Nükleer Düzenleme Kurulu’nun çevresel iyileştirme faaliyeti için 2022 yılında yetkilendirdiği EKOVAR tarafından başlatılmış olan çalışmaların bölgede radyoaktif tehlikeyi büyütebileceği yönündeki endişeler varlığını korurken, Avukat Arif Ali Cangı projeye uygun bir ÇED süreci tamamlanana kadar bölgedeki tüm temizleme faaliyetlerinin durdurulması için İzmir Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’ne başvuruda bulundu.
EGEÇEP Hukuk Komisyonu üyesi Arif Ali Cangı 2017 yılında Turanlar AŞ’nin projesi için verilmiş olan ÇED olumlu kararı ile bugünkü projenin yürütülmekte olduğunu, EKOVAR şirketinin yapacağı çalışmanın çevreye olumsuz etkilerinin denetim dışı bırakılmış olduğunu belirtti. Bu iki projenin tamamen farklı uygulamalar içerdiğine dikkat çeken Cangı, mevcut projede radyoaktif atığın ayıklanması ve temizlenmesi sürecinin çevre ve insan sağlığına telafisi imkânsız zararlar verebileceğini, bunun “kaş yapalım derken göz çıkarmak” sonucu doğurabileceğini kaydetti. Cangı’ya göre EKOVAR şirketinin projesinin ÇED sürecinden muaf tutulması yeni soruları ve şüpheleri de beraberinde getiriyor.
Bilgilendirme tatmin edici değil
2012 yılında Gaziemir’deki nükleer atıkların kamuoyuna yansımasından bu yana konuya müdahil olan Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), şimdiye dek tüm sürecin şeffaflıktan uzak, bağımsız mesleki ve akademik kurumların denetiminden kaçınarak yürütülmesinin endişe yarattığını belirtiyor. Nükleer Düzenleme Kurulu (NDK) daha önce bu radyoaktif atıkların hangi yöntemlerle bertaraf edileceği ve kirliliğin yayılmasını önlemek ve radyasyondan korunmak için nasıl önlemlerin alınacağı konusundaEGEÇEP’in bilgi edinme başvurusunu reddetmiş, ancak mahkeme kararıyla bir bilgilendirme yazısı paylaşmak durumunda kalmıştı. NDK’nın bilgilendirme yazısı üzerine görüşüne başvurduğumuz kimya mühendisi Prof. Dr. Mustafa Demircioğlu, radyolojik kirli atık yönetiminin 2014 yılından itibaren doğru projelendirilmediği, uygulanmadığı, izlenmediği ve denetlenmediği, bizzat NDK tarafından yapılan “sahada bir takım temizleme faaliyetleri gerçekleştirilmiş, ancak saha tamamen temizlenememiştir” açıklamasının, geç de olsa bu olgunun bir kanıtı ve itirafı niteliğinde olduğu görüşünü paylaşmıştır.
Ne olmuştu?
2007 yılında İzmir’de Gaziemir ve Karabağlar ilçeleri arasında bulunan ve 1940’lı yıllardan 2010 yılına kadar faaliyette bulan Aslan Avcı Kurşun Fabrikası sahasında çok tehlikeli kurşun atıkların yanı sıra nükleer atıkları bulunduğu ortaya çıkmış, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından bu atıkların Europium 152 (EU 152) izotopu içeren nükleer çubukların ergitilmesiyle oluştuğu tespit edilmişti. Kamuoyundan gizlenen bu nükleer tehdit, ancak 2012 yılında Radikal Gazetesinden Serkan Ocak’ın haberiyle gündeme gelmişti.
Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), Çevre Mühendisleri Odası, İzmir Tabip Odası gibi kurumlar yaptıkları gözlemlerle nükleer tehdidin boyutlarını ortaya çıkarmış, konu 2021 yılında dönemin Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda’nın “duran adam” eylemiyle kamuoyunun gündeminde yer bulmuştu. Bu girişimin ardından Gaziemir ve İzmir Büyükşehir Belediyelerinin, Kent Konseylerinin, TMMOB İl Koordinasyonunun, Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesinin, İzmir Tabip Odasının, İzmir Barosunun ve Egeçep’in oluşturduğu komisyon konunun takipçisi olmuştu.
Geçtiğimiz yıl bölgede yapılan radyasyon ölçümlerinde normal değerin 7 bin katı (832,3 ve 833,6 mikroSievert) değer tespit edilmişti. Nükleer atıkların tespit edildiği andan bu yana bu atıkların bertarafı yönünde bir adım atılmamış, bölgenin tel örgülerle çevrilmesi dışında somut bir önlem alınmamıştı. Son olarak Nisan ayında EGEÇEP’in Çernobil felaketinin yıldönümü dolayısıyla konuya dikkat çekmek için bölgede düzenlediği basın açıklamasında tel örgülerin söküldüğü, nükleer atıkların bulunduğu sahayı çocukların oyun alanı olarak, çobanların ise koyunlarını otlatmak için kullandığı gözlenmişti. Basın açıklamasına katılan mahalle halkı atık sahasından gelen kokudan ve özellikle yağmurlu havalarda yükselen dumandan rahatsız olduklarını, komşuları arasında kanser ve düşük vakalarının arttığını belirtmişti.