İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından başlayan protestolar sonrası ev baskınıyla gözaltına alınan ve 19 gün tutuklu kalan İzmir Demokrasi Üniversitesi öğrencisi Mert Gökdeniz Ün, karakolda yaşadıklarını ve cezaevine naklini İz Gazete’ye anlattı.

Gözaltına alınma ve karakola götürülme sürecini anlatır mısın?

“22 Mart Cumartesi günü sabah Terörle Mücadele ekipleri tarafından ev baskınıyla gözaltına alındım ve Çankaya TEM’e götürüldüm. Beni almaya 2 kişi geldiler ve hem giyimleri hem de araçları sivildi. Beni gözaltına alan polisler biraz şaşkındı çünkü ismimiz onlara aniden gelmiş. Benden birkaç kez kimlik teyidi istediler. Gözaltına alınırken fotoğrafıma bakıp, ‘Bu sensin değil mi?’ dediler, doğru kişiyi aldıklarından emin olmak istediler. Öğrendiğimiz kadarıyla İzmir’in pek aktifliği olmayan ilçelerinden merkeze polis getirilmiş. Gözaltından sonra hastaneye götürülmeden karakola götürüldüm.”

‘Avukatlardan duyduk’

Gözaltıların sıklaştığı süreçte nezarethanelerle ilgili çokça iddia ortaya atıldı. Nezarethane koşulları nasıldı? İhtiyaçlarınız temin edildi mi? Polislerin sizlere gösterdiği muamele nasıldı?

“Nezarethanenin kapılarını kilitletmemeye çaba gösterdik. Ama onlara göre adli suçlular ya da diğer gözaltına alınan arkadaşlar arasında düşmanlık ya da dalaşma olabilirmiş. Bize bu gerekçeyle kapıları kilitlediklerini söylediler. Tabi o anda orada hiç adli suçlu yoktu. Polislere, hepimizin birbirimizi tanıdığımızı, devrimci olduğumuzu söyledik ve kapıları kilitlettirmedik. En azından toplu şekilde olalım canımız sıkılmasın diye bir arada olalım istedik, kitap temini yaptık, şarkılar söyledik, halaylar çektik, örgü yaptık. Hepimizin Çankaya TEM’den bir bileklik hatırası var.

“Polisler o sırada müdahale etmedi, kapılar açıldıktan sonra gelip sessiz olmamızı söyledi. 2 gün boyunca bize sigara temini yapacaklarını söylediler ama getirmediler. Yemek gönderildi ama avukatların getirdiği yemeği tercih ettik. Çoğu arkadaşımız zaten açlık grevinde olmayı tercih etti. Onların baskıları arttıkça öfkemiz arttı.

“Bu arada tabi nöbet değişimi oluyor, her polisin birbirinden farklı tavrı oluyor. Aslında kendileri inisiyatif alıyor. Bazıları ‘iyi polis’ bazıları ‘kötü polis’ oluyor. Bazıları silahını göstererek gezmeye çalışıyor bazıları plastik kelepçe göstermeye çalışıyor. Bir polis, sivil olarak gezerken silahını gösterir şekilde gezdi. Gözaltına alındığımızın 2’nci günü geçtikten sonra kapıları kilitlemeye çalışmışlardı, biz de direnmeye çalıştık. Tuvalete gidemiyoruz, su ve sigaraya ihtiyacı olan insanlar var. 2 saat kadar kapılar kilitli kaldı. Sonuç olarak içeride hareketlenme oldu ve biz içeride, ‘insanlık onuru işkenceyi yenecek’ sloganları attık. Bu sloganları duyan avukatlar yığın, yığın gelmeye başladı, İzmir Barosu açıklama yaptı. Bunlardan ötürü polisler gözdağı vermek için silah gösterdi, plastik kelepçe gösterdi.

İzmir'de Demokrasi ve Adalet nöbeti: Polis müdahale etti, Tugay destek verdi İzmir'de Demokrasi ve Adalet nöbeti: Polis müdahale etti, Tugay destek verdi

“Avukatlar görüşü sıklaştırmaya başladı. Avukatlar geldikçe ve bizim sloganlarımız arttıkça onların da dışarıda biber gazı ile müdahale etmeye çalıştıklarını duyduk. Kapı kilitli, biz içeride ses çıkarıyoruz ve dışarıda polisler avukatların üzerine yürüyor. Avukatlarla aramızda bir kapı var ve biz bağırarak anlaşmaya çalışıyoruz. Böyle bir durum söz konusu oldu. Süreci biber gazı ile müdahaleye kadar getirdiler.”

‘Şakran’a diye bindik’

Cezaevine nakil süreciniz nasıldı?

“Cezaevine getiriliş sürecimiz çok çalkantılıydı. Şakran ve Menemen’e alınma günleri varmış. Polisler bizi ‘Şakran’a gideceğiz’ diye araca bindirdi, yolda Menemen olduğunu öğrendiler. 1 saate yakın, ‘Bunları nereye götüreceğiz?’ diye haber beklediler. Polislerin kendi aralarında da anlaşmazlık oldu. Kendi aralarında, ‘Bunları kim götürecek, neden götürüyorum, götürüyorum ama param verilmiyor’ tarzı tartışmalar oldu. Biz de onlara barikatın yanlış tarafında olduklarını söyledik. Bizim sayımızdan daha az sayıda polisle cezaevine nakledildik.”

Muhabir: BATUHAN KAYA