İzmir'de son aylarda yağış miktarının ciddi manada düşmesi barajları kötü etkiledi. İzmir'in içme suyu ihtiyacını karşılaşan Tahtalı Barajında ise su seviyesi kritik bir seviyeye geldi. Barajda su seviyesi yüzde 15.29'a gerilerken, bu oran son 16 yılın en düşük seviyesi olarak kayıtlara geçti.
Diğer barajların doluluk durumları ise şöyle:

  • Balçova Barajı yüzde 14.86,
  • Gördes Barajı yüzde 2.89,
  • Ürkmez Barajı yüzde 9.79,
  • Güzelhisar Barajı yüzde 66.66,
  • Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı yüzde 9.79

Bu seviyelerden korkmalıyız

Barajlardaki bu kritik seviye tedirgin ederken, Deniz Bilimci Prof. Dr. Doğan Yaşar, “Bu seviyelerden korkmalıyız” dedi. Su seviyesinin 2008 yılından bu tarafa en düşük seviyeye gerilediğini ifade eden Yaşar, “Yüzde 15 seviyesi İzmir için çok düşük ve korkmalıyız. Su kesintileri yapılabilir, normaldir ama bunu siyasileştirmemeliyiz. Biz suyumuzun yüzde 30'u gibi bir kısmını Tahtalı Barajından sağlıyoruz; yani ciddi bir kısım” ifadelerine yer verdi.

İzmir'de su kullanımı bilim dışı

“Yağışlar biraz daha eksik yağmaya devam edecektir; ama sanırım mart ayından sonra rahatlarız” diyen Prof. Dr. Doğan Yaşar, İzmir'in su kullanımında büyük yanlışlar olduğunu ileri sürdü. İzmir'de suyun pahalı olmasının en büyük nedeninin yer altından su alınması olduğunu anlatan Doğan Yaşar, “Bizim yaptığımız çok büyük yanlışlar var; yani İzmir'de su kullanımı gerçekten bilim dışı. 2020'de bütün barajlar doluyken; ‘barajlardan çekin şu suyu. Bırakın kuyuları, yer altı sularını' dedik; ama yüzde 60 gibi bir su, yüzde 55 gibi bir su yer altından çekildi, şuanda da çekiliyor. Yer altından, daha derinden su almak demek; daha çok enerji demektir, daha çok ağır metal demektir, daha çok para demektir. İzmir'in şuanda Türkiye'de suyu en pahalı kullanan il olma nedeni de budur. Barajlar doluyken, barajdan çekilmelidir su; ama bunu yapmadı belediye. Bugün dünyada baktığınız zaman, gelişmiş ülkelerde yeraltı sularını kullanamazsınız. Cezaları çok ağırdır. İzmir'de, mart ayından sonra belki yüzde 35 olmasa bile ben yüzde 30'lara geçeceğine, bu sayede yazı rahat geçireceğimizi düşünüyorum. Nüfusumuz çok fazla artmaya başladı. Bir sonraki kurak dönemi biz çıkartamayabiliriz” şeklinde konuştu.

Tehlike sadece İzmir'de değil

Doğan Yaşar, son olarak şöyle devam etti: “2020 sonrası kurak bir dönem geçireceğimizi çok uzun yıllardan beri anlatıyoruz. 2020 sonrası bir La Nina sistemi geldi; La Nina sistemleri soğumadır ve kuraklıktır. 2020 yılında başlayan La Nina sistemi, normalde 1 yıl kadar devam ederken, bu sefer 3 yıl sürdü; yani 2020, 2021 ve 2022'de çok ciddi olarak yağışlar düştü. Böylece bütün barajlarımız boşaldı. 2023'e geldik ve bir Süper El Nino; yani bu 3 yılın acısını çıkartan bir Süper El Nino gerçekleşti ki Süper El Nino demek; sıcaklık, okyanusların çok ısınması ve çok ısınma demek; çok yağmur demektir. Gerçekten de olağanüstü yağışlarla kapattık 2023'ü. Ülkemize de yüzde 12 gibi fazla yağdı. Tehlike sadece İzmir'de değil, bütün Batı Anadolu çok büyük tehlikede; Aydın, Denizli, Muğla, İstanbul, her yerde çok büyük bir tehlike var su açısından. Bu yıl Süper El Nino gerçekten müthiş yağışlarla biraz rahatlatır gibi oldu; ama şuanda yeniden La Nina'ya dönüş var yani yeniden serinleme ve yağışların azalması demektir.”

Kaynak: İHA