Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı (BAYETAV), İzmir Barometresi araştırmasıyla İzmir’in sosyolojik durumunu ve halkın önceliklerini ortaya koyan ilk çalışmasını yayımladı. İzmir’deki katılımcılarla yapılan bu ankette, Türkiye’nin en önemli sorunları arasında ilk sırada ekonomi ve kadın-çocuklara yönelik şiddet yer alırken, yüzde 60’a yakın katılımcı ekonominin daha da kötüye gideceğine inandığını belirtti.
İzmir’de yaşamaktan memnun olanların oranı yüzde 73,5 olarak tespit edilirken, özellikle kadınların kamusal yaşama eşit katılımı ve kültür-sanat olanaklarının şehrin cazibesini artıran faktörler arasında olduğu vurgulandı.
Eğitim ve gıdaya erişim
Araştırmaya göre, İzmir’de yaşayan her 10 kişiden 3’ü son üç ay içinde gıdaya erişim konusunda endişe yaşadığını ifade etti. İzmir’deki alt gelir gruplarında gıdaya erişimde ciddi sorunlar yaşanırken, katılımcıların yüzde 80’i ekonomik gücü yeterli olmayanların kaliteli eğitime ulaşmakta zorlandığını belirtti. Eğitimde ise iyi bir okulun en öncelikli kriterinin eğitim kalitesi olduğu ve velilerin öğretmen ilgisi, hijyen koşulları ve sınıf mevcudu gibi faktörleri önemsedikleri kaydedildi.
İşte barometre çalışmasında dikkat çekilen hususlar:
“Bayetav, yılda dört kez yayınlayacağı ve her mevsimsel geçişte İzmir’in sosyolojik fotoğrafını çekerek kamuoyu ile paylaşacağı İzmir Barometresi araştırmalarının ilkini tamamladı. İzmir Barometresi, İzmirlilerin yerel sorunlara ilişkin önceliklerine, Türkiye’nin güncel meselelerine dair değerlendirmelerine ve İzmir’de yaşama hâkim olan duygu ve kimliklere periyodik olarak ışık tutmayı amaçlıyor. Barometre, zaman içerisindeki ,değişiklikleri izlemeyi mümkün kılan ortak temalara sahip olacak ve güncel ihtiyaçlarla uyumlu özel temalara odaklanacak. İlk Barometre araştırması Ekim ayında gerçekleştirildi ve özel teması eğitim oldu.
Derin yoksulluk yüzde 61
Yapılan araştırmaya göre, İzmirlilerin en şiddetli hissettiği duygular stres ve kaygı olarak belirlendi. Bu duyguların şiddeti, bireyin geliri düştükçe artış gösteriyor. Derin yoksulluk koşullarında yaşayan katılımcıların %61’i bu duyguları çok sık yaşadığını ifade ederken, üst gelir grubunda bu oran %47’ye kadar düşüyor. Buna karşılık, İzmir’de yaşamaktan memnun olanların oranı oldukça yüksek: Katılımcıların %73,5’i İzmir’de yaşamaktan memnun olduklarını belirtiyor. Ancak, politik tercihler ve etnik mensubiyetin İzmir’de yaşam memnuniyeti üzerinde etkili olduğu görülüyor; AKP ve DEM Parti seçmenlerinde İzmir’de yaşamaktan duyulan memnuniyetin daha düşük olduğu gözleniyor.
İzmir’de yaşam memnuniyetini artıran unsurlar
Farklı profillerdeki katılımcıların İzmir’e atfettikleri değerler incelendiğinde, İzmir’de yaşam memnuniyetini artıran bazı unsurlar öne çıkıyor. Bu değerler, en fazla ortaklaşılandan başlayarak şöyle sıralanıyor: Kadınların kamusal yaşama eşit katılımı (%65), kültür-sanat olanaklarının zenginliği (%57), İzmir’in çocuk dostu bir kent olması (%55) ve yeşil alan, park ve sahil gibi kamusal alanların zenginliği (%55).
Ekonomi ve kadın ile çocuğa şiddet
Katılımcılara göre Türkiye’nin en önemli gündemleri ekonomi ve kadına/çocuğa yönelik şiddet olarak belirlenmiş. Bu iki öncelikli gündemin hemen ardından mülteciler, dış politika, adalet sistemi ve güvenlik sorunları geliyor. Katılımcıların %80’inden fazlası, Türkiye’de ekonominin mevcut durumunu “kötü” olarak nitelendiriyor ve %60’ı bu durumun daha da kötüye gideceğini düşünüyor. İzmirli katılımcılar, iyi bir okulun her şeyden önce kaliteli bir eğitim sunması gerektiğini belirtiyor. Türkiye ekonomisinin yanı sıra, kendi hanesinin ekonomik durumunun da 5 yıl sonra şimdikinden daha kötü olacağını düşünenlerin oranı %40’a yaklaşıyor.
İzmir’de yaşayan her 10 kişiden 3’ü, geçtiğimiz üç ay içinde gıdaya erişim endişesi yaşadığını belirtiyor. Son üç ayda sıklıkla gıdaya erişemediğini ifade edenlerin oranı %23 iken, alt gelir grubunda bu oran %77’ye kadar yükseliyor.
