İzmir’in tarihi ve kültürel açıdan en önemli bölgelerinden biri olan Hisarönü, yüzyıllardır çiçekçilik ve tohumculuk geleneğiyle anılıyor. İzmir’in tarihi çarşısı Kemeraltı’nda bulunan bu bölge, begonvilden menekşeye, Çeşme yasemininden cam güzeline kadar pek çok çiçeğin satıldığı yerlerden biri. Eskiden gazeteye sarılıp filelere konularak taşınan çiçekler, bugün de nostaljik bir atmosfer içinde alıcılarını bekliyor. Hisarönü, yalnızca çiçek değil, aynı zamanda tohum satışının da merkezi konumunda. Bundan tam 100 yıl önce de İzmirliler, bu dükkânlara gelip tohum ve çiçek soğanı alır, balkonlarını özellikle Selluka gibi İzmir’e özgü çiçeklerle süslerdi.

Bu geleneğin yaşayan temsilcilerinden biri olan 41 yaşındaki  Gökhan Gürsoy, askerden döndüğü 18 yıl öncesinden beri Hisarönü’ndeki tarihi bir tohum dükkânında çalışıyor. Neredeyse bir asırdır hizmet veren bu dükkânda İzmir’in iklimine uygun  yüzde 100 yerli tohumlar sattıklarını belirten Gürsoy, “Müşterilerimiz kesinlikle ithal tohuma karşı. Biz de yerli tohuma öncelik veriyoruz” diyor.

2 yıllık çalışma sonuç verdi: İzmir Körfezi'nin "çok kirli" olduğu saptandı 2 yıllık çalışma sonuç verdi: İzmir Körfezi'nin "çok kirli" olduğu saptandı

Kaliteli tohumlar verimi artırıyor

Satışını yaptıkları tohumlar arasında İzmir’in simge çiçeklerinden selluka, aromatik bitkilerden fesleğen, reyhan ve nane gibi çeşitler bulunuyor. Ayrıca domates, biber, patlıcan gibi sebze gruplarına da yer verdiklerini söyleyen Gürsoy, kaliteli tohumların verimi artırdığını vurguluyor.

Yüzyıllık dükkânın geçmişine de değinen Gürsoy, iş yerinin kurucusu Hüseyin İnönü’nden günümüze kadar gelen esnaflık geleneğini anlatıyor. “Eski esnaflar birbirine daha bağlıydı, sabah erkenden dükkânlarını açar, birlikte kahvaltı yaparlardı. Şimdi ise ekonomik sıkıntılar nedeniyle insanlar dükkânlarını daha geç açıyor” diyor.

Betonlaşma insan psikolojisini olumsuz etkiliyor

Betonlaşmanın doğaya verdiği zarara da dikkat çeken Gürsoy, İzmirlileri balkonlarında çiçek ve bitki yetiştirmeye teşvik ederek, “Her yer beton oldu, bu da insan psikolojisini olumsuz etkiliyor. Toprak azalıyor ama biz yerli tohum satmaya, yerli üretimi desteklemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullanıyor.

Son olarak İzmirlilere çağrıda bulunan Gürsoy, “Bu yüzyıllık dükkâna mutlaka uğrayın, bir çayımızı için. Yerli tohuma sahip çıkalım” diyerek yerel üretimin önemini vurguluyor.

Hisarönü’nün kalbinde, rengârenk tezgâhıyla uzaktan bile dikkat çeken yüzyıllık tohum dükkânı, görenleri kendine hayran bırakıyor. Dükkânın önündeki çim adamlar, neşeli görüntüleriyle gelip geçenlerin yüzünü güldürürken, burada çalışan  Gökhan Gürsoy ise gelen herkesi “baş tacı” olarak görüyor. “Burası sadece bir dükkân değil, yaşayan bir tarih. Patronumun dedesi bu işi başlatmış, ben de bu geleneği yaşatmak için buradayım” diyen Gürsoy, sabahın erken saatlerinde dükkânını açarak eski esnaflık ruhunu sürdürmeye çalışıyor. Ancak ekonomik sıkıntılar nedeniyle pek çok dükkânın geç açıldığını, hatta bazılarının kapanma noktasına geldiğini belirtiyor. “Her yer beton oldu ama biz yine de yeşili yaşatmaya devam edeceğiz. Çiçekleri, yerli tohumları hayatımızdan çıkarmayalım” diyerek İzmirlilere çağrıda bulunuyor.

Muhabir: SEMRA İĞTAÇ