Batuhan KAYA- Geçtiğimiz aylarda bir taslak halinde vatandaşların değerlendirmesine ve itirazlarına sunulmak üzere askıya çıkan ve "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" diye tanıtılan yeni eğitim müfredatı, bu yıl uygulamaya geçecek. Kamuoyuna tanıtılmaya başlandığı günden beri eğitim çevreleri, sendikalar ve vatandaşların tepkisine neden olan müfredatı, Eğitim-Sen İzmir 6 Nolu Şube Başkanı Bülent Karakaş ve Eğitim-Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Nafiz Ceylan İz Gazete’ye değerlendirdi.

Karakaş, yeni müfredatın hiçbir paydaşa sorulmadan hazırlandığını ve laik, bilimsel ve çağdaş eğitimden uzak olduğunu kaydederek, “Bilimsel değerlendirme sürecinden geçirilmeden, müfredat taslaklarında yapıldığı belirtilen sadeleştirmelerin hangi bilimsel ve evrensel kriterlere göre yapıldığı bilinmemektedir. MEB’in askıya çıkardığı taslak programların, ihtiyaç analizi ve pilot uygulamaları yapılmadan, bilimsel bir inceleme-değerlendirmeye tabi tutulmadan, önümüzdeki eğitim öğretim yılından itibaren uygulanacak olması müfredat uygulama tekniği açısından da doğru değildir” diye değerlendirdi.

"Dini" ve "Milli" değerler

Yeni eğitimin müfredatının AKP tarafından da sıklıkla kullanılan “dini” ve “milli” değerleri öne çıkardığını söyleyen Karakaş, “MEB tarafından hazırlanan eğitim müfredatı, ülkedeki kültürel ve dilsel çeşitliliği ve zenginliği yok sayan, farklı inanç ve kimlikleri dışlayan, piyasanın ihtiyaçlarına yanıt vermeye çalışan, “insan”ı değil, “birey”i ve “bireyciliği”, özellikle etnik kimlik ve dini inanç üzerinden milliyetçiliği, son yıllarda sıkça kullanılan “dini” ve “milli” değerleri öne çıkaran ve farklılıkları ötekileştiren bir içerikte hazırlanmıştır. Yeni müfredat üzerinden bu durumun daha da belirgin hale getirilerek sürdürüleceği anlaşılmaktadır” dedi.

Bu müfredatı kabul etmiyoruz

AKP’nin bu müfredatla kendi neslini yaratmak istediğini ve bu müfredatı kabul etmediklerini söyleyen Karakaş, “Müfredatlar 1-2 yıllık bir şey değildir. Eğitim müfredatları 10 yıllık, 20 yıllık, 50 yıllıktır. Maalesef AKP iktidarı siyasal ideolojik hedefleri doğrultusunda bir nesil yaratmak için çocukları devşirmeye ve yetiştirmeye çalışıyor. Bu anlamda da soru sormayan, dogmatik bilgilere inanan bir nesil yetiştirilmek isteniyor Eğitim Sen olarak bu müfredatı kabul etmiyoruz. Bundan sonraki süreçte insanların daha farkındalık sahibi olması gerekiyor. Son kertede birlikte mücadele edilmesi gereken bir müfredat var. İzmir yerelinde kurduğumuz Laik Eğitim Demokratik Yaşam Platformu olarak Anayasal haklarımızı kullanarak bu müfredata karşı mücadele etmeliyiz” ifadelerini kullandı.

Eğitimi karanlığa götürmeye çalışıyor

Milli Eğitim Bakanlığı’nın geçmişte tarikat ve cemaatlere eğitimi teslim ettiğini ve şimdi eğitimi de karanlığa teslim etmeye çalıştığı değerlendirmesine bulunan Eğitim-Sen 1 Nolu Şube Başkanı Nafiz Ceylan şöyle konuştu: “Bu müfredat tamamen dinselleşme, ticarileşme programıdır ve tek din tek mezhep olarak dikte edilmiştir. Kamusal görevini tarikat ve cemaatlere teslim eden Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimi de karanlığa götürmeye çalışmaktadır. Bu müfredatın kabul edilebilir bir yanı yoktur. Müfredattaki, "aklıselim", "kalbiselim" gibi ifadeler ve "erdem-değer-eylem" modeli, "Evrensel ilkeler, insan hakları ve çocuğun üstün yararını değil de siyasal iktidarın, siyasal- ideolojik hedeflerini gösteren, tek adam rejiminin yaratmaya çalıştığı insan modelini hedefe alan" bir müfredat olduğuna dair kanıt oluşturuyor. Kavramların sınırlarının net olmaması ve tutarlı bir kavramsal çerçevenin bulunmaması, çoğunlukçu, ahlakı dindarlığa indirgeyen eğitim programlarının önünü açabilir.”

Muhabir: Batuhan KAYA