Dört İzmirli'den biri Atatürkçü
Katılımcıların kendilerini en fazla ilişkilendirdikleri ilk üç kimlik ise Atatürkçülük, milliyetçilik ve demokratlık olarak sıralanıyor. Her dört İzmirli’den en az biri kendisini Atatürkçülüğe yakın hissettiğini belirtiyor. Katılımcıların en uzak hissettiği kimlikler ise aşırı sağcılar, dine yakın gruplar, mülteciler ve Araplar olarak öne çıkıyor. Katılımcıların yalnızca dörtte biri, mevcut koşullarda yeni bir anayasa yapılması konusunda toplumsal uzlaşının mümkün olduğunu düşünüyor. Katılımcıların yarıdan fazlası ise Türkiye’nin BRICS üyeliğine karşı çıkıyor.
Belediye hizmetlerinden memnuniyet oranı
İzmir’de yaşam memnuniyetini en fazla düşüren faktörler arasında, yerel hizmetlerde yaşanan aksaklıklar ve iş olanaklarının yetersizliği göze çarpıyor. İzmir’deki altyapı hizmetleri, yerel hizmetler ve iş imkânlarının yeterliliği konusunda olumlu görüş bildirenlerin oranı her 10 kişiden yalnızca 3’ünde bulunuyor. Belediye hizmetlerinden, özellikle dezavantajlı gruplara yönelik desteklerden ve kamusal sosyal olanaklardan memnuniyet AKP seçmenlerinde düşük seviyelerdeyken; CHP seçmenleri ise şehrin sosyal ve kültürel imkânlarından görece memnun olsalar da İzmir’de temel belediyecilik hizmetleri ile ekonomik fırsatların yetersiz olduğu görüşüne katılıyor. DEM Parti seçmenlerinin dörtte üçü de belediye hizmetlerinden memnun olmadığını belirtiyor.
Eğitimle ilgili büyük kaygılar var!
Araştırmanın özel teması olan eğitime ilişkin bulgulara göre, öğrenci okutmak İzmir’deki her dört haneden birinin meselesi durumunda. Bu hanelerde çocukların %87’si devlet okuluna gidiyor. İzmirli katılımcılar, iyi bir okulun öncelikle kaliteli bir eğitim sunması gerektiğini ifade ederken; veliler eğitim kalitesini değerlendirirken eğitim programını ve öğretmenlerin niteliğini önemsediklerini belirtiyor. Öğretmenin öğrencilere bireysel ilgi göstermesi ve doğru yönlendirmelerde bulunması en sık dile getirilen talepler arasında yer alıyor. Okulların fiziksel imkânları açısından ise temizlik ve sınıf mevcutları veliler için öncelikli faktörler. İyi bir okulda aranan diğer fiziksel olanaklar arasında teknolojik donanım, ulaşım kolaylığı ve beslenme seçenekleri bulunuyor.
Katılımcıların çoğu, okul güvenliği, öğretmen ilgisizliği, akran zorbalığı ihtimali, eğitimin kalitesi ve eğitimin ardından çocuklarının erişebileceği kariyer fırsatları gibi konularda endişe taşıdıklarını belirtiyor. Eğitim masrafları, okul temizliği, ulaşım ve kalabalık sınıflar da veliler için kaygı yaratan diğer unsurlar arasında. Sınav odaklı eğitim sistemi ise veliler üzerinde tek başına büyük bir kaygı oluşturmuyor.
Ücretsiz okul yemeği talebi
Çeşitli veli profilleri, çocuklar için okulda ücretsiz öğün talebi konusunda birleşiyor. Katılımcıların %80’inden fazlası, çocuklara okulda bir öğün ücretsiz yemek verilmesini devletin en önemli sorumlulukları arasında görüyor. Bu yorumu, ücretsiz okul yemeğine ihtiyaç duymayan gelir grupları da destekliyor. Katılımcıların %70’i, nitelikli eğitime ulaşmanın yeterli ekonomik gücü olmayanlar için oldukça zor olduğunu düşünüyor. Eğitim kalitesine ilişkin tatminsizlik ve memnuniyetsizlik orta ve üst sınıflarda daha güçlü görülüyor. Alt gelir grubundaki veliler çocuklarının aldığı eğitimden daha az şikâyetçi olsa da, bu eğitimin çocuklarına daha iyi bir gelecek sağlayacağına inanmıyorlar.
Yurtdışında eğitim arzusu
Aylık eğitim harcamalarının gelir grubu fark etmeksizin büyük oranda 5.000 TL ile 10.000 TL arasında değiştiği tespit ediliyor. Gelir ile eğitime yapılan harcamalar arasında tutarlı bir ilişki olduğu görülüyor. Çocuğunu yurt dışında okutma arzusu, eğitim kalitesinden memnun olmayan ve bu eğitimin çocuklarına daha iyi yaşam standartları sağlayacağına inanmayan velilerde oldukça yüksek. Eğitimden memnuniyet ve eğitim yoluyla sınıfsal sıçrama umudu arttıkça, çocuğunu yurt dışında okutma arzusu zayıflıyor.
Bir sonraki araştırma Şubat ayında
AKP velilerde eğitimin kalitesine olan memnuniyet ve çocuklarının eğitim yoluyla daha iyi koşullara ulaşacağına duyulan inanç daha güçlü. CHP’li veliler ise nitelikli eğitimin sınıfsal olduğu düşüncesine daha çok katılıyor ve ücretsiz okul yemeği talebi bu grupta daha belirgin. Ücretsiz okul yemeği talebi ve çocuklarını yurtdışında okutma isteği, farklı siyasi görüşlere sahip velilerin en fazla ortaklaştığı konular olarak dikkat çekiyor.
Bayetav İzmir Barometresi kapsamında bir sonraki araştırmanın Şubat ayında yayınlanması bekleniyor.