tarihin üstünde yükseliyor.
Antik Dönemden Osmanlı’ya: Asklepion’un İzleri
Damlacık Camii’nin belki de en önemli ve ilginç özelliği, altındaki sırlarla dolu katmanlar. 9 Eylül Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ergün Laflı’nın İz Gazete’ye yaptığı açıklamalarına göre, caminin temelinin altında, Roma dönemine ait bir tapınağın kalıntıları olabilir. Bu tapınak, Sağlık Tanrısı Asklepios’a adanmış bir Asklepion Tapınağı olma ihtimaliyle dikkat çekiyor.
1933 yılında caminin yanında yapılan bir kazıda, mezarlığın altında yer aldığı tahmin edilen 270 metre uzunluğunda ve iki metre genişliğinde bir yer altı yapısı keşfedilmiş. Bu yerin, tapınağa ait mahzenler ya da ritüel amaçlı kullanılan bir bölüm olduğu düşünülüyor. Aynı kazıda, o dönemde bölgenin kutsal bir sağlık merkezi olarak da kullanıldığına dair ipuçları bulunduğu ifade ediliyor.
Prof. Dr. Laflı’nın ifadelerine göre, cami ve çevresindeki yapıların altında bulunan kalıntılar, Damlacık’ın Antik Roma döneminde önemli bir kült ve sağlık merkezi olduğunu işaret ediyor. Tapınak kalıntılarının, bugüne kadar yapılmış arkeolojik kazılarla tam anlamıyla ortaya çıkarılmamış olması ise İzmir’in kayıp tarihi açısından büyük bir eksiklik.
Damlacık’ın değişen çehresi
Damlacık, yalnızca camisi ve altında sakladığı sırlarla değil, aynı zamanda Arnavut kaldırımlı sokakları, mahalle kültürü ve tarihi dokusuyla da dikkat çekiyor. Bir zamanlar İpek Yolu üzerinde önemli bir durak olan bölge, bugün tarihe meydan okuyan birkaç yapı dışında, neredeyse unutulmuş durumda.
Konak’ın merkezine sadece birkaç dakikalık mesafede olan Damlacık, İzmir’in kentsel dönüşüm projelerinden nasibini almış, kimliği silinmeye yüz tutmuş bir mahalle. Çevresindeki yapıların bir kısmı modernleşme adı altında yıkılmış, tarihi dokusu zarar görmüş durumda. Ancak cami ve çevresi hâlâ, geçmişin izlerini günümüze taşıyor.
Keşfedilmeyi bekleyen bir miras
Uzmanlar, caminin altında yer aldığı düşünülen Asklepion Tapınağı için arkeolojik kazıların yapılması gerektiğini vurguluyor. Eğer bu kazılar gerçekleştirilirse, İzmir’in dünya mirası açısından önemli bir kazanım elde edeceği belirtiliyor. Bölgenin kültürel ve turistik potansiyeli göz önüne alındığında, Damlacık Camii yalnızca dini bir yapı olmaktan çok daha fazlasını ifade ediyor.
Tarihin derinliklerinde saklanan bir soru
Damlacık Camii, sadece bir ibadethane değil, geçmişin bugüne dokunduğu eşsiz bir yapı. Altında sakladığı sırlar ve üzerinde yükseldiği tarih, İzmir’in çok katmanlı kültürel yapısına ışık tutuyor. Ancak bu mirasın korunması ve dünyaya tanıtılması için bilimsel çalışmaların hızlanması gerekiyor. Yüzyıllardır derinlerde saklanan bu sır, İzmir’in geçmişine ışık tutmaya hazır. Peki, İzmir bu eşsiz tarihi mirasa sahip çıkmaya hazır mı?